Sayın Başbakan; siyaset ve ülkeyi yönetmeye soyunmak elbette çok zor ve fedâkarlıklar gerektiren bir uğraş. Siz de her gün çoğu kez hepimizden fazla mesai yaparak müthiş yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz.
Ülkeyi yönetirken elbette herkesi memnun edemeyeceğiniz gibi, iyi işler yapsanız bile ülkeyi yönetmeye başka politikalarla talip olanların da sürekli eleştiri bombardımanı altında olacaksınız.
Bu demokrasinin en önemli özelliklerinden biri.
Ancak sizin demokrasi anlayışınızda “eleştiriye tahammül” konusunda bir eksiklik var. Bunu 7 yıllık iktidarınız süresince pek çok kez gösterdiniz.
Bu tahammülsüzlüğe bir de rakip siyasilere “dava açmayı” eklediniz.
Sayın Başbakan; bir siyasi lider, bir başbakan siyasi rakipleriyle mahkemede hesaplaşmaz. Siyasilerin hesaplaşma yeri Meclis kürsüsü, meydanlar ve tabii ki seçim sandığıdır.
Oysa siz aleyhinize söylenen bir söze kızıp soluğu mahkeme kapısında alıyorsunuz.
Böyle yaptığınız zaman hesaplaşma zemini kayıyor, ki bu yargı bağımsızlığı için de bir tehdit unsuru olarak algılanabilir.
Önüne her gün Başbakanlık’tan gelen bir dava dosyası bulan savcıların hakimlerin sıkıntısını bir düşünsenize.
Tabii siz “eleştiriye değil hakarete tahammülüm yok” diyorsunuz her seferinde. Aynı kanıdayım. Ne yazık ki eleştiri ile hakareti karıştıran pek çok kişi var.
Ama siz Başbakansınız, siyasi rakiplerinizden gelen hakaretlere bile tahammül gücü göstermek durumundasınız.
Artık Türkiye eskisi gibi değil, her şey açıkta, herkes her şeyi görüyor ve biliyor. Bu durumda siz mahkemeye gitmek yerine eleştiri değil hakarete uğradığınızı kamuoyuna anlatabilirsiniz, kamuoyu da bunu mutlaka değerlendirir.
Bu arada sayın başbakan, “öfke de bir ifade biçimidir” diyerek siz de son derece sert ve hakaret sayılabilecek kelimeler kullandığınız konuşmalar yaptınız bugüne kadar, sanıyorum bundan sonra da yapacaksınız.
Bu durumda siyasi rakiplerinizin de hemen mahkemeye koşma hakları doğar ki, o zaman da asıl tartışma siyasette değil başka zeminlerde yapılmış olur.
Bana göre siyasi rakiplere ve hatta gazetecilere dava açmak yerine demokratik kurallara uygun olgun mücadele vermeniz daha doğru olur diye düşünüyorum.
Yorum
İnsanların toplumun huzur ve selameti için hepimizin uyması gereken anayasal kurallar olduğu gibi en önemlisi de dini ve ahlaksal kurallar da var bir kişinin özgürlüğünün bittiği yerde diğer insanın özgürlüğü başlar. İnanlar hakaret sınırlarını aşmadıkça bir tartışma ortamında ya da başka bir ortamda eleştirebilirler. Sayın yazarımız diyor ki: Başbakan herkes ona bağırsın çağırsın hakaret etsin ama o da sussun cevap vermesin hakkını aramasın diyor. Demiyor ki bu ülkenin başbakanı da olsa o da insan etten kemikten yaratılmış onun da duyguları hisleri gururu var. iyi yönetiyordur kötü yönetiyordur orası ayrı bir konu insanlar beş kişilik bir ailesini bile yönetmekte zorlanırken bazen sorunlarla baş edemeyip ortalığı yakıp yıkarken dile kolay yetmiş iki milyon insanın yaşadığı bir ülkeyi yönetmek, o ülkenin sorunlarıyla uğraşmak sıradan basit bir şey olmasa gerek. Napacıktı kendisine bunca hakaret edilirken sesini çıkarmayıp hakkını aramayacak mıydı? Tamam, hesaplaşma yeri mutlaka T.B.M.M. Olmalıydı ya da halkın nazarında olmalıydı maalesef ne halka hesap veren siyasetçiler oldu bu ülkede, nede T.B.M.M. de galipte yapamadığını beceremediğini anlatan siyasiler oldu. Her kes en çok ben bilirim dedi yada sorunları çözmek yerine halının altına atarak beklemeye bıraktılar. Çünkü biliyorlardı ki beceriksizlikleri basiretsizlikleri gün yüzüne çıkacaktı bu ülkede. Altı kere geldim yedi kere gittim diyen siyasetçiler oldu. şimdi sayın başbakan da kendi penceresinden doğru şeyler yaptığına inanarak bir şeyler yapıyor ve işin en garip tarafı muhalefet olduğunu söyleyenler muhalefet ederken çözümü sunmuyorlar, sadece bağırıyorlar. Olmaz, olabilecek bir görüşünüz yok mu, sizin bir çözüm öneriniz yok mu, bu milletten oy aldınız bu millet adına orda bir şeyler yapıp bu ülkenin hayrına bir şeyler yapma derdiniz olmaz mı? Evet, yazarımız da diyor ki Türkiye eski Türkiye değil her şey açıkta ve herkes her şeyi görür. Mahkemeye gitmek yerine hakaret uğradığınızı kamuoyuna anlatabilirsiniz diyor. Anlatmaya gerek yok zaten artık Türkiye eski Türkiye olmadığı gibi çağımız da eski çağ değil. İnternet denen iletişim aracı bir tıkla her şeyi getirip önünüze koyuyor ve ne olduysa size haber veriyor. Bir kişinin bir başka kişiye hakaret ve aşağılamak gibi bir hakkı yoktur. Ülkemiz bir hukuk devleti olduğuna göre insanlar kavgayla haklarını araması söz konusu değildir. her vatandaşın demokratik hakkını kullandığı gibi başbakanlarında demokratik hakkını kullanıp kendi hakkını arama hakkı vardır. Herkesin bir birini sevdiği bir birine saygı duyduğu, fikirlerini medeni çizgiler içinde tartıştığı, hoşgörü ve sevginin hakim olduğu, güzel bir ülkede yaşamak dileğiyle. Tüm İslam aleminin RAMAZAN BAYRAM, INI KUTLAR Tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Yüce Allahtan niyaz ederim selam ve dua ile.