Hak gelmedikçe bâtıl gitmez, lânet bitmez
İsrail oğullarının bu tarihî fitnesi bitmeyecektir.
Geçen yüzyılda yaptıklarını hatırlayalım. Birinci ve İkinci Cihan Savaşlarında önce savaştırdılar, sonra da masaya oturtup aslan payı aldılar… Sosyalizm ve kapitalizmi kendileri kurdular, isyan ettirdiler, imparatorlukları yıktılar, sonra da zulmettiler... “İ’tida etmek” demek, kendi düşmanını kendin üretmen demektir. Nitekim “kapitalizm”i öyle yaptılar, “sosyalizm”i kendileri ürettiler ve zulmettiler… Şimdi herkes onlardan nefret ediyor...
Dünya Yahudileri (yani kendileri) Amerika’daki sermaye Yahudilerini (sömürü sermayesi sahiplerini) “FAİZ”den nehy etmelidirler, “karşılıksız para çıkarmaktan” nehy etmelidirler, “dünyaya silah satıp onları savaştırmaktan” nehy etmelidirler, “gümrükleri ve vergileri icad eden sermayeyi bu pisliklerden” nehy etmelidirler...
Nehy etmeseler ne olur?
İşte o zaman onlar da mel’un olurlar, lanetlenirler...
Üzeyir Garih’i öldürenler bunun için öldürdüler, çünkü o onları nehy ediyordu.
O halde İsrail oğullarının dışlanmaktan kurtulmalarının tek yolu vardır. Sömürü tekelini kendileri yok etmelidirler. Amerika’da Obama taraftarları bu işe başlamışlardır. Dünya Yahudileri de bunları desteklemelidir. İsrail devleti de onların yanında yer almalıdır. Onlar da Kur’an’a ve Tevrat’a kulak vermelidirler.
Bunu İstanbul Yahudileri de yapmalıdır...
Bu sermayeye düşmanlık değildir. Aksine, onları da çıkmazdan ve lanetten kurtarmadır. Bu İsrail Yahudilerine asla karşı çıkma değildir. Tam tersine İsrail’e barışı getirmedir. Önceki yazımızda sözünü ettiğimiz lanetlenmiş Masonlar da bu gerçekleri görmelidirler. Hepsi tevbe edip faizden vazgeçmelidirler.
Yapılması gereken belli. Peki, bunu nasıl yaparız?
İstanbul’da bir “kuyumcular kooperatifi”ni kurarız. Kuyumcular “altın sertifika” çıkarır. Altın sertifika piyasada altın gibi dolaşmaya başlar. Halk dolar yerine altın sertifikayı tercih eder. Gideriz, devletten dağları, boş arsaları satın alırız. Devlet borçlarını öder. Biz de bu arsalar üzerinde inşaata başlarız. Bu sefer “imar senedi” çıkarırız. Parasız inşaatlar yaparız. Tüm dünya ülkelerinden işçi getiririz. Böylece İstanbul ekonomi merkezi olur...
Görülüyor ki; biz “Adil Düzen gelecektir” derken “biz getireceğiz” demiyoruz, Allah getirecektir. Yahudilerin de eliyle getirir veya Zencilerin veya Eskimoların eliyle getirir... Biz olacakları söylüyoruz, kimin yapacağını iddia etmiyoruz.
Hak gelmedikçe bâtıl gitmez, lanet de bitmez. Sermayeye düşmanlıkla da bir yere varılamaz. Biz “faizsiz ekonomi” sistemlerini kurduğumuz zaman kimse faizle bir iş yapmaz. Faizle iş yapanlar da ya “faizsiz sisteme” geçerler yahut silinip giderler.
Faizsiz sisteme geçmemiz için de tüm insanlığı bu sisteme çağırmamız gerekir. Bu gelir bu gelmez, bu kötüdür bu iyidir demememiz gerekir.
Bu çağrıyı yapabilmemiz için de önce bizim “öğrenmemiz”, sonra “yapmamız”, sonra “anlatmamız”, ondan sonra onları “çağırmamız” gerekir.
Tarihî gelişmeyi ele alalım. İsrail oğullarının iyileri vardı, kötüleri vardı. İyileri iyi işler işlediler ve bugünkü uygarlığı doğurdular.
Bunlar kimlerdir?
Osmanlı Yahudileri vardı, Osmanlı Devleti’nin yükselmesinde büyük hizmetleri olmuştur... Abbasi dönemi Yahudileri vardı, İslâm uygarlığının oluşmasında hizmetler yaptılar... Bunların içinde kötü olanlar da vardı; işte onların kötülükleri “şer” getirmiştir...
Hülasa… Hak gelmedikçe bâtıl gitmez, lânet bitmez…
***
MİLLÎ GAZETE BUGÜNDEN İTİBAREN KIRKINCI KEMAL YAŞINA GİRMİŞ BULUNUYOR… KIRK YILDIR HER GÜN “HAK GELDİ BATIL ZAİL OLDU” HATIRLATMA GÖREVİNİ YERİNE GETİRİYOR… GAZETE ÇALIŞANLARI VE OKUYUCULARI OLARAK GÖREV HEPİMİZİN… SABIR VE SEBATLA GÖREVE DEVAM, İNŞAALLAH… SELAM, SEVGİ, HÜRMET, MUHABBET VE DULARIMLA…