Râbıta
1199 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

19.09.2009

Rabıta Osmanlıca'ya Arapça'dan geçmiş bir kelime olup sözlük mânâsı bağ yahut bağlantıdır. Başka mânâları da vardır.

Tasavvufta mânâsı müridin hayalen kendini şeyhinin, mürşidinin huzurunda tasavvur etmesidir.

Tasavvufa ve tarikata tamamen karşı olan, mutasavvıfları ve tarikat mensuplarını şirk ve küfürle suçlayan Vehhabîler ve Selefîler rabıtayı da şirk ve küfür olarak kabul etmektedir.

Bendeniz burada lügavî (sözlük) mânâsıyla rabıtadan bahs edeceğim.

Bir Müslümanın, bir müridin çok olgun bir hocası, şeyhi, mürşidi var. Onu çok seviyor, onu çok düşünüyor, ona çok güveni var. Bu kişinin hocası ile arasında mânevî bir rabıta (bağ) bulunmaktadır.

Bu rabıta ona neler kazandırır:

1. Hocası kamil bir imana sahip olduğu için imanı güçlenir.

2. Hocası başta namaz olmak üzere bütün ibadetleri dosdoğru eda ettiği için onunla rabıtası olan da bu konuda ilerler.

3. Hocası çok ahlâklı ve faziletlidir. Onunla mânevî bağları olan kişi de ahlâklı ve faziletli olur.

Bu rabıta sayesinde mürid, talebe, bağlı kişi iyi bir insan olur, iyi bir Müslüman olur.

Kamil hoca ve mürşid Resulullah Efendimizin bu devirdeki vekili, halifesi, varisi makamındadır. Onunla rabıtası olan kişi bu vesile ile Resulullah efendimizle irtibatlanmış olur.

Birkaç somut örnek vereyim:

Bediüzzaman nasıl bir insandır? O, güçlü bir imana sahiptir. İslâm'a, Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata çok hizmet etmiştir. İhlâslıdır, zâhiddir, âbiddir, sabırlıdır, âriftir. Ona, onun eserlerine bağlanan kişi de böyle olur.

Şeyh Süleyman Hilmi hazretleri nasıl bir kimsedir? Âlimdir, âriftir, muhlistir, mürşiddir. Ona mânen bağlı olan da, bu irtibat sayesinde büyük faydalar elde eder, derecesi yükselir.

Hâkeza... Abdülhakim Arvasî...Şeyh Esad Erbilî...Muhammed Zahid Kotku... Adanalı Sami Efendi ve benzerleri...

Bunlara mânevî bağlarla bağlanan kişiler iman, ilim, irfan, ahlâk konusunda ilerleme kaydeder.

Gerçek din âlimlerini, gerçek fakihleri sevenler, onlara bağlananlar, onları rehber ve mürşid kabul edenler, onların öğütlerini tutanlar, onların yap dediklerini yapan, yapma dediklerini yapmayanlar çok şey kazanırlar, çok büyük mânevî ticaretler yapmış olurlar.

Bu gibi sevgilerde, bu gibi rabıtalarda ne gibi kötülük olabilir?

Rahman'ın velilerini sevenler ve onlara bağlananlar elbette bu sevgi ve rabıtadan yararlanacaktır.

Doğrusu Vehhabîler ve Selefîler bu konuda çok aşırıya gidiyor, çok olumsuzluklar sergiliyor.

Kişi sevdiği ile beraberdir.

Rahman'ın velilerini sevenler, zamandan, mekandan, cihetten, cisimden münezzeh olan, kemal sıfatlarla muttasıf bulunan Rahman'a mânevî bir kurbiyetle yaklaşmış olurlar.

Peygamberi (Salat ve selâm olsun O'na), Ashab-ı Kiram-ı (Radiyallahu anhüm ecmain), Selef-i Sâlihîni, eimme-i müctehidîni, Ehl-i Beyt-i Mustafa'yı, pîranı, sâdatı sevenler inşaallah ebedî mutluluğa nail olur.

