Hayatımızdan kopmayan ve kopmayacak bir parçadır hazırlık. Sabahleyin evden çıkmadan, işimiz için, okulumuz için, büromuz için yaptığımız hazırlık... Bir şehre, köye, ilçeye gitmeden evvel yaptığımız hazırlık... Düğüne hazırlık, nikaha hazırlık... Tatile, pikniğe, kamplara hazırlık... Bitmeyecek kadar zengin ve çeşitli olan bir konudur hazırlık.
Bunların yanında başka hazırlıklar da vardır. Namaza hazırlık, abdeste hazırlık gibi... Ramazan ayına hazırlık, oruca, iftara ve sahura hazırlık gibi. Ve nihayet bir ömrü kuşatan ölüme hazırlık...
Tüm bu hazırlıklarımızı bereketlendirecek, şereflendirecek ve hayatımızı kuşatacak bir başka hazırlık vardır ki o da Allah katından gelen kitaba; Kur’an-ı Kerim’e hazırlık yapmak. Ama nasıl? Kur’an’ı öğrenerek veya mukabele (karşılıklı okuma ve dinleme) ile yahut Kur’an’ı baştan sona kadar okumaya hazırlık. Veya okuduklarımızın ne manaya geldiğini öğrenerek hazırlık yapmak.
Tüm hazırlıkları yorulmadan, yılmadan yapmamıza vesile olacak Ramazan ayı büyük ve önemli bir sebep olsa gerek.
Bu hazırlığın ilk adımı nasıl olmalıdır?
Bunun cevabını Hz. Mevlana verir ve der ki: “Ey insan! Sen güzellik Yusuf’usun, bu âlem de kuyu. Seni bu kuyudan çıkaracak yegane ip ise Kur’an-ı Kerim’dir. Ey vaktin Yusuf’u olan Müslüman! İçinde bulunduğun kuyudan seni çekip çıkaracak Kur’an, sana ip olarak uzatıldı. Kaldır elini, ipe sarıl ki kuyudan çıkasın.”
Böyle bir imkana ve nimete sahip olmak istiyorsak, yapacağımız iş bellidir. Önce inanan bir insan olarak Kur’an’la kendimizi test etmeliyiz. Kur’an’ın neresindeyiz? Kur’an, hayatımızın, evimizin, ticaretimizin neresindedir?
Hadis-i şerif ne güzel dile getirir: “Allah’ın kitabı, Allah’ın gökten yere uzatılmış ipidir.” Ve bir başka hadiste ise: “Muhakkak ki bu Kur’an’ın bir tarafı Allah’ın kudret elinde, diğer tarafı da sizin elinizdedir. Ona sımsıkı sarılın. Böyle yaparsanız, ondan sonra hiçbir zaman helak olmaz ve sapıklığa düşmezsiniz.”
Her iki hadis-i şerifi Taberani isimli hadis aliminin Mucem es Sağir isimli eserinde bulabiliriz.
Şimdi şu sunacağım mesajı lütfen gönül kulağınızı açarak okuyunuz.
Rabbimiz, ilk gönderdiği sûrede yani Alak Sûresi’nde “oku”, ikinci sûrede yani Kalem Sûresi’nde “yaz” emrini alarak, bilgi ve düşünce hazırlığını yapmış insana, inme sırasında üçüncü olan Müzzemmil Sûresi’nde insana, “örtülerden sıyrılarak kalk” emrini vermiştir. Nihayet nüzul sıralamasında dördüncü sûre olan Müddessir Sûresi’nde de aynı emri yani “kalk” emrini vermiştir. Ancak, Müzzemmil Sûresi’ndeki “kalk” emri, bilgi ve düşünceyle donatılmış, ruhun yani insanın, bireysel kıvamına-kalkınmasına yönelik emir iken, Müddessir Sûresi’nde ise bireyin, kendisi dışındaki dünyaya, insanlığa taşınması emredilmiştir. Yani, insanın iç dünyasında gerekli değişimi, inkılabı ve değişikliği yapmadan, dış dünyadaki boyutlarda harekete geçmesi, insanı zafere-başarıya götüremez. Bundan dolayı, Ramazan ayındaki sahur kalkışlarımız, seherlerimizle buluşmakta, seherlerimiz ise, gece kalkan her Müslüman insanın elinde Kur’an’ın olacağını ve ayetleri tane tane okuyacağını görmek ve bilmek ister.
