Günaydın!
Reşat Nuri EROL
Avro Bölgesi krizi sadece Yunanistan, Portekiz ve İrlanda’da değil, artık İtalya’da da varlığını göstermekte; son “kurban” bu büyük Avrupa ülkesi olacak gibi görünüyor...
Bu üç ülke küçüklükleri sebebiyle kurtarılabilecek seviyelerde ama Avro Bölgesi’nin üçüncü büyük ekonomisi İtalya ise “kurtarılamayacak kadar büyük” görünüyor!..
İtalya için asıl sorun yıllardır büyümesinin zayıf olması. Son 15 yıla bakıldığında ekonomisi yıllık ortalama yüzde 0,75 oranında büyüyen İtalya için bu büyüme oranı, borçlanma için ödediği faiz oranlarının çok gerisinde kalıyor. Bu durum İtalya’nın borç yükünün çok daha hızlı büyüyebilmesi riskini taşıyor. IMF’nin verilerine göre, geçen yıl yüzde 1,3 büyüyen İtalya’nın bu yıl yüzde 0,6 ve 2012 yılında yüzde 0,3 büyüyebileceği tahmin ediliyor. İtalya hükümeti daha önce 2013 yılında bütçe dengesini sağlamak için 45,5 milyar avroluk tasarruf önlemleri paketi açıklamıştı...
Velhasıl-ı kelam, İtalya’nın önceki gün açıklanan 10 yıllık tahvillerinin faiz oranının yüzde 7’yi geçmesi bu ülkenin Avro Bölgesi krizinin Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’den sonra yeni kurbanın İtalya olacağı endişelerini gündeme getirdi...
İtalya’nın ardından İspanya gelebilir veya gelecek…
Sonra sıraya diğer Avrupa ülkeleri girecek…
İngiltere yani Büyük Britanya bile!..
***
Türkiye son elli yılını ve özellikle de son on yılını, işte bu Avrupa ve Avrupa Birliği (AB) peşinde dolanarak harcadı, heba etti, kaybetti; hâlen de kaybetmeye devam ediyor!..
Bir yazar (Abdurrahman Dilipak) önceki gün (Y.Akit, 10.11.2011) “Avrupa macerası bitti mi?” diye soruyor?.. İnsanın “Günaydın!” diyesi geliyor ama ne faydası olacak ki?!. Peki, sizin AB’ye kuyruk olanları destekleme maceranız ne zaman bitecek?!. Yazara göre; “koca Avrupa Yunanistan’ı bile düştüğü krizden kurtaramıyor/muş. Ya İtalya krize girerse ne olacak/mış?. Bugünkü krizden çıkmak en az 10 yılda mümkünmüş/müş.. Oysa on yıl sonra kapıda bekleyen bir başka kriz için bu günden panik havasına girilmiş/miş.. 10-15 yıl sonra batının sosyal güvenlik sistemi çökecek/miş.. Dün AB’ye bizi almadıkları için kızıyorduk, bugün “iyi ki almamışlar” diye şükrediyoruz/muş...”
Ne günlere kaldık, nelere şükreder olduk!.. Ne diyelim; buna da şükür!.. İnşaallah, “Millî Görüş ve Adil (Ekonomik) Düzen”e yeniden dönüş günlerini de görürüz…
***
Bir başka yazar (İbrahim Öztürk), “Aylardır 'büyük gerçeği' unutturmuş, sadece Yunanistan'ı konuşturuyorlar/mış. Şimdi de aylarca İtalya ile yatıp kalkarız/mış. Oysa çıtayı daha yükseğe taşımamız lazım/mış…” (Zaman, 10.11.2011)
Bir “Günaydın!” da bu yazar ve özellikle onun camiası Zaman grubuna…
Yazarın dediklerine yine de kulak verelim: “2009 küresel krizinin tetiklediği fay hatlarındaki yarılma tam bin yıllık bir kapı araladı. Şimdi model ve geçmiş istatistikleri değil değerleri, felsefeyi, ruhu, mânâyı, idealleri konuşma vakti. Sistem, model, paradigma hepsi bunlara istinat edecek. Ölçeğimizi 1000 yıl olarak alıp geriye gidersek galiba bize İbn-i Haldun yardım edebilir. Mukaddime'de adaletin sarsılması, yönetimin yozlaşması, maddi açıdan savurganlık, rüşvet ve verimsizliğin yayılması, vergi yükünün dayanılmaz hal alması, halkın üretken reflekslerini kaybetmesi, bireyin yabancılaşması ile o medeniyetin çöküşünün derinleşip, yıkılışın mukadder hale geleceğini çok güzel anlatır. Bu yüzden medeniyetler doğar, büyür, geriler. Bazen ölürken, bazen de küllerinden yükselir...”
Peki, bunları diyen/ler, kırk yıllık Millî Görüş Hareketi o yollarda yürüyorken, hareketin lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan “yeni bin yıllık medeniyet” için “Yeni Bir Dünya ve Adil (Ekonomik) Düzen” diye haykırıyorken nerelerdeydiler?!.
Halihazırda nerelerdeler?!. Tövbe etmeyi ve bizimle “diyalogu” düşünüyorlar mı?!.