Toz Duman
1413 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Altan - Taraf
Özer Ataç

AHMET ALTAN – TARAF GAZETESİ

TOZ DUMAN

26.09.2009

Genelkurmay başkanı bir devlet memurudur.

Gerekirse, başbakan, çağırıp askerî konularda kendisinden bilgi alır.

Önerilerini de sorar.

Sonra hükümet karar verir.

Genelkurmay başkanı da hükümetin talimatlarını yerine getirir.

Onun dışında genelkurmay başkanı, siyasi konularda fikirlerini kamuoyuna açıklayamaz.

Parlamentoyu ya da hükümeti açıkça eleştiremez.

Eğer böyle bir şey yapmak istiyorsa önce istifasını yazması gerekir.

Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde sistem böyle işler.

Birinci Irak savaşında Amerikan kuvvetlerinin başında “çöl ayısı” denilen çok başarılı bir general vardı.

Savaşı kazanıp Bağdat yolunu açtı.

Gidip Bağdat’ı alabilirdi ve almak istiyordu.

Ona göre askerî açıdan bu gerekliydi.

Amerikan hükümeti ise Ortadoğu dengelerine bakarak Bağdat’ın alınmamasına karar verdi.

Bağdat’ın alınmasının İran’ın bölgedeki gücünü arttıracağını tahmin etmişlerdi.

Meseleye sadece askerî açıdan bakan general, hükümetin hangi nedenlerle böyle bir karar aldığının tam kavrayamadı ve kendi hükümetini eleştiren bir açıklama yaptı basına.

Hemen görevden aldılar.

Doğrusu da budur.

Savaş askerî bir akıl gerektirir ama siyaset için sivil akıl lazımdır.

Biliyorum, gelişmiş dünyanın ölçüleri bizde yadırganıyor.

Türkiye’nin “gelişmemiş” bir ülke olduğunu kabul ediyorlar ve “gelişmesini” de istemiyorlar.

İstiyorlar ki “generaller” konuşsunlar ve siviller onların aklına uysunlar.

CHP ile MHP, Genelkurmay Başkanı’nı “konuşması” ve “kırmızı çizgileri” belirlemesi için çok zorladılar.

Genelkurmay Başkanı da konuştu.

Kürt sorununun nasıl çözüleceği, eğitimin hangi dilde yapılacağı Genelkurmay Başkanı’nın üstüne vazife değil.

O savaşmaktan sorumlu.

Savaş derler, savaşır.

Barış derler, barışır.

Savaşa ve barışa generaller karar veremez.

Savaşa girmeden önce “ordunun hazır olup olmadığını, askerî şartları” hükümete anlatır.

O kadar.

Bizim genelkurmay başkanları maşallah her konuda konuşuyor.

Kendi işleriyle uğraşacaklarına siyasetle uğraşıyorlar.

Kürt meselesini askerin aklıyla mı çözeceğiz?

Bu meselenin çözülebilmesi için yepyeni yöntemler, bugüne dek rastlamadığımız üsluplar ve yaklaşımlar gerekli.

Anlaşılıyor ki barış konusunda Türkiye epey zorlanacak.

Genelkurmay Başkanı konuştuktan sonra iktidar partisinin sözcüsü de “paşaya” hak veren bir açıklama yaptı.

“Siz karışmayın paşam” diyeceklerine, “çok haklısınız paşam” dediler.

AKP, generale ayak uydurmaya çalışırken DTP de öbür uca doğru sertleşti.

PKK zaten bir gün önce esip gürlemişti.

Türkiye’nin siyasi sahnesindeki bütün aktörler, silahlılar da dahil olmak üzere aslında bir “mucize” peşindeler.

Hem barış olsun yeni bir hayat başlasın istiyorlar hem de eski konumlarını sürdürmek istiyorlar.

Bu mümkün değil.

