LİBYA’da; ASKON üyeleri ile birlikte…
TRABLUS/LİBYA’dan yazıyorum bu satırları; Tunus ile Mısır arasındaki Libya’dan ve siz son zamanlarda Libya denen bu ülkede ve diğer ülkelerde olanları biliyorsunuz…
ASKON üyesi işadamları ile buradayız; fuar var, özel ve genel görüşmeler var…
Bir zamanlar SUDAN bölünmeden önce bu önemli Afrika ülkesine de gitmiştim ve daha o zaman olması muhtemel gelişmeleri Millî Gazete’nin bu köşesinde yazmıştım; sonra olanlar oldu, Sudan’ı parçalayıp böldüler; neden bölüneceğini o zamanlar yazmıştım...
Şimdi de Libya, Tunus ve Cezayir’in hemen altındaki MALİ ve civarındaki Afrika ülkelerinde bir şeyler oluyor; biz Müslümanlar ise maalesef izlemekten başka bir şey yapamıyoruz ama birkaç ASKON üyesi (30 kişi) önemli ve imrenilesi bir gayretin içinde…
***
“ZALİM DÜNYA DÜZENİ”nin zulmü dünyanın her tarafında ama özellikle adını andığım bu ülkelerde vahşice devam ediyor; Müslümanlar uyanıp gereğini yapıncaya yani “ADİL DÜNYA DÜZENİ”ni kuruncaya kadar devam edecek gibi görünüyor…
Sahi, bu ülkelerde her türlü zulümler, tecavüzler, katliamlar yapılıyorken; Türkiye başta olmak üzere, İslâm ülkeleri ve bu ülkelerin uluslararası kuruluşları ne yapıyorlar?!.
Kanaatimce, bu musibet ve benzeri musibetler, bunlardan ders çıkarıp nasihat almamız ve gereği olan “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜZEN MEDENİYETİ” kurmamız içindir ama bu musibetleri gerçekten nasihat olarak anlayanlara…
KOSOVA ve Arnavutluk’taydım önceki ay ve hâlen sürmekte olan zulümler ve zalim düzen sebebiyle, Kosova’daki memleketimden hemen kırk kilometre ötede olan Bosna/SANCAK’taki memleketime gidemedim; Bekir dedem ile İlyas, Yusuf, Abdullah, Ahmet dayılarımın mezarlarını ve onların çocukları ile torunlarını ziyaret edemedim!.. Sırplar Sancak tarafına geçmeme izin vermediler!.. Doğduğum şehir Mitrovitsa ikiye bölünmüş, nehrin öbür tarafında Sırplar, o tarafa geçemedim; köprünün başında BM askerleri!..
BALKANLAR’da yani Müslümanların yaşadığı AVRUPA ÜLKELERİNDE de zulüm daha başka ve yeni ama farklı boyutları ile aynen devam ediyor; sadece sözünü ettiğim LİBYA, MISIR, MALİ VE SUDAN GİBİ DİĞER AFRİKA ÜLKELERİNDE değil...
***
LİBYA’da ise Allah’ın bahşettiği her türlü zenginliğe rağmen tam bir perişanlık ve daha da önemlisi “düzensizlik” hükümran… Her şeyden önce yüz milyonluk insanı besleyebilecek varlıkları olan ülkede nüfus yok, koca ülke 5-6 milyon nüfus ile ne yapabilir ki, olması gereken ölçüde ve ölçeklerde nasıl devlet olabilir ki?.. Oysa yüzyıl öncesinde yani Osmanlı Devleti zamanında yüzyıllarca birlikte yaşamış ve kader birliği yapmışız… Buradaki insanlarla bunu konuşmak, geçmişi yâd etmek ve hâli yaşarken geleceği düşünüp, düşleyip, planlayıp yeniden yapılanma gayreti içinde olmak belki de her şeyden daha önemli…
LİBYA, Osmanlı Devleti sonrasında ancak 1951 yılında bağımsızlık elde edebilmiş… Albay Muammer Kaddafi 1969 yılında yaptığı darbe ile yönetime el koymuş ve 2011 yılında katledilinceye kadar ülkesini diktatörce yönetmiş… Sonra olanlar olmuş -hem de bütün dünyanın gözleri önünde- ama en akıllı Libyalılar bile son zamanlarda neler olduğunu bilemiyorlar!.. Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO uçakları başkentteki önemli yerleri uçak bombardımanları ile yıkmış; bu konuda “yorum” yapmak içimden gelmiyor… Libya’da ortalık yine gergin, 15 Şubat’ta yeni karışıklıklar bekleniyor, bu köşede hep hatırlattığım o “malum birileri” bu ülkedeki fitne ve fesadı ayakta tutma ve sürdürme çabası içindeler…
LİBY’da da tam bir “SOSYAL TUFAN” var; hani her vesileyle hatırlattığım üzere hayatın İLMÎ, DİNÎ, İKTİSADÎ, SİYASÎ her alanında ülkemiz TÜRKİYE ve bütün dünyada olduğu gibi... Türkiye başta olmak üzere, bütün dünya ve -özellikle bu yazımda yaşadıkları ve yaşamakta oldukları sorunlarıyla birlikte bir kısmının adını andığım- İslâm ülkeleri bu tufanın içinde… Çare ve çözüm belli, “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜZEN MEDENİYETİ”; onu da hiç kimse hazır olarak bize sunmayacak, biz çalışıp kuracağız…