Şeyh Şâmil'i, Abdülkadir Cezairî'yi ve onlara benzer mücahidîn-i kiramı sevenler, bu sevgi ve saygı rabıtası ile çok bereketlere nail olurlar.

Evliyaullahı sevmek insanı ıslah eder, azgınlıktan korur.

Bu sevgiye, bu mânevî bağlılığa, bu rabıtaya şirk ve küfür demek ne korkunç bir saldırı ve iftiradır.

Büyükleri sevenler, onlarla mânevî bağlar kuranlar, rabıta yapanlar bunu Tevhid inancı dairesinde yapmaktadır.

Bu konu elbette tartışılabilir. Lâkin sövmeden saymadan, şirk ve küfürle suçlamadan, tehevvüre kapılmadan... Müslümanca, kardeşce, efendice, sakin ve ciddî bir şekilde...

Rabıta konusunda mü'minlere eza ve hakaret edenler niçin böyle yapıyor? Çünkü onlar Muhammed ibn Abdilvehhab'a bağlı (rabıtalı) kimselerdir. Bu zat ise gılzet sahibidir, haşindir, kabadır, amansızdır, hoyrattır, mutaassıptır, insafsızdır, adaletsizdir.

Fenafillah makamına çıkmış velilere rabıta yapan muvahhid mü'minleri cahiliye devrinin müşriklerine benzetmek ne korkunç bir suçlama ve iftiradır.

Bendeniz şahsen, istilahî-tasavvufî mânâda rabıta yapan bir kimse değilim. Lügavî mânâda bütün rabbanî ulemâya ve velilere bağlıyım.

Rabıta yapan iman kardeşlerime ilişmem. Yeter ki, rabıtalarını kamil mürşidlere, gerçek şeyhlere, evliyaullaha yapsınlar.

Vehhabîler ve Selefîler, kardeşlerinin gözlerindeki saman çöpleriyle uğraşacaklarına kendi gözlerindeki bid'at merteklerine baksalar daha iyi ederler.

 

Yorum:

Yazarın bu haftaki konusu olan Rabıta olayına ben de Vehhabîler ve Selefîler gibi katılmıyorum ve ben de şirk olarak görüyorum. Çünkü Allah’tan başkasını düşünüp ibadet etmek çok saçma geliyor. Rabıtanın kazandırdıklarını Kuran okuyarak ve Allah’ı düşünerek de yapılabilir.  Sahabeler ibadet ederlerken peygamberimizi gözleri önüne getirerek mi Allah’a ibadet etmişler? Rabıtanın yapılmasını ben bununla eş değer olarak görüyorum. Kuran da geçen şu ayeti biz hiç mi sayalım?

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

Kullarım Beni senden sorarlarsa gerçekten Ben çok yakınım. Bana dua edince duacının duasını kabul ederim; O halde onlar da Benim davetime koşsunlar ve Bana layıkiyle iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler. (Bakara-186)

Bu ayetti okuyunca benim ilk aklıma gelen her sıkıntı da her ibadette Allah’ı düşünmek ve O’ndan yardım dilemek olmasıdır. Rabıta da şeyhine bağlanan büyük faydalar elde eder ve derecesi yükselir diyor. Sanki direk Allah’tan isteyince olmayacakmış gibi. Pekâlâ, bunu Allah’ı düşünerek ve ona yalvararak istediği takdirde zaten olacaktır. Neden bir aracı konuyor anlamıyorum. Evet, şeyhlerinden örnek alabilirler veya anlamadıkları konuyu anlamak için onlarla istişare edebilirler. Fakat ibadet etmeden önce onların yüzünü gözlerinin önüne getirmelerini ben hiç uygun görmüyorum.