Kürt meselesinin çözümlenmesiyle birlikte her şey değişecek, AKP dünyaya daha hızlı açılmak zorunda kalacak, CHP ve MHP “milliyetçilik ve hamaset” üzerinden oy alamayacak, DTP “tek yönlü politikaları” terk edip halkın refahına yönelik projeler yaratmak zorunda kalacak, ordu kışlasına çekilecek, PKK silahlarını bırakıp dağdan inecek.

Bu aktörler bu gelişmelerden hoşlanmayabilir.

Ama başka çareleri yok.

Bu ülke savaşla gidebileceği yere kadar gitti, bundan sonra ancak barışla ilerleyebilir ya da Avrupa’nın kenarında kör bir apandisit gibi iltihaplı bir fakirliğe teslim olur.

Yeni bir dönem başlıyor.

Yeni laflar gerekli.

Yirmi beş yıldır biz bu ezberlenmiş lafları dinledik, binlerce çocuğumuz öldü.

Bize çocukların ölmeyeceği bir sistem lazım.

Susmayı bilen generaller ve konuşmayı bilen siyasetçiler lazım.

İnsanları öldürmek kolay, bunu herkesin yapabileceğini gördük.

İnsanları yaşatmak zor, bunu becerebileni henüz görmedik.

Ama görmek istiyoruz.

Bunu bütün toplum istiyor.

Bize barışı, huzuru, mutluluğu verecek bir yol görmek istiyor toplum.

Bu eski yollar kan dolu çünkü.

Ve, biz kandan bıktık usandık.

 

 

 

YORUM:

 

 

GERÇEKTEN BARIŞ MI İSTİYOR SUNUZ?!?

 

BAY ALTAN TÜRKİYE’NİN TEMEL SORUNUNU YİNELEMEYİ   SABRI CEMİL İLE SÜRDÜRÜP, DEMOKRASİNİN RÜŞT EŞİĞİNİ “içeriye” PALDURDUR KÜLDÜR GİREN ROZVERTLİLERE ;

-Bakın kapı burası;  buradan evin içine postallarınızı çıkararak girmelisiniz.Bu evde ayakkabı , postal ile dolaşılmıyor.Lütfen evin temizliği sıhhati ve huzuru için artık buna ev halkı gibi uyum gösterin..

TARZINDA  MEDENİ UYARILARINI SÜRDÜRÜYOR.

 

BUNU KİME SÖYLÜYOR : ÖNCELİKLE EV’İN GÜVENLİĞİNDEN SORUMLULARA.

İKİNCİ OLARAK EV’İN SEÇİLMİŞ SORUMLULARINA ; ÜÇÜNCÜSÜ EV HALKINA; DÖRDÜNCÜSÜ EV DIŞI DİĞER İLGİLİLERE..

 

TEMEL SORUN: ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMESİN !!

NEDEN ÖLDÜRÜLÜYOR

ASKERİN SİYASETE KARIŞMASINDAN MI ;YANİ MESLEK DIŞILIĞIN EHLİYETSİZLİĞİN ACILARI MI BUNLAR.?

SİYASİLER VE ASKERLER MESLEK DIŞILIK ALANLARINA KAYARAK TÜRKİYE HALKINA ZARAR VERMEKTELER. SON ÇÖZÜMLEME OLARAK BU TEŞHİS KONULUYOR.

PEKİ , O ŞEHİT AİLELERİ DEMEZLER Mİ  :

-MADEM BARIŞ İSTENECEKTİ NEDEN EVLATLARIMIZI KAYBETTİK? BUNUN SUÇLUSU SORUMLUSU KİM?!?

 

KAMU YÖNETİMİNDE BU TÜR “ŞEY”LER DEVAMLI OLMAKTA: İzmir belediyesi üç ayda bir parkları yıkıp taşları yenilemekte içeriye dışarıya almakta.Kimseye öncekinin neden yapıldığını veya değiştirildiğini, masrafların bu değişiklik gerekçesi belirlenip, hatalı uygulama varsa kamu malını  ehliyetsizce kullanmak yada ehliyet ile zarara uğratmak soruşturması kaç kez açıldı ve tazminat/ geri ödeme –tıpkı vatandaşa yapıldığı gibi- faiziyle yaptırıldı?!?

