İnsanın evliyası olur da atın evliyası olmaz mı?
1214 Okunma, 0 Yorum
Murat Bardakçı - HaberTürk
Recep Yıldırım


Osmanlı hükümdarı Genç Osman, çok sevdiği atı ölünce mezarının üzerine bir taş diktirmişti. Eskilere göre hayvanlar hem Allah ile insanlar arasındaki ilişkiyi sağlayan bir kurban, hem de ahlâkî ve manevî hisselerin çıkartıldığı ders mahiyetindeki hikâyelerin kahramanlarıydı. Taş, belki de bu inançtan kaynaklanan bir düşünceyle dikilmişti

DERDİNE devâ arayan hastalar, evlenmek isteyen genç kızlar, kayıp eşyasını bulmak isteyenler türbe türbe dolaşırlar da aynı şeyi atlar yapamazlar mı?
Eski kayıtlar, bu işin İstanbullu atlar için mümkün olduğunu, atların asırlar boyunca "Sisli Kır" isminde bir "at evliyasına" ziyarete götürüldüklerini ve hayvanların dertlerine devâ bulunduğunu yazıyor...
"Sisli Kır", tarihlere "Genç Osman" diye geçen İkinci Osman'ın sevgili atıydı. Sisli Kır ile beraber büyüyen genç padişah, can yoldaşının günün birinde dünyasını değiştirmesi üzerine sanki kendisinin bir parçası gitmiş gibi hüzünlenmiş ve ismini sonsuza kadar yaşatmak istermişti. Üsküdar'daki Kavak Sarayı'nın avlusuna defnedilmesini ve başına da kitabeli bir taş dikilmesini buyurdu. Emir yerine getirildi, böylece tarihin hem ilk, hem de son "at evliyası" yaratılmış oldu ve Sisli Kır'ın mezarı zamanla, sahipleri tarafından şifa bulmaları umuduyla getirilen hasta atlarla doldu.
Derken, bunu başka at kabirleri takip etti. Karacaahmed Mezarlığı'nda, günün birinde "atlara mahsus" bir bölüm açıldı. Kabristanın, hayalî bir altıgenin köşelerine yerleştirilmiş altı adet mermer sütunun üzerinde yükselen bir de kubbesi vardı Sisli Kır'ın ve hemcinslerinin mezarlarının yerinde bugün yeller esiyor ve anlatımları sadece eski kitapların sararmış sayfalarında duruyor ama, Sisli Kır'ın mezartaşı hâlâ duruyor: Taş, İstanbul'daki İslâm Eserleri Müzesi'nde muhafaza altında.
Bir görüşe göre, "Sisli Kır" sözü, aslında "Süslü Kız"... Genç Osman, atının ölümünün verdiği acının tesiriyle, cenaze emrine Osmanlıca'da "vav" harfiyle yazılan "süslü" kelimesini "vav"ı unutarak "sis"li diye yazmış; "kız"daki "z"nin noktasını koymayınca da "kız" sözü "kır" olmuş ve otaya "Sisli Kır" diye merhum bir at çıkmış.

Bizi, berber dükkânlarıyla yeniçeriler tanıştırdı

YENİÇERİ Ocağı'nın İkinci Mahmud tarafından 1826'da ortadan kaldırılması, toplum hayatında birçok değişiklikler yarattı.
Yeniçerilerin destekçileri olan hammallar ve kayıkçılar da takibata uğrayıp sürülünce, yerlerini Ermeniler aldı.
Yeniçerilerin toplanma mekânları olan kahvehanelerin kapanması yüzünden de o zamana kadar kahvelerde faaliyet gösteren berberler dışarıda çalışamaz hâle geldiler, dükkânlara taşındılar ve Türkiye böylelikle berber dükkânlarıyla tanışmış oldu.

