Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-22
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Maide’nin 3’üncü ayetinin bizi ilgilendiren bir bölümü ile devam ediyoruz…
“Ve en testeksimû bi’l-ezlami / Ve zarlarla istiksam etmeniz.” (Maide 3)
“Zelem” yontulmuş taş demektir. Taşı yontma fiili olur. Taştan yontulmuş kadehlere de ‘zelem’ denmektedir. Şansı belirlemek için oluşturulmuş taşlar zelemdir. Bugün bunu ‘zar’ olarak kullanırız. İnsanlar emeksiz birden zengin olmak isterler, okumadan âlim olmak isterler. İnsanlar kısmet çekerler. Türkçede ‘kısmetim bu imiş’ derler.
Kur’an zarlarla veya kura ile bölüşmeyi haram etmektedir.
Biz bu ayete dayanarak kurayı kabul etmeyiz, her sorunu kurasız çözeriz.
1) İnsanlar ortaklaşa inşaat yapıyorlar, sonra kura çekerek daireleri taksim ediyorlar. Biz ise bölüşme sistemini getiriyor ve geliştiriyoruz. Dairelerin inşası bittikten sonra hak sahiplerine denir ki; siz bütün dairelere kendinize göre değerler veriniz. Herkes kendine göre değerlendirir. Ondan sonra herkesin dairelere verdiği bedeller yüzdeye oranlanır. Maliyet ile çarpılarak verdiği bedeller bulunur. Sonra hangi daireye en çok kim verirse o daire ona verilir. Artan miktara bölünür. Bunun anlamı herkese kendisinin verdiği değerden daha ucuz daire verilmiş olmasıdır.
2) Bir de mirasta istiksam yapılmaktadır. Memleketimde geliştirilen bir yol vardır. Büyük kardeş böler, ondan sonra en küçükten başlayarak seçerler. Bölüştürene en son kalan kalır. Haksızlık olmasın diye isteyen kardeş kendisi böler, öbürleri seçerler.
3) İstiksamda biri de eşlerle ilgilidir. Sefere giden bir koca sefere sadece birini götürmek isterse kimi götürecektir. Burada kura hükmünü getirenler vardır. Biz bunu da kabul etmiyoruz. Sefere istediği eşini götürür. Sonra onunla beraber geçirdiği geceler kadarını diğer eşlere bölüştürür.
4) Nöbetler sıra ile yapılır. Sıranın nasıl yapılacağı hususunda da kurayı kabul etmiyoruz. Bunun için sıralama usulünü getiriyoruz. Birlikte iş yapanlar sıralama yaparlar, her biri kendine göre sıralama yapar. Tersleri alınır ve toplanır. Derecelere göre sıralanır. Bu sıraya göre görevler görülür. Önce örnek olsun diye birinci sırada olan yapar, sonra sıra ile devam ederler.
Bize göre birlikte araçlar veya evler alanlar da kura ile bölüşmemelidirler; önce alanlar kira kadar fazla öderler, en çok paya sahip olanlar önce alırlar.
“Zaliküm fıskun / Bu fısktır.” (Maide 3) Zarlarla bölüşmek fısktır. Günahlarında fısk olanların hükmü fasık olanların şahitliklerinin kabul edilmemesidir. Fasıklar kamu görevini yapmazlar. Yönetimde görev almak için fısk olan günahların işlenmemesi gerekir. Zarlarla istiksam fazla günah olmayabilir ama zarlarla karar alan kimse şeriata göre değil de tesadüflerle hareket ettiği için, içtihatla değil de gelişigüzel hareket ettiği için kamu görevi yapamaz. Bu sebeple böyle yapanların kamu görevleri yasaklanmış bulunmaktadır. Bu tür kelimeler hep bir kuralı belirtmek için yapılır. İstiksamın şehadete mâni olması için meslek hâline getirilmesi gerekir. Kumar oynayanların beyinlerinde zar atarak kaybetmek veya kazanmak olgusu yerleşir, artık ondan kendilerini kurtaramazlar. Kaybetseler bile devamlı kumar oynarlar. Kumara fakirler değil zenginler alışır ve müptelası olurlar. Onlar kazancın değil zarın esiri olurlar. Zarla hareket edenler artık düşünerek değil de oyunla hareket eder dururlar.
Başkasına sorup devamlı olarak onun dediği ile içtihat yapmadan hareket etmek de aynı hastalıktır. Kur’an bilemeyecekseniz sorun cevazını vermiştir. Dolayısıyla içtihadını yapacaksın ve ona göre hareket edeceksin. Buradaki haramlığın illeti insanın iradesini körleştirmesidir. Bugünkü bürokrasi bunun için İslâmî değildir. Görevli görevini kendi içtihadına göre görecektir. Amirine karşı değil de yargıya karşı sorumlu olacaktır. Kadrolu bürokratlarda kısmen durum böyledir. Oysa şimdi amirler işlerine son verebilsin diye sözleşmeli personel istihdam edilmektedir.
(Devamı var)