 

ŞEHİT AİLELERİ ŞİMDİ HESAP SORACAK Kİ DEVLET HESAP VERECEK.

 

DOĞRU BULUNDUĞUNDA GERİYE DOĞRU HESAP SORULMAZ İSE, TIPKI AHMET ALTAN’IN YAPTIĞI GİBİ, YENİ YANLIŞLARI İLERİ ÜLKELERDEN DOĞRU ÖRNEKLER GETİREREK, DOĞRUYU GÖSTERMEKLE Mİ UĞRAŞACAĞIZ.

 

İŞİN ASLI BU DEĞİL TABİİ.

DÜNYA  KONJOKTÜRÜNDE  DIŞ YAPI İÇ YAPIYI BELİRLİYOR ;VE DIŞTAKİLER YAP BOZLARLA İÇTEKİLERİN KANLARINI EMEKLERİNİ BİRİKİMLERİNİ GELECEKLERİNİ EVLATLARINI HEBA EDİYOR..

 

SONRA, DOĞRU BUYDU DİYEREK BİRBİRİMİZE BAKA KALIYORUZ.

 

YILLARCA TÜRKİYE DEKİ EMEK, İNSAN DEĞER SAVRULMALARININ VARDIĞI YA DA VARDIRILDIĞI  YERİ  GÖSTERİP BUNLAR MODERN ÜLKELERDE BÖYLE YAPILIYOR BÖYLE YAPALIM DİYEREK YARIN,  GELECEK  BAŞKALAŞMIŞ MODERN FORMATLARIN HIŞMINI NASIL ÖNLEYECEĞİZ?

 

 İŞTE BU GÜNKÜ AKIŞIN DIŞINDA ASIL SORUN BENCE BU.

 

Özer Ataç






Sayı: 11 | Tarih: 23.08.2009
Hayrettin Karaman
Zekât kimlere verilir, Zekâtın sarf yerleri
3687 Okunma
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Sabancı cinayeti
1650 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Kur’an Vakfı Kurulsun
1620 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Açılım andı
1564 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Herkes mecbur mu?
1563 Okunma
Vahap Alma
Hakan Albayrak
Muhatap almak veya almamak
1479 Okunma
Veysel İpekçi
Ahmet Altan
Toz Duman
1413 Okunma
Özer Ataç
Ruşen Çakır
Devlete rağmen devletin bekası
1400 Okunma
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
Diyarbakır’da biber gazı, “Kürt Açılımı”na biberli
1396 Okunma
Ekrem Fildişi
Reşat Nuri Erol
Kredi kartı ve bankalar
1378 Okunma
Ilker Ardic
Ahmet Taşgetiren
Saadet'i duymak
1340 Okunma
Zübeyir Erol
Fehmi Koru
İlk gününde Ramazan
1314 Okunma
Ahmet Kirtekin
Murat Bardakçı
İnsanın evliyası olur da atın evliyası olmaz mı?
1303 Okunma
Recep Yıldırım
Zülfü Livaneli
Çözüm için aklı sesi
1292 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mümtazer Türköne
Hilmi Özkök’ün Erdemi
1288 Okunma
Arif Ersoy
Nazlı Ilıcak
Halının altına süpürdüklerimiz
1286 Okunma
Fatma Karuç
Mehmet Altan
PKK “neden” mi, “sonuç” mu?
1276 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Yılmaz Özdil
Al sana açılım
1250 Okunma
Leyla Okta
Abdullah Büyük
Merhaba ey onbir ayımızın sultanı
1244 Okunma
Sedat Aksakal
Fikret Bila
Etnik kimlik, milli kimliğin parçası olmaya engel
1232 Okunma
Harun Özdemir
Toktamış Ateş
Kürt Açılımı (2)
1222 Okunma
Osman Eskicioğlu


© 2024 - Akevler