Erbakan “Müslüman Topluluklar”a diyor ki…
ESAM (Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) tarafından düzenlenen “20. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi”nin iki gün sürdüğünü, “İstişare Toplantısı” mahiyetinde olduğunu, “İslâm Dünyasında Meydana Gelen Değişme ve Gelişmelerin” ele alındığını, “değerlendirmeler ve tavsiyeler” yapıldığını, “çözüm önerilerinin sunulduğunu” önceki yazımda hatırlatmıştım… Kaldığım yerden devam ediyorum… Bütün konuşmacılardan örnekler vermem mümkün değil; bugün de önce çok uzaklardan, Malezya ve Endonezya’dan iki görüşe, sonra Türkiye’den iki görüşe bakalım…
Malezya İslâm Partisi Genel Başkanı Abdulhadi Awang, sömürgeci Batı’nın ülkeleri parçalayıp güçsüz hâle getirdiğini ve tarihimizden ibret almamız gerektiğini hatırlattı…
Endonezya Adalet ve Refah Partisi Genel Başkanı Lütfi Hasan İshak, Batı medeniyetinin İslâm ülkelerinin yeraltı kaynaklarını sömürerek ayakta durduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Müslüman halklar, yer altındaki kaynaklarının düşmanların eline geçmesinden rahatsız olmaya başladı. Erbakan D-8’i kurdu. Bunlar büyük ülkelerdir, büyük bir pazar oluşturabilirler... Müslümanların elindeki doğal kaynaklar Batılı sömürgeciler tarafından çalınıyordu, Batı kendi medeniyetini bizim kaynaklarımızdan kurmuştu... Bu hırsızlık durdurulmalıdır... Bu asırda cesur ve ülkelerimizin kaynaklarını muhafaza edebilecek liderlere ihtiyacımız var, liderlerimizi yetiştirecek bir akademiye ihtiyacımız var…”
Saadet Partisi GİK Üyesi Prof. Dr. Oya Akgönenç, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki halk ayaklanmalarının “Arap Baharı” olarak değil, “halkların ayaklanması” olarak anılması gerektiğini hatırlattı ve şöyle devam etti: “Tunus’ta, Mısır’da olaylar oluyor... Ardından Libya’ya, Bahreyn’e, Lübnan’a sıçrıyor... Sonra Suriye’ye sıçrıyor... Bu bir cıva mıdır ki zikzak çiziyor?.. Bu zayıflıklara göre mi oluyor, yoksa bir plan mı var?.. Ekonomik, sosyal baskıların adalet sisteminin işlememesinin işba noktasına varması olarak da yorumlanabilir... Halk hareketlerinin yaşandığı Libya’ya ve diğer ülkelere Avrupalı devletlerin müdahale etmesinin sebebi Avrupa ekonomisinin çöküşüdür… Halk hareketlerinden İtalya’ya, İngiltere’ye, ABD’ye, NATO’ya ne oluyor ki birinci dereceden müdahil oluyorlar?!. Avrupa’da bir ekonomik kriz yaşanıyor, hepsinin bütçesi açık veriyor... Ortada ise Libya gibi bir av var, hepsi bu avın peşine düşüyor... Fransa, Libya petrolünün yüzde 35’inin işletmesini aldı... Avrupa artık iflas ediyor, tutunamıyor, yeniden sömürgecilik dönemine giriyor... Ayrıca hesap merkezleri, borsaların ve mâli gücün Asya’ya kaymasından rahatsız olan Avrupa ve ABD, şimdi Müslüman ülkelere sömürmek amacıyla saldırıyor…”
Türkiye’nin Batı’nın yörüngesinde hareket ettiğini hatırlatan Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk, şöyle devam etti: “Irak’ta Saddam’ın zulmüne karşı çıkıldı, “Adil Bir Düzen” kurulsun gayreti gösterildi ama Irak şimdi 3 ayrı parçaya bölündü... Korkumuz şudur; Suriye’de bundan sonra ne olacağını Müslüman ülkeler belirlemezse Batı belirleyecek... Libya’ya gelenler önce petrole el koydular, kabileler arasına düşmanlık soktular... NATO güçleri Suriye’ye girdikten sonra İslâm’a bağlı bir irade mi kuracak?..” Oğuzhan Bey konuşmasının sonunda Necmettin ERBAKAN’ın bizzat kendisine verdiği ve yapılması gerekenlerle ilgili hedefleri ihtiva eden 10 maddeyi teker teker hatırlattı… Konuşmasının sonunda bu maddeleri içeren sayfayı (5’inci sayfa) kendisinden rica ettim; Erbakan Hoca’nın o sayfasından aynen aktarıyorum: “Yeni Dünya Düzeni konusu hakkında ise planlı, programlı, kadrolu, koordineli, laf değil iş gören bir çalışma yapmak istediğimize göre, sonuç olarak ortaya koyacaklarımız şunlardır: 1) Yeni Bir Dünya Projesi teklifi ortaya konmuştur. 2) İlk Atılacak Adımlar Programı ortaya konmuştur. 3) Bir An Evvel Başlanacak Çalışmalar Programını Gerçekleştirme Teklifi şudur: 1) İslâm Birleşmiş Milletleri, 2) İslâm NATO’su, 3) İslâm Dinarı, 4) İslâm UNESCO’su, 5) İslâm Dünya Bankası IMF’si, 6) Ekonomik İş Birliği, 7) Medya Merkezi, 8) Teknolojik Araştırma Merkezi, 9) ADİL DÜZEN İş Birliği Teşkilatı, 10) Kadın, Çocuk, Aileyi Koruma İş Birliği Teşkilatı. / Yine programın en mühim kısmını teşkil etmek üzere “Adil Ekonomik Düzen, Adil Siyasi Düzen, Adil İlmî Düzen, Adil Dinî Ahlâkî ve Sosyal Düzen” esaslarının araştırmalarla geliştirilmesi. Bir kısım sanayi bölgelerinde “ADİL DÜZEN” uygulamasına başlanması...” NECMETTİN ERBAKAN