Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-8
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Allah insanı kendi iradesi ile hareket edecek şekilde yaratmıştır. Kendisi Allah’ın halifesi olarak içtihat yapar ve kul olarak hareket eder. Kişi şeriat içinde hürdür. Günah da işleyebilir sevap da işleyebilir, başkaları ona karışmaz. Ancak çevreye ve başkalarına zarar vermeğe başladığı zaman hakemlere gidilir ve hakem kararı ile belirlenen sınıra çekilir. İşte, insanın bu düzen içinde hür olması, suç işledikten sonra cezalandırılması, suç işlemeden kimsenin zor yaptırıma tâbi tutulamayışı, ‘dinde/düzende zorlama yoktur’ demektir. Çünkü bu zorlama değil zararın tazminidir.
Ocaklar da bucaklar içinde aynı şekilde hürdürler. Herkes serbestçe karar alır ve yaşar. Ancak başkalarına veya başka bucaklara zarar verdikleri zaman hakemler kararı ile tazmin ettirilir. İller de devlet içinde böyledir. Devletler de yeryüzünde böyledir. Hakemler karşısında eşit kişilik içinde herkesin yaşama ve çalışma sınırı bildirilmiştir. Merkez bucaklarının taşra bucaklarından farkı, merkez bucakları ilçe bucakları ile kişiliğe sahiptir. İlçe bucaklarının meclisleri ve seçilmiş başkanları yoktur. (Maide suresi 1. ayet sona erdi.)
Bundan sonra suremiz yine ve yeniden “Ey iman edenler” ayetiyle başlayacaktır.
Bu ayet daha evvel düşünmediğimiz birçok hususları bize düşündürdü.
Sadece düşünmekle yetinmedik, yapılması gerekenleri yazdık.
***
“Ey iman etmiş olan kimseler.” (Maide 2; ikinci ayet de bu hitap ile başlıyor.)
Bu surede 16 defa “Ey iman etmiş olanlar” ifadesi gelmiştir.
Müminlere hitabın 16 defa tekrar edilmiş olmasının sebebi nedir?
Bunu şöyle anlayabiliriz; müminlerin 16 çeşit görevi vardır demek olur. 24+1 kamu görevi (“25 Genel Hizmet” kitabımız yayımlandı) vardır. Bu surede bunların 16’sından bahsedilmiş olabilir. Böyle ise 24 hizmetin 8’i ayrı, 16’sı ayrı tür hizmettir.
***
Bu hizmetler neler olabilir?
Bunları genel hizmetlerin baskın olduğu veya kamu görevlerinin baskın olduğu hizmetler olarak düşünebiliriz. Başka bir özellik de olabilir. Bu sorunun veya soruların cevabını belki surenin sonunda vermiş olacağız. Bunun dışında hiçbir farklı mana taşımadan sadece bölümleri oluşturma amacıyla yapılmış olur. Yani kamu görevi veya genel hizmet ayırımı söz konusu olmayabilir.
Başka bir ayırım olarak da bucak yönetimi, il yönetimi, ülke yönetimi farklı farklıdır. Her farklı hitap farklı dayanışma ortaklığı olabilir.
Başka bir farklılık da ilmî, dinî, meslekî veya siyasî dayanışma ortaklıkları kastedilmiş olabilir. Dört kere dört 16 etmektedir. Bunlardan her biriyle bir dayanışma ortaklığını kastetmiş olabilir.
-Bucakta ilmî, dinî, meslekî ve siyasî dayanışma ortaklıkları.
-İlde ilmî, dinî, meslekî ve siyasî dayanışma ortaklıkları.
-Ülkede ilmî, dinî, meslekî ve siyasî dayanışma ortaklıkları.
-İnsanlıkta ilmî, dinî, meslekî, siyasî dayanışma ortaklıkları kastedilmiş olabilir.
Görülüyor ki, tefsir demek varsayımları ortaya koyup yorumlamaya devam etmek demektir. Biriniz merak etseniz de buna çalışsanız bir alana ufuk açmış olursunuz. Siz de başka varsayımlar ortaya koyarsınız. Neyse, biz yine asıl konumuza dönelim. Şimdi, bu kadar tefekkürden sonra geriye dönerek ayette hangi dayanışma ortaklığını arayabiliriz?
Akitlerin ifa edilmesi emredilmiş, ot obur hayvanların helal edildiği, avlanmaya izin verildiğine işaret edilmiştir. Bunların kent dayanışması ile ilgili olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hangi dayanışma ortaklığına ait olabilir? ‘Akitleri/sözleşmeleri yerine getirin’ dendiğine göre meslekî dayanışmayı içermektedir. Yani özel hukuk ele alınmıştır.
(Devamı var)