Millî Gazete ve “millî” olmayan medya
Millî Gazete ile ilgili diyeceklerimi (daha önce dediklerimle birlikte) dün dedim ve yazımı şu cümleyle noktaladım: “Bütün bunları elinizdeki neredeyse yegane millî, yegane Hakk’ın ve halkın hizmetkarı, yegane gerçekleri haykıran “MİLLÎ GAZETE”nin kıymetini bilesiniz diye hatırlatıyorum...” Meselenin daha iyi anlaşıp kavranabilmesi için, okumayanlara, dün ve bu konuda daha önce yazdıklarıma bakmalarını tavsiye ediyorum…
İşte; millî olmayan, milletin değerlerine saldıran, dışa bağımlı olan, son olarak 28 Şubat dahil bütün darbelerin emrinde olan bu “millî olmayan medya”da bir şeyler oluyor…
Önce Milliyet ve Vatan satıldı…
Şimdi de (muhafazakar!) SABAH ve ATV satışta…
El-Cezire (Türk!) de uzun zamandan beri bilinen/bilinmeyen “bir şeyler” çeviriyor…
Murdoch, SABAH ve ATV’ye “bir milyar doların üstünde” vermeye hazır (yani sömürü sermayesi devrede) ama Milliyet ve Vatan’ı satan “ben birbuçuk milyar dolar” veririm (merak ettiğim bunu kendi adına mı söylüyor, yoksa “acenta” olarak mı?) diyor…
Murdoch, adında “Türkiye” olan bir kanalı zaten daha önce satın almıştı; siz “satanı” da “alanı” da “ihlas”larıyla iyi tanıyorsunuz… Birkaç kelimeyle yine de bazı hatırlatmalar yapalım: Murdoch; küresel sömürü medya imparatorluğunun 175 gazetesi, yayıncılık kuruluşları, 20th Century Fox ve diğer film stüdyoları ve Çin, İtalya ve Avustralya gibi ülkelerde kablolu kanalları var. Murdoch medyasının tamamı, Irak Savaşı’nı savunan yayınlar yaptı... İngiltere’de The Times ve The Sunday Times dâhil olmak üzere birçok önde gelen gazete, dergi ve televizyon kanalına sahip olan aynı Murdoch, Akif Emre tarafından şöyle tanımlanıyor: “(Murdoch) 2011 yılında ortaya çıkan skandalla hatırlanıyor. Herhangi bir mali yolsuzluktan öte siyaseti yönlendiren, her türlü ahlaki ilkeyi hiçe sayarak gizli dinlemeler yaptığı ortaya çıkmış bir medya imparatorluğundan bahsediyoruz. Kraliyet üyeleri dahil pek çok önemli kişinin telefonlarını dinleyen, siyaseti etkilemek için her türden ileri teknolojiyi kullanarak gayrimeşru olaylara adı karışmış bir tekelden bahsediyoruz...” İşte bu Murdoch, SABAH ve ATV’ye milyar dolarlarla (doğrudan veya acentaları aracılığıyla) talip!!!
Millî olmayan “medya” ile ilgili olarak söyleyebileceğim ve yazabileceğim daha pek çok şey var ama aşağıda aktaracaklarımı benim “doğrudan” söyleyip yazmam yakışık almaz, “dolaylı” olarak “gazeteciler.com”da yazan Cenk Açık’tan aktarıyorum: “Bazı ‘önemli’ köşe yazarlarının meseleleri ele alma biçimi beni gerçekten şaşırtıyor. Tepkileri, eleştirileri, talepleri; öyle sıradan, öyle derinlikten yoksun, öyle dünya ve Türkiye gerçeklerinden uzak ki bazen kendi zekamdan şüphe eder hale geliyorum. Okuduğum köşe yazılarının birçoğunda zerre kadar fikre rastlayamıyorum. Kahvehane muhabbetti düzeyindeler. Artistik olsun diye veya tepeden bakarak söylemiyorum. Şahsi bir hayal kırıklığını paylaşıyorum sizinle. Türk medyası ‘vasata’ teslim olmuş durumda. Ne orijinal bir fikir ne de orijinal bir analize rastlıyoruz. “Önemli köşe yazarları” derinliklerini, temellerini kaybetmiş vaziyette. Hiçbiri, son dönemde olup bitenle alakalı olarak sorulması gereken asıl soruları sormuyor. Geyik muhabbeti çeviriyorlar. Kiminin zekası körelmiş, kiminin ahlaki sorunları var, kimi de korkuya rehin düşmüş durumda...” Bu açıklamalarla başlayan “Bu soruları medya sormayacaksa kim soracak?” başlıklı yazı, soruları ve bazı detayları yazdıktan sonra, şöyle bitiyor: “Bütün bu sorular sorulmadan, cevabı bulunmadan, bazı gazeteciler bu meselelerde nasıl bu kadar kolay ve hızlı tutum belirliyorlar? Gerçekten anlamıyorum. Gazetecilerin asıl amacı sorunları çözümüne yardımcı olmak değilse nedir ki?”
Evet, bütün bu gelişmelerden ve yazılanlardan sonra, soruyu tekrar soruyoruz: Gazetecilerin asıl amacı sorunları çözümüne yardımcı olmak değilse nedir ki?!. İşte; “millî olan medya” yani “MİLLÎ GAZETE” (ve birkaç benzeri) ile “millî olmayan medya” arasındaki fark burada ayan beyan ortaya çıkıyor... Bir de hep hatırlattığım ve artık “SOSYAL TUFAN” seviyesine ulaşmış “medya” dahil bütün “sorunların çözümü meselesi” var ki; siz biricik çare ve çözümü çok iyi biliyorsunuz: ADİL (EKONOMİK) DÜZEN…