20.09.2009
Yetti gari.
Ölümü öp, kurtul şu klişeden.
*
Bak diyorsun ki hüzünle...
“Sabah hepimizden önce kalkan annem, bayram kahvaltısını hazırlamaya koyulurdu. Ben babamla camiye gider, cemaatle bayramlaşır, akabinde eve dönerdik heyecanla... Sonra da kabristana gider, rahmetli büyüklerimizi ziyaret ederdik.”
*
E sen de hazırla kahvaltı...
*
Yasaklandı mı kabir ziyareti?
Yoksa, küs müsün cemaatle?
*
“Dünyanın hiçbir maaşı, bayram sabahı dedem tarafından cebime konan 5 liradan değerli olmadı” falan... Bırak bu ayakları! Pintiliğin âlemi yok. Yemez çocuklar.
*
Veya, diyorsun ki...
“Anacığım bir hafta evvelden bayram telaşına başlar, perde diplerine kadar köşe bucak temizler, süpürür, mis gibi kokardı evimiz... En temiz elbiselerimi giydirir, ayakkabılarımı boyar, özenle saçımı tarardı.”
*
Karın pisse biz n’apalım?
Anan “Alma bunu” demişti sana.
*
Ya da “Annanem çok maharetliydi, sini sini börek açardı, etli dolmalar, keşkekler, iştahla otururduk bayram sofralarına, babacığım nur içinde yatsın, bayılırdı tereyağlı baklavaya” filan... Onun için gitmedi mi zaten 40’ında, rahmetli baban?
*
Bazıları da şöyle döktürüyor:
“Ilık duygular, sımsıcak yaşanmışlıklardı... Cıvıl cıvıl, renkli, masum, ipeksi bir his, leylakların kokusu kadar zarif ve büyüleyici bir tattı bayramlar... Kumsalda rüyaydı adeta.”
*
Senin çocukluk Bora Bora adalarında mı geçti birader? Bu ne romantizm...
*
Romantizm dedim, aklıma geldi, sen, şişko gözlüklü, kıçının kılları ağardı hâlâ aynı yerden dem vuruyorsun, “Komşulara bayram ziyaretine gider, evin kızlarıyla göz süzerdik” diye yazıyorsun... “Kalbin yerinden fırlayacak gibi olurmuş” da, “ürperdiğini hissedermişin” filan... Alma diyorum şu viagraları artık!
*
“Direklerarasına giderdik” hikâyesi var bi de... “Tahta bacaklı ip cambazlarını, ağzından ateş püskürten cüceleri seyre dalardık” falan... Hadi ordan len! Duyan da 150 yaşında sanacak.
*
Büyüdün biraz, hepsi bu.
*
“Nerde o eski bayramlar” diye ağıt yaka yaka, burnundan getirme çocukların... Kabullen artık şunu.
Yorum :
Herkese iyi bayramlar…