Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-21
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Maide Suresi 1 ve 2’inci ayetleri üzerinde durmuştuk; bundan sonra 3’üncü ayet üzerinde duracak ve özellikle bugün bizi ilgilendiren konuları değerlendireceğiz…
Maide’nin 3’üncü ayetinin bizi ilgilendiren bir bölümü ile devam ediyoruz…
“Ve mâ ühille ligayrillahi bihi / Ve onunla Allah’ın gayrisine ihlal edilen de size haram kılınmıştır.” Bundan önce sayılanlar biyolojik zararı olanlardı. Bundan sonra sayılacaklar sosyolojik zararı olanlardır.
“İhlal etmek” demek, hilal zamanı takdis etmek demektir.
“Allah’ın gayrisine ihlal etmek” demek, topluluğun gayrisine ihlal etme anlamını da taşır. Yani kamunun adına kesip ona vermek. Kişileri topluluğun üstüne çıkartmak. Şirkin mânâsı budur. Allah insanın cüz’î iradesini yok eden her türlü geleneklere karşı yasaklar koymuştur. Bu tür davranışların kökünden söküp atılması için bu şekilde kurban edilen hayvanların etleri de haram edilmiştir. Tekelleşen malları buna kıyasla haram sayabiliriz. Tekelleşen mallar artık topluluğun çıkarına değil, sermayenin çıkarına düzenlenmektedir.
Bugünkü ilaç tekeli böyledir. İlaçlar bir taraftan hastayı iyi ederken diğer taraftan hastayı devamlı hastalığa sürüklemektedir. Koka kola haram değildir ama eğer bir sermayenin tekelinde ise haramdır. Çünkü Allah’ın gayrisi için ihlal edilmektedir.
Bugünkü şirk karşılıksız paradır. Para bugün her şey olmuştur. Bazı tekellerin sömürme aracından başka bir şey değildir. Karşılıklı parayı çıkarmak tevhittir.
Buradaki yani bu ayetteki “Mâ” mâ-i umumidir. Sonra hayvanın kesilmesi değil, onunla Allah’tan başkası takdis ediliyorsa o da haramdır. Bundan önce “Allah azabı şedit olandır” ifadesi geçmişti. Semavat ve arzın rabbinden bahsedilmişti. Burada ise topluluktan bahsedilmektedir. Topluluğun çıkarı yerine tekelin çıkarı esas alınıyorsa ligayrillahi ihlal edilendir. Bugünkü düzende sermayenin kârını yükseltme üzerine kurulmuştur ekonomi. Bunu işçinin emeğine ve üretime çevirdiğimiz zaman şirkten kurtuluruz.
Bir “Kur’an Üniversitesi” kurulmalıdır. “Kur’an Üniversitesi”nde bütün ilimler tedris edilmelidir. Üniversitenin gayesi Kur’an’ın müsbet ilimlerle anlaşılmasıdır. Ondan sonra da bunlara dayanarak fıkıh yapılmalıdır.
Bir canlının ilk sorunu beslenme sorunudur. İnsanların da ana sorunu beslenmedir. Sonra giyim kuşam ihtiyaçları gelir. Ondan sonra barınma ihtiyacı gelir. Dördüncü olarak ulaşım ihtiyacıdır. Beslenme nefes gibidir. Açlığa bir gün bile dayanamayız. O halde insan için en önemli sorun beslenme sorunudur. İnsan meyvecil olarak yaratılmış ama ona et de helal kılınmıştır. İnsanı yaratan Allah’tır. Ona neyin rızık kılındığını bilen de elbette Allah’tır. Allah diğer canlılara ihtiyaçlarını açık bir şekilde bildirdiği için yani genlerinde kodlu olduğu için sorunları yoktur. Oysa insan evrimleşecek şekilde yaratıldığı için her konuda ona yenilik yapma imkanını vermiştir. İnsanlar başlangıçta ağaç yaprakları ile örtünüyorlardı. Bugün ise gelişmiş ve önemli seviyede tekstil sanayii vardır. Yiyeceklerde imkanlar bu kadar çok değildir. Ne var ki milyarları bulan canlı çeşidi içinde neyin bizim besinimiz olduğunu bilmek epeyce zordur. Yeni bir canlıya rastladığımızda onun bize helal mı haram mı olduğunu bilmemiz önemini korumaktadır. Bir de onu elde etme ve yararlanma da ayrı bir konudur.
Kur’an’da şirk şiddetle reddedilir. Bâtıl inançlara karşı şiddetle reddedilir. Bilhassa besinler üzerinde bu hususta dikkatimiz çekilir. Buradan öğrendiğimiz yiyeceklerden kimileri liaynihi haramdır, kimisi ligayrihi haramdır. Haramlığın da iki tarafı vardır. Alkolü ele alalım. Yakıttır, ispirto olarak kullanılmaktadır. Bir de içki olarak kullanılır. İspirto olarak imal edilen ve piyasaya yakıt olarak sürülen alkol pis değil ve onun alınması, satılması haram değildir. Oysa içki olarak hazırlanan bir malın alınması ve satılması haramdır. İkisi de alkoldür. Pazarlama şekli ve ambalaj şekli ile haramlık helallik ortaya çıkar.
(Devamı var)