HATTIN ÜSTADLARI

Sultan Üçüncü Ahmed (1703 -1730)

DEVLET işlerinin yanısıra sanat ile de meşgul olan Üçüncü Ahmed, Türk Hat Sanatı'nın çok önemli bir ismidir.
Sarayda, ünlü hattat Hafız Osman Efendi'den sülüs, celi sülüs; Veliyyüd-din Efendi'den de nesta'lik yazı dersle ri aldı, bilhassa celi sülüs üzerinde durdu ve çok güzel eserler verdi.
Topkapı Sarayı'nda yaptırdığı kütüphanesinde 3652 numarada kayıtlı kendisinin elinden çıkma 14 sayfalık bir celi sülüs "murakka" yani "albüm", hükümdarın hat kudretini her yönüyle gösterir. Padişah bu murakkaı yazdıktan sonra devrin meşhur hattatlarını topladı ve yazılarını onların incelemesine sundu. Zamanın şairlerinden Vehbi ve Nedim de bu toplantı üzerine birer şiir yazdılar.
Üçüncü Ahmed'in, saraydan başka camilerde de levhaları vardır. Kitabelerinden biri Ayasofya Camii'nin arkasında, biri de Üsküdar'da deniz kenarında kendisi tarafından
yaptırılan çeşmelerin üzerinde bulunmaktadır.

İFTAR SOFRAMIZ

MALZEME

¦ Kuru fasulye
¦ Sovan
¦ Tereyağı
¦ Maydanoz
¦ Karabiber
¦ Tuz
¦ Kimyon
¦ Pul biber
¦ Yufka

KURU fasulye, piyaz yapılacakmış gibi haşlanır. Sovan çok küçük parçalar halinde kesilip tereyağında öldürülür. İçine bol maydanoz, karabiber ve tuz ilâve edilir. Tavadan çıkartmaya yakın bol kimyon serpilir, iyice karıştırılır. Derken, içerisine önceden haşlanmış fasulye ilâve edilir, bu defa acı pul biber konur, yeniden karıştırılır. İnce açılmış yufkadan tepsinin zeminine üç kat yufkaya bir kat fasulye döşemek suretiyle üzerine kadar döşenir. Üzeri yeniden yufkayla kapatılır, sıvılaştırılmış tereyağı tavuk teleğiyle sürülür ve altlı-üstlü ısıtılmış fırına konur. Her on dakikada bir üzerinde bıçakla delik açmak ve çevirmek lezzeti arttırır.

 

Recep Yıldırım






Sayı: 11 | Tarih: 23.08.2009
Hayrettin Karaman
Zekât kimlere verilir, Zekâtın sarf yerleri
3543 Okunma
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Sabancı cinayeti
1554 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Kur’an Vakfı Kurulsun
1524 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Herkes mecbur mu?
1471 Okunma
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Açılım andı
1466 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Muhatap almak veya almamak
1380 Okunma
Veysel İpekçi
Ahmet Altan
Toz Duman
1322 Okunma
Özer Ataç
Ruşen Çakır
Devlete rağmen devletin bekası
1307 Okunma
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
Diyarbakır’da biber gazı, “Kürt Açılımı”na biberli
1297 Okunma
Ekrem Fildişi
Reşat Nuri Erol
Kredi kartı ve bankalar
1288 Okunma
Ilker Ardic
Ahmet Taşgetiren
Saadet'i duymak
1247 Okunma
Zübeyir Erol
Fehmi Koru
İlk gününde Ramazan
1218 Okunma
Ahmet Kirtekin
Murat Bardakçı
İnsanın evliyası olur da atın evliyası olmaz mı?
1214 Okunma
Recep Yıldırım
Zülfü Livaneli
Çözüm için aklı sesi
1200 Okunma
Ali Bülent Dilek
Nazlı Ilıcak
Halının altına süpürdüklerimiz
1199 Okunma
Fatma Karuç
Mümtazer Türköne
Hilmi Özkök’ün Erdemi
1194 Okunma
Arif Ersoy
Mehmet Altan
PKK “neden” mi, “sonuç” mu?
1186 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Yılmaz Özdil
Al sana açılım
1160 Okunma
Leyla Okta
Abdullah Büyük
Merhaba ey onbir ayımızın sultanı
1151 Okunma
Sedat Aksakal
Fikret Bila
Etnik kimlik, milli kimliğin parçası olmaya engel
1139 Okunma
Harun Özdemir
Toktamış Ateş
Kürt Açılımı (2)
1131 Okunma
Osman Eskicioğlu