Kapitalizmdeki çağdaş kölelik işçilik ve çözümü
Vahşi kapitalizmin sebebiyet verdiği “işsizlik” yani “istihdam sorunu” bir yana, “işçilik sistemi”nin bizzat kendisi de İslâm’daki “kölelikten” kötüdür, beterdir, acımasızdır...
Bu konu üzerinde durmamın bir sebebi de, bu haftaki “Kur’an ve İlim Seminerleri” tefsir çalışmamızın bir bölümünde konu ile ilgili bir ifade olan “Tahriyru Rakabetin” ifadesinin geçmiş olmasıdır. Evet, Kur’an “Tahriyru Rakabatin” diyor; yani bir köleyi (çağımızda bir işçiyi) hür hâle getirmek diyor (Maide Suresi, 89. âyet)…
Kur’an’a göre kölelik müessesesi bir yabancıyı asimile etmektir, normal vatandaş hâline getirmektir. Mesela İmamı Azam Ebu Hanife böyle birisidir, bir kölenin torunudur; azad edilmiş ve İslâm âleminin güneşi olmuştur. Kur’an kölelerden bahsederken memlüklerden bahseder, abdden bahseder, esirlerden bahseder ve rakabadan bahseder...
“Harir” ipek demektir, sıcak günlerde giyilir. Ketenden veya yünden elbiseler, deriden elbiseler sıcak olur. “Harur” sıcak demektir. “Hür” ise köle olmayan demektir. “Tahriyru Rakabetin” ifadesindeki “Tahrir” kavramı hür hâle getirmedir...
Köle ile hürün İslâmiyet’ten önceki sistemde ve Roma’da çok farklı manâsı vardır. Roma’da “köle” demek her şeyden önce insan olmamaktır. O devirlerde kölenin kişiliği yoktur, mahkemeye başvurarak hakkını isteyemez. Efendisi onu öldürebilir, cezası yoktur.
Oysa İslâmiyet’te kölenin de esirin de kişiliği tamdır. Canı korunmuştur. Öldürülürse kısas yapılır. Köleler mahkemeye müracaat ederek daima kendi haklarını savunabilirler. Efendisi kötü muamele ediyorsa hakkını arayabilir. Efendisi uzvunu kırsa kısas yapılır. İslâmiyet’te köle sadece mala sahip olamaz. Elde ettiği mallar efendisinindir. Çünkü o vatandaş değildir. Bu vatanda sadece çalışıp yaşama hakkı vardır. Evlenmek de hakkıdır. Zulmeden sahibine kazancından bir pay vererek evinden ayrılabilir, hür gibi yaşar, öldüğü zaman malları sahibine kalır. Hür olmak istiyorsa takdir edilen miktarı ödeyerek hür hâle gelir. İslâmiyet’te köle yalnız kişiliği bakımından Roma kölesinden farklı değildir. Roma hukukunda bir kimse borcunu ödeyemediği zaman köle hâline getirilir ve borçlu olduğu kişiye esir edilirdi. İslâmiyet’te borçtan dolayı kimse köle yapılmaz, hattâ onun mallarına ve parasına el konmaz, sadece onun borçlanma ehliyeti alınabilir. Yani biri ona borç verse, borç veren alacağını mahkeme yoluyla isteyemez...
Kur’an’da “Abd, Memlük, Rakaba ve Esir” kelimeleri geçmektedir. “Rakaba” kelimesi sadece “tahriru rakaba” olarak geçmektedir. Sadece bir yerde “tahrir” yerine “fekku rakaba” olarak geçmektedir. “Rıkab” kelimesinden ise borçlular arasında bahsedilmektedir...
Bugün kölelik olmadığına göre ne yapılacaktır?
Kişiyi işçilikten, işçilik sisteminin sebebiyet verdiği kölelikten daha kötü, daha beter zulümlerden kurtarmak çağımızdaki tahriri rakabadır. Bu çağda işçinin durumu İslâmiyet’teki kölelerden çok daha aşağıdır. Vahşi kapitalizmde işçilik İslâm’daki kölelikten kötüdür.
Peki, bu “çağdaş kölelikten” yani “işçilik sisteminden” nasıl kurtulacağız?
İşçiler yani emek sahipleri arasında “dayanışma” kurulur. Çalışan işçiler yüzde bir ile ortak edilir. İşi olmayan işçiler buraya geldiklerinde kendilerine düşen kısım ödenir. İşçi istediği işi yapmakta serbesttir. İsterse hiç iş yapmayabilir. Elde edilen hâsılayı “ortaklık vakfı” satar. Gelirin yarısı o fona ait olur, yarısı üretici çalışanlara ait olur...
Bu şekilde çalışanlar bir “ortaklık” kurar ve bu ortaklığı bir “işletme” hâline getirirler. Kendilerine güvenenler gelirin yarısını ödemek için çalışırlar, piyasaya çıkmak isteyenler piyasaya çıkarlar. İşletmeyi işlettikleri zaman arık hür hâle gelmiş olurlar. Her zaman tekrar işyerine gelebilirler. İstedikleri zaman gelmezler ve o günkü payı alamazlar...
Demek ki bu şekilde çağdaş köleler olan işçileri hürleştirecek mekanizmayı getirmiş oluyoruz. İşçilerin hür hâle gelmesi demek iflas edenlerin tekrar borçlanma ehliyeti kazanmaları şeklinde olur. Daha köklü, daha radikal çözüm isteniyorsa; “vahşi kapitalizm” ve “katil komünizm”in biricik alternatifi “Adil Ekonomik Düzen”i getirip uygularsanız, sorun kökünden çözüme kavuşturulmuş olur… Selâm ve dua ile…