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
Lütfi Hocaoğlu
21.09.2009
12:59

Rabıta kavramı İslamiyette yoktur. Nakşibendi tarikatı dışında böyle bir şey yoktur. Nakşibendi tarikatının ise sadece Türkiye ve Kuzey Irak’taki Türk ve Kürt şeyhler arasında görülür. İlk olarak 1700’lü yıllarda bir hintli olan Tacuddin tarafından tanımlanmıştır. Ondan 150 yıl kadar sonra Abdulhakim Arvasi tarafından nasıl yapılacağı tanımlanmıştır.

Rabıta yapanların bunu taa Hz. Ebubekir’e dayandırmaları safsatadan başka bir şey değildir.

Hinduizmde 3 tür tapınma vardır. Bunlar meditasyon, sadhana ve Japa mala’dır. Japa Mala tespih çekmedir ve İslamiyette yaygın olan bir bid’attır ve Hinduizmden girmiştir. Diğer ikisi olan meditasyon ve sadhana ise Tacuddin tarafından değişik bir form olarak nakşibendiliğe sokulmuştur. Arvasi tarafından tanımlanmış, Bağdadi tarefından yaygınlaştırılmıştır.

Gördüğünüz gibi Hinduizmde ve arkasından gelen Budizmde ne varsa almışız. Hiç bırakmamışız.

Mehmet Şevket Eygi ise bilgisizlikle, sadece geleneksel olarak iyi sandığı bir şeyi savunarak ne kadar büyük bir hataya düştüğünün farkında değil. Sadece savunmadan önce rabıtanın ne olduğunu, nereden geldiğini araştırması gerekirdi diye düşünüyorum.

Allah’a ulaşmak için araya aracı koymak şirkin tam kendisidir. Cahiliye döneminde görülen putları aracı koymaktan ne farkı vardır. Bu farkı ben merak ediyorum.

Allah hepimizi şirkten korusun.





Sayı: 15 | Tarih: 20.09.2009
Hayrettin Karaman
İslam'da barış ve din hürriyeti
1549 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Niyazi
Devlet ve adalet
1480 Okunma
Abdurrahman Erol
Mehmet Şevket Eygi
Râbıta
1199 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Er-bakan ve açılım
1168 Okunma
Veysel İpekçi
Cengiz Çandar
Nusaybin'den Nisibis'e...
1104 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Taşgetiren
Dilipak açılımı
1103 Okunma
Zübeyir Erol
Mahir Kaynak
Açı­lım ve iç po­li­ti­ka
1090 Okunma
Süleyman Karagülle
Toktamış Ateş
Güçlü ordu, güçlü devlet
1077 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ahmet Altan
Devlet Babanın Sonbaharı
1059 Okunma
Özer Ataç
Yılmaz Özdil
Nerde o eski bayramlar...
1058 Okunma
Leyla Okta
Mümtazer Türköne
Başbakan’ın ödeyeceği bedel
1053 Okunma
Arif Ersoy
Nazlı Ilıcak
Menderes'i anıyoruz
1050 Okunma
Fatma Karuç
Ruşen Çakır
Açılım önce Erdoğan’ı açtı
1013 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Bir ‘devşirme’den eski dostlara sorular
998 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Can Ataklı
Başbakan rakibine dava açmaz
996 Okunma
Mesut Karaaytu
Fehmi Koru
Bu kadar fanatizm ayıptır
985 Okunma
Ahmet Kirtekin
Reşat Nuri Erol
Ramazan, sel ve ekonomi
983 Okunma
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Sırasıyla
971 Okunma
Vahap Alma
Zülfü Livaneli
Sizin çocuğunuz boğaz kesse onu kurtarır mıydınız?
971 Okunma
Ali Bülent Dilek
Bekir Berat Özipek
Yargı reformuyla ilgili beş yanlış
956 Okunma
Bünyamin Demir
Fikret Bila
Baykal: "Mektup gelsin, değerlendiririz"
932 Okunma
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler