19 Eylül 2009
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bayramdan sonra CHP lideri Deniz Baykal’a bir mektup yazacağını, gel derse, gidip görüşeceğini açıkladı. CHP lideri Deniz Baykal’la bu konuyu konuştum. Baykal’ın, Erdoğan’ın yazacağı mektuba ve görüşlerine ilişkin sorularıma verdiği yanıtlar özetle şöyle:
‘Gelsin bakarız’
“Henüz mektup gelmedi. Gelsin bakarız, değerlendiririz. Biz uyarılarımızı yaptık. Tutarsızlıklarını, çelişkilerini söyledik. Bunları Başbakan biliyor. Bunları bilerek bir değerlendirme yaptığı ve mektup yazmaya karar verdiği anlaşılıyor. Mektup gelsin, içeriğini bir görelim, sonra değerlendiririz.”
‘Anayasa değişikliği tehlikeli’
“Başbakan uzun vadede yapacakları arasında anayasa değişikliğini de sayıyor. Kürt açılımı bağlamında anayasa değişikliği ne anlama gelir? Uzun vadeli tedbirlerden biri anayasa değişikliği ise neyi değiştirecekler? Anayasa değişikliği yapacaklarını açıkladıklarına göre Başbakan’ın bu konuda sıkıntılı bir konumda olduğu anlaşılıyor. Anayasa’da neyi değiştirecek? Türk milleti kavramını mı değiştirecek? Anayasa Türk milletini tanımlıyor. Bu tanım mı değişecek? Bu sürecin ucu açık duruyor. Bu tehlikeli bir durum. Bu sürecin nerelere kadar varacağı konusunda Başbakan’ın Anayasa değişikliği sözü bir fikir veriyor. Bu konuda ben uyarımı daha önce yapmıştım. Toplumun bundan rahatsız olacağını söylemiştim. Başbakan’ın çıktığı yol budur. Bu yolculuk nereye varacak? Türk milleti kavramını Anayasa’da değiştirmek ve Türk milletini parçalamak. Varacağı yer burasıdır.”
‘Başbakan’ın yanılgısı’
“Kimlik konusunda Başbakan’ın zihni karışık. Büyük yanılgı içinde. Sürekli alt kimlikler sayıp duruyor. Türk milletini de alt kimlik olarak sayıyor. Alt kimliğe indirgiyor. Başbakan diyor ki, ‘ben alt kimlik deyince Baykal kızıyor ama şimdi o da kullanıyor’. Başbakan büyük yanılgı içinde. Kendisi ha bire Türk, Kürt, Çerkez, Laz diye alt kimlikler sayıyor. Türk kimliğini de milletini de öyle sayıyor. Oysa biz böyle demiyoruz. ‘Elbette etnik kimlikler vardır, etnik kimlik şereftir ama bir de bütün bunları üstünde Türk milleti kimliği vardır’ diyoruz. ‘Türk milleti kimliği etnik kimlikler barındıran bir üst kimliktir’ diyoruz. Bu farklı bir şey. Başbakan Türk milleti demiyor, diyemiyor. Bir alt kimlik olarak sayıyor. Bu, milleti parçalamaktır. Biz alt kimliklere karşı çıkmıyoruz, milletin parçalanmasına karşı çıkıyoruz. 1989 raporunda da bunları yazdık. Ne diyoruz? ‘Farklı alt kimliklerin bulunması devlet açısından tehdit değildir’ diyoruz. Ama ‘Türk milletinin bir unsurudurlar’ diyoruz. Biz etnik kimlikleri inkâr etmiyoruz, Türk milletinin bir unsuru olarak hepsini kucaklıyoruz. Türk kimliğini, milletini Türkiye Cumhuriyeti’nde alt kimlik sayamazsınız. Nerede sayabilirsiniz? Bulgaristan’da, Yunanistan’da sayabilirsiniz. Kim sayar? Bulgarlar, Yunanlılar sayar. Ama siz Türkiye’de Türk milleti kimliğini alt kimlik olarak sayamazsınız. Başbakan’ın anlamadığı veya anlamak istemediği budur.”
‘Silah bırakılmasını beklemiyor’
“Başbakan ‘tümüyle bitecek değil’ diyor. ‘Terör devam edecek’ diyor. Azalacak demek istiyor. Terör tümüyle bitmeyecek demek anaların gözyaşı tümüyle dinmeyecek demektir. Terör örgütünün silah kullanmaya devam edeceğini kabul etmek demektir. Oysa silahlı mücadelenin de siyasi mücadelenin de hedefi silahların bırakılması, terörün bitmesi olmalıdır. Başbakan, terör örgütünün silah bırakacağı beklentisi içinde değil. Böyle terörle mücadele anlayışı olur mu?”
‘Ayrımcılık siyaseti’
“Demokrasinin gereği ayrımcılık değildir. Millet kavramını parçalamak değildir. Böyle bir demokrasi anlayışı yok. Avrupa Birliği müktesebatında da böyle bir şey yok. Ayrımcılık başka bir siyasettir, başka bir kavgadır. Başbakan demokrasi adına bunu körüklüyor. Demokratikleşmeyle terörü bitireceğini zannetmek safiyane bir yaklaşımdır. Başbakan büyük bir yanlış içinde. Kafası karışık. Toplum tedirgin. Bundan en büyük zararı Kürt kökenli vatandaşlarımız görüyor. Terör örgütünün etkisinde olmayan Kürt kökenli vatandaşlarımız bu ayrımcılıktan endişe ediyorlar. Dışlanmaktan korkuyorlar. Geçenlerde Malatya’da sivil toplum kuruluşları bir araya geldi ve etnik nitelikli siyasi partilerin kendilerini temsil edemeyeceğini açıkladılar. Hal böyleyken Başbakan’ın ayrıştırıcı bir siyaset gütmesi tarihi bir hatadır.”
Yorum:
Sayın Baykal, konuş, bizi de kurtar, partini de.
Sayın Genel Başkan,
Başörtüsü konusunda konuştuğun gibi, Türk - Kürt konusunda da konuş.
İnanın siyaset sizin gerçeği konuşmanıza hiç bu kadar muhtaç olmamıştı. Şimdi yapacağınız bir konuşma, başörtülülerin insan olmasından daha önemli.
Sizi temin ederim ki, anaların gözyaşları dinecekse, uzun bir süre ülkenin ve milletin parçalanması gündeme gelmeyecekse bu sizin eseriniz olacak.
Korkak ve cahil iktidarlara, karanlık ve puslu havalarda yol gösterici olabilirsiz. Çünkü Halk Fırkası, Cumhuriyeti kuran ve uzun yıllar iktidar ve muhalefet olarak onu yaşatan tek partidir.O nedenle CHP’nin genel başkanı olarak tarihin dönüm noktasında misyonunuzun gereği açıklamanızı sabırsızlıkla bekliyoruz.
Cumhuriyeti kuran, Lozan’ı inşa eden iradenin bugünkü temsilcisi olarak “Türk”ün ve “Gayrimüslim”in kim olduğunu, “Kürt”ün ne anlama geldiğini açıklamak sizin elinizde.
Sayın Genel Başkan,
“Kürt” Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi ayrı bir din midir ki, “Türk, Kürt…” söyleminde ısrar ediyoruz. Eğer Türk’ün karşıtının kim olduğunu arıyorsak, Lozan’da 12 devletin şehadetiyle “Gayrimüslim”ler olduğunu söylemek zorundayız.
Eğer Kürdün karşıtı aranıyorsa yine 12 devletin şehadetiyle “Türkmen, Arap, Çerkez, Dağıstanlı, Gürcü…” olduğunu belirtmek zorundayız.
Hükümet üyeleri bunları bilmeyebilir, bilgileri olsa bile gerçeği konuşacak cesaretleri olmayabilir… Ama gördüğüm kadarıyla her konuda şecaat arzedenlerin bu konuda sessiz kalmaları cesaretsizliklerinden çok, cahilliklerine yorulmalı.
