Afganistan’da “Adil Düzen Anayasası” olmalı…
Afganistan ah Afganistan…
Afganistan yazılıyor günlerdir…
Afganistan meselesi var onlarca yıldır…
Afganistan meselesinin bir de son durumu var…
Afganistan ile ilgili olarak her gün yaptığım okuma ve çalışmalarda en son Millî Gazete’mizde yayımlanan “Taliban sözcüsü duyurdu! Afganistan’da yeni anayasa hazırlanıyor” başlıklı haber dikkatimi çekti; haberi şu linkten okuyabilirsiniz…
https://www.milligazete.com.tr/haber/7643691/taliban-sozcusu-duyurdu-afganistanda-yeni-anayasa-hazirlaniyor
Taliban’ın sözcüsü Abdulkahhar Belhi, El Cezire’ye yaptığı konuşmada “Afganistan’da kuracakları sistem” ile ilgili açıklamalar yapmış…
Afganistan’da “anayasa, yeni anayasa, sistem, düzen, nizam” dendiğinde…
Necmettin Erbakan Hocamız ile kırk yıl boyunca yaptığımız “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzen İnsanlık Anayasası” akla gelmeli…
-Afganistan ile ilgili olarak bu yönde yapılması gerekenler yapılmalı…
-Afganistan demişken aynı şeyler kendi ülkemiz için de akla gelmeli…
-Akla gelmekle de kalmamalı ve hiç gecikmeden gerekenler yapılmalı…
-Adil Düzen Çalışanları olarak bizler hatırlatıyoruz, ilgililer ilgilenmeli…
Bu genel girizgâh sonrasında…
Bize göre önemli ve öncelikli olması gereken hatırlatmalarla devam edelim…
Adil Düzen çalışmalarında “dayanışma ortaklıkları” önemli bir yer tutar. Bu ortaklıklar “İlmi Dayanışma, Ahlaki Dayanışma, Mesleki Dayanışma ve Siyasi Dayanışma ortaklıkları” olarak tasnif ediliyor.
Bu sistemi idari teşkilatlanma ve yeniden yapılanma olarak ele almak gerekiyor.
Afganistan’da yeni sistem kurulurken her bucak, her il ve nihayet bir bütün olarak ülke yani Afganistan için bu tür ortaklıklar tesis edilmesi söz konusu olmalı.
Dayanışma ortaklıklarının bir diğer adı “akile” sistemidir.
Nitekim Hz. Peygamber de Medine Sözleşmesi’nde yani anayasasında kabileleri ve diğer toplumları akileler şeklinde örgütlemişti...
Daha sonra İslam Medeniyeti içerisinde ve özellikle de Selçuklular ile Osmanlılar dönemlerinde bu örgütlenme biçimi “İlmi, Ahlaki, Mesleki ve Siyasi Dayanışma ortaklıkları” olarak gelişti, günümüzde de örnek alınası uygulamalar yapıldı...
Bu teşkilatlanma biçimi günümüzün yönetim problemlerine de çare olacaktır.
Yarım yüzyıllık Adil Düzen çalışmalarımızın başta gelen sonuçlarından birine göre…
Ülkelerin ve bütün insanlığın öncelikle çözmesi gereken sorunlar yönetim ve hukuk alanındaki sorunlardır ve ekonomi ile teknolojideki sorunlar başta olmak üzere diğer sorunları yönetim ve hukuk alanındaki sorunların önüne geçirmek doğru değildir.
Dayanışma ortaklıklarının bir işlevi de sigorta olarak temayüz eder.
Buna göre;
-İhmalden doğan zararları ahlaki,
-Bilgisizlikten doğan zararları ilmi,
-Beceriksizlikten doğan zararları mesleki ve
-Kasten iras edilen zararları siyasi dayanışma ortaklıkları tazmin eder.
Selçuklu ve Osmanlı uygulamalarında bu ihtiyaçlar;
-İlmi dayanışma ortaklığı alanında medreselerle,
-Ahlaki dayanışma ortaklığı alanında tekkelerle ve
-Mesleki dayanışma ortaklığı loncalar ile karşılanmıştır.
Geçmişte bin yıl boyunca ve o günün şartlarında bunlar yapılmış ve yüzlerce yıl başarılı olunmuşsa; günümüzde de çağımızın “sosyal tufan” seviyesindeki “ilmi, ahlaki, iktisadi, idari sorunları” çözüme kavuşturulabilir… Ve’s-SELAM…