Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-45
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Ve ittekullah / ve Allah’a ittika ediniz.” (Maide 4)
“Allah’a ittika ediniz” ifadesinde içtihat var demektir.
Bütün bunlar yapılırken ittika ediniz yani Allah’ın ismini zikretme şekli sizin içtihadınıza bırakılmıştır. En uygun etiketleme sistemi ne ise onu yapınız demektir. Allah’tan haşyet edeceksiniz yani vicdanınıza uygun davranacaksınız. Kurallar ona göre konacaktır, kurallar ona göre uygulanacaktır.
Kur’an’ın emirlerine dayanarak önce Dayanışma Ortaklıkları oluşturuyoruz. Sonra dayanışma ortaklıkları ‘kooperatİfler’ kuruyor. Genel Hizmet Ortaklıkları oluşuyor. Ortak nakliye ortaya çıkıyor. Kontrolörler ortaya çıkıyor. Kredileşme ortaya çıkıyor. Sonunda imalathanelerin ürettikleri malların üzerine etiketler konuyor.
Bu etiketlere dayanışma ortaklıkları kefil oluyor. Bütün bunlar yapılırken topluluğun hukuku korunuyor, sermaye (sömürü sermayesi) değil de topluluk düşünülüyor. Üzerine Allah’ın ismini zikredin yani “yazın”ın manası budur.
Bunlar kime emirdir, bunları kim yapacak?
Siz Adil Düzen çalışanları, bu satırları okuyanlar; nelerle görevli olduğunuzu hissediyorsunuz, değil mi? Gücümüz yettiğince buralara doğru adım atmaya çalışıyoruz.
Allah’a ittika ediniz demek, âlemlerin rabbi olan Allah’a ittika ediniz de hak ne ise ona göre amel ediniz demek olur.
***
“İnnellahe seriu’l-hisabi / Allah hesabı süratli olandır.” (Maide 4)
Harfi atıfsız getirilmiştir. İttikanın beyanıdır. Harfi atıfla gelmediğine göre âlemlerin rabbi Allah zikredilmektedir. Neden izhar edilmiş de izmar edilmemiştir?
İttika ediniz, O’nun şeriat kurallarına uyunuz anlamındadır.
Burada ise daha geniş mana verilmiştir. Oradaki sorumluluğumuz uhrevi sorumluluk, buradaki hesap ise doğa kanunlarının sorumluluğudur. İttika ettiğimiz halde de dünyadaki sorumluluktan kurtulamayız. Bir kimse buğday ekeceğine hata ile arpa ekse tarlada buğday bitmez. Ama bu hatasından dolayı Allah’ın huzurunda sorumlu olmaz.
Buradaki yani ayetteki “Allah” dünya ve ahiretin Allah’ıdır. Yukarıdaki “Allah” ahiretin Allah’ı olarak zikredilmektedir. Bu sebeple izhar edilmiştir.
Kur’an’ı çağımızın sorunlarını çözecek şekilde anlayabilmemiz için nerede ve hangi uygarlık seviyesinde olduğumuzu bilmeliyiz.
İnsanlık Hz. Adem’den başlayıp bugünkü uygarlığa ulaştı. Bu ulaşmada önce çoğaldı, yayıldı, dünyayı kapladı. Sonra birleşmeye başladı. Bucaklar oluşturdu, iller oluşturdu, ülkeler oluşturdu. Şimdi de insanlığı oluşturuyor. Tüm insanlık bir beden oluyor, tek canlı oluyor. Ülkeler, iller, bucaklar birer hücre mesabesinde.
Kur’an tüm insanları birleştiren ve tek ümmet yapan hükümleri getirmiştir. Ne var ki bundan 1400 sene evvel bugünkü teknoloji olmadığı için hukuken birlik sağlansa da coğrafi olarak birlik sağlanamamıştır. Ancak bugün bu imkanlara ulaşmış bulunuyoruz.
Kur’an’ın uygulama manası bugün anlaşılır hâle gelmiştir.
İkinci nokta da şudur. Eskiden insanlar kendileri üretiyor kendileri tüketiyordu. İnsan 60 bin yıldır uygarlaşa uygarlaşa bugünkü seviyeye ulaşılmıştır. Artık kimse kendi ürettiğini tüketmiyor. Ürettiğini satıyor, kendisine lazım olanı alıyor. Bunu artık tüm dünya pazarında yapıyor. Bunun başarılması için de bugünkü ulaşım ve haberleşmeye gerek vardır.
Kur’an 1400 sene evvel nazil oldu, 400 sene içinde yorumlandı, o günkü sorunlar çözüldü. İnsanlık bin sene o günkü içtihatlarla yönetildi. Batı’ya tesir etti ve Batı uygarlığının oluşmasını sağladı. Batı’da gelişen teknoloji bugün Kur’an’ın uygulanmasına imkân sağladı. Kur’an şimdi çağımızın ihtiyacı olan yeni uygarlığı yani yeni medeniyeti kuracaktır. (Devamı var)