“Türk milleti parçalanıyor” derken neden Türk Milletinin Müslüman Millet olduğunu söylemekten kaçınıyoruz?
Yoksa Kürler Müslüman değil mi?
Lozan’da asli unsuru Türk yani Müslüman olarak tanımlayan 12 devlet, Türk’ü Müslüman anlamında kullanırken, bizler neden iç kamuoyunda Türklüğün içinden İslam’ı çıkarıp Türk Irkı anlamında kullanma konusunda ısrar ediyoruz?
Şimdiye kadar İslamsız Türkçülüğün hangi faydasını gördük?
“Laikliği kuvvetlendirmek için yaptık” denecekse bu da doğru değil. Doğru olsaydı laiklik karşıtı akımlardan şikayetçi olmazdık. Hükümetler bile laiklik karşıtı akım olarak suçlandıysa İslamsız Türkçülük, laikliğe güç katmadı. Sonuç bunu gösteriyor.
Sayın Genel Başkan,
Geçmişte yaşananları unutmak zorundayız. Çünkü bugün yaşadığımız sorun, geçmişte yaşananları unutmamızı gerektirecek kadar önemli. CHP, kuruluşundan beri Türkiye’nin en zor anlarında tarihi sorumluluklar üstlenerek Cumhuriyeti bugünlere getirdi.
Son 29 yıldır yoğun bir şekilde yaşadığımız başörtüsü sorunu, hiçbir yasa değişikliği gerektirmeyen basit ama son derece anlaşılır bir cümlenizle Türkiye’nin gündeminde çıktı. “Başını örtenler de insan değil mi?...” türü birkaç sözcüğünüzle yaklaşık 30 yıllık yapay sorunu bir günde raflara kaldırdınız.
Örtü sorun çözüldü mü, derseniz, benim de görüşüm o ki, sorun çözülmedi. Ama herkes şunu gördü ki, biz sorunları anlamayı ve çözmeyi değil de, onun üzerinde ortaya çıkan kavgaları seviyoruz. Şimdilerde sanki böyle bir sorun yokmuş gibi herkes işinde ve gücünde.. Doğrusu da bu değil mi!!!
İnanın, Kürt sorunu da böyle bir sorun… Bu sorunun 25 yıldır kana bulanmış olması, konunun çok önemli olmasından kaynaklanmıyor.
Yapabileceğiniz bir açıklama ile terör örgütü ile halkın arasındaki bağı koparabilirsiniz. PKK’yı etkisizleştirebilirsiz.
Sizin doğal ses tonunuzla ifade edeceğiniz bir cümle bütün oyunları altüst edebilir. Çünkü siz de biliyorsunuz ki, Türk Müslüman demektir. Müslümanlık Türk milletinin asli kimliğidir. Türkmenlik, Kürtlük, Çerkezlik, Araplık, Acemlik… ise Türk yani Müslüman alt kimliği altındaki yerel kimliklerdir.
Rahmetli Genel Başkan İsmet İnönü Lozan baş murahhas azası olarak dünyaya deklare ettiği “Ben Türkmen, Kürt, Arap, Acem, Afganlı, Dağıstanlı… tüm anasırı İslamiye adına buradayım, onları temsilen konuşuyorum…” manifestosunu, bugün bir kez daha ama sizden duymak istiyoruz.
İnanın Sayın Genel Başkan,
Bu açıklamanız hem ülkenin, hem partinizin hem de bizler gibi farklı siyasi partilere eğilimli yurtseverlerin kurtuluşu olacaktır. Bu aynı zamanda Kürt kardeşlerimiz için de bir kurtuluş olacaktır. Çünkü şimdiye kadar Kürtler, irtica ile mücadele edildiği için;
-Müslümanlık dışında bir kimlik mi istiyorsunuz,
-Müslümanlığınızdan daha üstün bir kimliğiniz mi var,
-İslam’ın hakemliği dışında bir arayışınız oldu mu … soruları sorulmadı… Sorulmadığı içinde bugünlere gelindi…
Saygılarımla..