Para!.. Para!.. Para!!!
Para ile ilgili bu köşede yazdığım yazılar derlense, küçük bir kitap veya daha fazlası olabilir. Bu, aynı zamanda konu ile ilgilenenlere “minik” bir hatırlatmadır; inşaallah “ne demek istediğimi” anlamışlardır... Ülkemizdeki yansımaları ile birlikte bütün dünyada yaşanan nice “musibetlerden” sonra artık “anlamalarını” ve “gereğini yapmak üzere” yaşananların iyi birer “nasihat” olmasını bekliyoruz… Zaten kırk kusur yıldır hep bekliyorduk; yapılması gerekenler yapılıncaya kadar da beklemeye devam edeceğiz…
***
Konumuza, önceki yazıların devamı mahiyetinde, kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Açık ifade ile hareket edecek olursak, Allah para olarak “ALTIN” ve “GÜMÜŞ”ü var etmiştir. Karşılıksız para değil, “KARŞILIĞI OLAN PARA” kullanmalıyız. Bizim paramız “ALTIN” olmalıdır. Her şey “altın”a dayandırılmalıdır. Küçük paralar “gümüş” olmalıdır. Altın paranın gümüşle olan değeri altının gümüşle olan değeri hâline gelmelidir.
Bunu gerçekleştirmek için ne yapmalıyız?
İstanbul’da bir “Kredileşme Kooperatifi” kurmalıyız. Kooperatifin kuyumcu üyeleri “Altın Bonosu” çıkarıp kooperatife vermelidirler. Altın bonoyu getirenlere altını vermelidirler. Sonra altın bono gümüşle alınıp satılmalıdır.
Bunun dışında ülkelerde “Çalışma Kooperatifleri kurulmalı, “İmar Bonosu” çıkarılmalıdır. Sonra illerde “Hizmet Kooperatifleri kurulmalı, oralarda da “Demir Bonosu” çıkarılmalıdır. Bucaklarda “İşletme Kooperatifleri” kurulmalı, oralarda da “Buğday Bonosu” çıkarılmalıdır. Mübadele aracı bunlar olmalıdır. Bunlar da “İşletme Senetleri karşılığı çıkarılmalıdır.
İşletme senetleri de ambara giren mal karşılığı çıkarılmalıdır. Dolayısıyla para ambara konmuş mallar karşılığı olmalı yahut yapılan yapılar karşılığı olmalıdır.
İşte bu para “KARŞILIĞI OLAN PARA”dır.
Allah’ın halifesi olan insanın “emeğiyle ürettiği değer” karşılığıdır.
Bunu yapmak Allah’a tapmaktır...
Bunu yapmak gerçek anlamda Allah’a ibadet etmektir…
Bunun aksini yapmak ve “KARŞILIKSIZ PARA” ile yaşamak ise sermayeye veya siyasete tapmaktır, onlara ibadet etmektir...
***
Düşünsenize… Bu hakikatlerin ışığında düşünsenize…
Biz her gün sadece ve sadece karşılıksız paraya hizmet ederek yaşamıyor muyuz?
Bu yaptığımız işlerden sonunda sömürü sermayesi yararlanarak dünyayı sömürmüyor mu?.. Irak ve Afganistan’da Müslüman kardeşlerimizi bizim emeğimizi karşılıksız para ile çalarak katletmiyor mu?.. Dünyanın her tarafında bütün beşeriyeti sömürmüyor mu?..
Sömürü sermayesi devletlere altın karşılığında para çıkaracağını vaat etti... 1970’lere kadar sözünde durdu... Ondan sonra adeta tanrılığını ilan ederek karşılıksız dolar çıkarmaktadır... Doların ve ona bağlı paraların borçlusu yoktur, karşılığı da yoktur!!!
***
O halde ne yapmalıyız?
Bugün TL’yi kullanmazsak ekmek alıp yiyemeyiz.
Peki, parayı kullanmayalım mı?
Cebindeki 20 liranın bugünkü değeri bellidir. Dolayısıyla 20 liranın içinde gerçek değerler vardır. Onun ne olduğu bellidir. Bugün bu parayla kuyumcuya gittiğiniz zaman, bunun karşılığında size şu kadar gram altın veririm diyor. Ancak onun yarın veya daha sonra değerinin ne olduğu bilinmemektedir!!! O halde alışverişi “TL” üzerinden yapacağız ama borçlanmayı “ALTIN” veya “GÜMÜŞ” üzerinden yapmalıyız. Tasarruflarımızı ortak hesaplarda birleştirip “ALTIN HESABI”na yatırmalıyız...
Bu günlük, bu kadar “PARA” muhabbeti yeterli olsun!