Kur’an ayında Kur’an çalışmalarına devam…
Kur’an’ı insanlara aynı zamanda kıraat edeceğiz. Onları Kur’an diline alıştıracağız. Kur’an’ın anlamlarından yararlandıkları gibi müziğinden de yararlansınlar. Kur’an’ın tefriki de başka bir özelliktir. Cümleler, ayetler, sureler öyle yerleşmiştir ki tek başına anladığınızda bir bütün olur, başı sonu birlikte alınsa da her cümle başlı başına bir bütündür. Böyle olduğu için ayetler arası irtibat kopuk gibidir. Sanki cümleler çuvala gelişigüzel doldurulmuş gibidir. Çünkü diğer ayetlerle irtibatı olmadan da bir bütündür. Bununla beraber çok ince ve kuvvetli bağlarla birbirine bağlıdır. Bu yolla insanlar Kitab’ın tamamını bilmeden de manasını kavrarlar.
Kur’an 23 senede indi. Biz de Kur’an’ı böyle öğreniyoruz. Uygulamayı da böyle yapacağız. Kur’an seminerlerini ihmal etmeyin. Bir işletme kurun, o işletmeyi Adil Düzene göre çalıştırın. Göreceksiniz ki Kur’an düzenini kavramış olacaksınız.
“Adil Düzen” de böyledir, adım adım ona geçeceksiniz.
İsra Suresi 107. ayetteyiz; önce mealine bakalım: “De ki; ona (Kur’an’a) ister inanın, ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur’an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.” (D.İ.B. Meali)
“Kendilerine daha önce ilim verilen kimseler” deniyor. Bunu eski kitap sahipleri olarak düşünebiliriz. Ama bir de Kur’an ile meşgul olmayıp ilimle meşgul olanlar olabilir. Mesela, kâinatın üç boyuttan daha büyük bir uzay içinde olduğunu bilenler. Mesela, demokrasiyi bilenler. Bunlar da ilim sahibidirler. Bunlara Kur’an’ın ayetlerini okuyoruz, anlatıyoruz. Bakıp görüyorlar ki yirminci yüzyıl içinde keşfedilmiş olan şeyler Kur’an’da 1400 sene önce anlatılmış. Neler mi? Kâinatın ilk patlaması, dört ve beş boyutları, zaman ve mekânın izafiliği, entropinin büyümesi, ışık hızının maksimum hızı olduğu, elektromanyetik alanlar, elektrik aydınlanması; bitkilerde erkeklik dişilik olduğu, rüzgârların tozlaşma yaptırdığı, DNA’lar, genler; demokrasi, laiklik, liberallik ve sosyallik...
Onlara bunlar okuduğunda secdeye kapanırlar, Kur’an Arapların kitabıdır yahut tutucuların kitabıdır demezler. İlim sahibi olanlar bunlardır. İlim verilenler bunlardır.
İlmİn dört mertebesİ vardır. a) Hiçbir şeyi bilmiyorum ama öğrenebilirim dönemi. ‘Ben biliyorum’ dersen cehli mürekkeple cahil olursun. Ben öğrenmem dersen, o zaman da seni var edeni unutmuş, küfretmiş olursun. Çalışmadan bilemem. Çalışırsam öğrenebilirim diyeceksin. Herkesi kendinizden âlim görüp verileri ortaya koyacaksınız. b) İkinci dönem ise artık söylenenlerden ahsenini bulma dönemidir. Herkesle müzakere eder, herkesin görüş ve düşündüklerini alırsınız. Kendinizi artık diğer insanlarla eşit seviyede görürsünüz. c) İçtihat dönemi. Bundan sonra kendiniz için kendinizi herkesten üstün görürsünüz, ‘ben benim işimi en iyi bilirim, benim görüşüm hepsinin görüşünden üstündür’ dersiniz. Burada bazı arkadaşlarımız büyük hata yapıyorlar, kendi görüşlerini başkasına dayatıyorlar. Bu yaptıkları büyük günahtır. Herkes için kendi görüşü en üstündür. d) Ondan sonra uygulama dönemi başlar. Anlaştığınız hususlarda birlikte hareket edersiniz, anlaşamadığınız hususlarda herkesi kendi görüşünde bırakırsınız. Yani ne kimseye hükmedersiniz ne de kimseden uzak durursunuz. İşte, ilim sahibi olanlar bunlardır.
Tebşir ve inzar ettikten sonra onlara de ki; ben sadece mübelliyim. Sizin bana uymanızı istemiyorum. Sözlerim doğru ise ona uyun, bana değil. Doğruluğunu da yalnız ilimle bileceksiniz. Eğer ilminiz yoksa, o zaman güvendiğiniz âliminize sorun, o doğruluyorsa uyun. Ben bana uymanız için anlatmadım, sadece size ulaştırdım ve üzerinde düşünmenizi istiyorum.
Adil Düzen çalışanları bu ayeti ve bu usulü akıllarından çıkarmasınlar.
İnsanlık işçilik döneminden ortaklık dönemine geçecektir. Faizli merkezi sistem sona erecek, faizsiz tedayün sistemi gelecek, yerinden yönetim hâkim olacaktır.
Gümrükler ve vizeler kalkacaktır. Karşılıksız para tarihe karışacaktır. Hâkimler değil hakemler karar verecek, kanunlar değil sözleşmeler geçerli olacaktır. Ekseriyet yerine hicret sistemi gelecektir. İlmi olanlar bunların olacağına dair tereddüt etmezler.
KUR’AN AYI RAMAZAN MÜBAREK VE KUR’AN NİZAMINA VESİLE OLSUN.