İst. BB ana binasında 2 gün “yaşadıklarım” ve…
Son günlerde “yazdıklarım” ve “yaşadıklarım” bence öylesine önemli ki, onların etkisindeyim; bundan önce yazdıklarımı okudunuz, “yaşadıklarımdan” söz edeyim…
İki gündür peş peşe, yani Pazartesi ve Salı günleri, bir iş vesilesiyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ana binasına uğradım, görüşmeler yaptım...
İki gün arasındaki “hava” öylesine farklı ki, nasıl anlatsam; hani ‘anlatmak/ yazmak mümkün değil, yaşamak gerek’ derler ya, tam da öylesi bir durum...
Evet, Pazartesi günü İstanbul BB ana binasında “yaşadıklarım” başka…
Aynı günün akşamında YSK, İstanbul ile ilgili kararını verdikten sonra…
Ertesi gün yani Salı günü İstanbul BB ana binasında “yaşadıklarım” yani “siyasi ve sosyal hava” öylesine “bambaşka” ki; “anlatılır” ya da “yazılır” gibi değil, “yaşamak” gerek…
Bugün Çarşamba, sahura kalktık, günlük okumalarıma başladım ve onların da etkisiyle bu satırları yazıyorum… Önce Millî Gazete’min sitesini açtım ve şu başlıkları yan yana gördüm: (AK Parti, Erdoğan, Gül, Davutoğlu merkezli haberleri ve yorumları geçiyorum.) Diğerleri şöyle: “Ekrem İmamoğlu, YSK’ya meydan okudu”… “Vali Ali Yerlikaya, İstanbul BB binasına giriş yaptı”… “MHP, İstanbul seçimi için çalışmalara başladı”…
Evet… Gelişmeler böyle, detaylar var, biz önceki kaldığımız yerden devam edelim…
Bu yazımız, bundan önceki “Ramazan, YSK, İstanbul, B. Arınç, D. Bahçeli ve” başlıklı yazımızın devamı mahiyetindedir.
Başka bir yönüyle de “Muhafazakâr demokratlara Kosova’dan bakış” başlıklı yazılarımızın (dört yazı) devamı olarak da okunup değerlendirilebilir.
Kosovalı Adelina Sfishta’nın “Son Muhafazakâr” başlıklı, geçen ay 31 Mart Yerel Seçimleri sonrasında yazdığı uzun yazıyı değerlendirmiştik. Adelina Hanım devamında iki önemli yazı daha yazdı; başlıkları şöyle: “Bahçeli “Ne yapar?”” (30 Nisan) ve “Erdoğan’ın en zor kararı…” (6 Mayıs). Bugün de (8 Mayıs) “Ve, Erdoğan kararını verdi…” yazısı…
“Bahçeli gerçekte kim?” sorusunun cevabı ve devamında kalmıştık; okumaya devam:
“Bahçeli’yi daha iyi anlayabilmek için, Bahçeli’nin önemli kararlarına kronolojik olarak, bakmaya çalışalım:
· 1999 Ecevit’le koalisyon, solla birliktelik (Erbakan’ın yolunun kesilmesi sonrası)…
· 2002 Bahçeli’nin “ani” erken seçim kararı (AK Parti ve Erdoğan’ın iktidara taşınması)…
· 2007 Bahçeli’nin Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü açması (AK Parti’nin güçlenmesi)…
· Temmuz 2007 askeri yönetime operasyonların başlaması ve Erdoğan’ın ordu üst yönetimini değiştirmesi…
· 2008 AK Parti’nin, PKK ve HDP ile çözüm sürecine ilişkin arka kapı görüşmelerini başlatması (Erdoğan ve ekibinin Türkiye’nin en önemli meselesi olan terör ve Kürt meselesine, görüşmeler yolu ile, çözüm bulma arayışlarının başlaması)…
Erdoğan’ın 2008’de başlayan bu stratejik adımı, Bahçeli ile AK Parti’nin yollarının keskin çizgilerle ayrıldığı dönem gibi gözüküyor. Sonraki olaylara da bakalım.
· Mart 2009 yerel seçimlerinde AK Parti’de 10 puanlık düşüş ve Erdoğan’ın bunu “açılıma ve Kürtlerin kendisini desteklememesine” bağlaması. Aralık 2009 Kürt siyasi hareketinin partisi DTP’nin kapatılması, MHP’nin ise yükselişi…
· 2010-2011-2012 yılları “çözüm sürecini” hükümetin sürdürme gayretleri, PKK saldırılarında anormal artışlar, askerin operasyonlarında artış, karmaşa ve kargaşa yılları. Kimin kiminle, kimin adına ve ne için “çatıştığı-mücadele ettiği belirsiz-sürekli çatışma” yılları…
· 2011 Suriye iç savaşının çıkması ve Erdoğan’ın Esat’ın devrilmesi talebi ile savaşın “taraflarından biri” durumuna gelmesi…”
(Evet; bu ilginç değerlendirmelere kaldığımız yerden devam edebiliriz...)