İşte Kur’an-ı Kerim’e yapacağımız hazırlığı bu iman ve bu anlayışla gerçekleştirmeliyiz. Basma kalıp bir anlayıştan kurtulursak, hayatımızda her şeyin müspete doğru değişeceğine, gelişeceğine olan imanımızı bir daha tazelemeliyiz. Kavuşmamıza kısa bir zaman kalmış olan Ramazan ayımız, bizleri dolu, ümitli, heyecanlı, kararlı ve azimli olarak görmeli ve bulmalıdır. Cümlenize selam ve sevgiler...
Yorum:
Evet, Ramazan Allahın rahmet mağfiretinin bol olduğu, çok kârlı bir uhrevî kazanç mevsimidir. Hadis-i şeriflerde bu ayda kişi Rabbi ile bağını kuvvetlendirmesi, takvayı elde etmesi açısından mümin için büyük bir fırsat olarak bildirilmektedir. Bu ayda yapılan ibadetler, salih ameller, ihlas ve samimiyetine göre büyük mükafatlar ile ödüllendirilecektir.
“Kim inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Ramazanın gecelerini ihya ederse, onun geçmiş günahları bağışlanır” (Nesai, İman, bab,22, V, 117)
“Ramazan ayı girdiği zaman cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur” (Buhari, Savm, 5)
Beyin tefekkürün, kalp ise, niyetlerin oluştuğu merkezdir. İnsan hayra veya şerre, takvaya veya eşkıyalığa, melekî veya şeytanî teşebbüslere kalpte niyet eder. O halde kalp Allahın rahmetine cevap verecek yumuşaklıkta olmalıdır ki kişi hayrı talep ederek salih amellere yönelsin.
Medine-i Münevvere’de Allah’ın ayetleri gün gün inerken, dini müdafaa edip cihad yolunda yürüyecek bir tek insana bile ihtiyaç hissedilen bir zamanda, önce oruç farz kılındı. Ardından da cihad emredildi.
İyi müminler oruç eğitimi görmüş müminler oldular.
Bu ay neden değerlidir diyecek olursak, Kur’an’ın indirildiği ay olmasındandır. “Ramazan ayı , insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olan Kur’an’ın indirildiği aydır.” [2:185] O halde dünya ve ahiret mutluluğumuzun kaynağı olan kur’an’ı bu ay daha detaylı bir şekilde incelemeliyiz. Saadet asrında sahabe her inen ayetleri evine getirerek bu ayetlerle ilgili evimde ters bir durum var mı diye kontrol ediyordu. Bu gün bizler evimizde – toplumumuzda kuran ayetlerine ne kadar itaat ve uygunluk içinde olduğumuzu sorgulamamız gerekiyor.
Elbette Allah’a karşı kulluk görevi olarak anlayacağımız ibadetin zamanı, bir mevsimle sınırlı değildir. İnsan ömrünün bütünüdür. Çünkü Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurmuştur: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet/kulluk et.” [15:99]
Bir başka açıdan ramazan ayına hazırlığımıza bakacak olursak bizi takvaya götürmesi gereken bu günleri maalesef bir yığın bidatler ile dolduruyoruz. Neler mi ? bazıları…
Ramazan, İftar ayı değildir Sahur ayıdır, oruç ayıdır. İsraf ayı değildir, Zühd ve bereket ayıdır. Gerginlik ayı değildir Tahammül ayıdır. Seyahat ayı değildir İtikâf nerede gezi nerede? Ramazanda tavsiye edilen itikâftır. İtikâf da camiye kapanmaktır. Camiye kapanmakla camileri gezmek aynı değildir. Ramazanda tavsiye edilen tek gezi umredir. Reklâmsız, riyasız güzel bir umre büyük bir ibadettir. Sonu başından değerlidir; sevap deryası sonundadır! Namazı, gevşek bir namaz değildir
Teravih gece kıyamıdır. Kadir gecesi şans oyunu değildir, O bir istiğfar gecesidir, dönüşüm gecesidir. Ne kadar Kur’an o kadar ramazan! Eğlence ayı değildir, Gözyaşı ayıdır…
Git gide yaygınlaşan ‘dini ramazana, takvayı kadir gecesine sıkıştırma’ anlayışına karşı, ‘hayatı ramazanlaştırma’ teklifi…