06.08.2009
Kur'ân Yahudileri ve Nasranîleri, bir kısım rühbanlarını erbab (haline) getirip putlaştırdıkları için kınıyor.
Gerçek rabbanî alimleri, gerçek velileri, dereceleri ve rütbeleri yüksek salih kişileri sevmekte, onlara hürmet etmekte (onları putlaştırmamak şartıyla) büyük yararlar vardır. Çünkü onları sevenler, onların emirlerini ve öğütlerini tutar. Bu ise ebedî kurtuluşa ve saadete vesile olur.
Bir kısım cahiller, kendi din baronlarını çok yükseltiyor, uçuruyor, adeta putlaştırıyormuş... Maalesef zamanımızda böyle kötü şeyler olduğunu duyuyoruz.
Aklı başında hiçbir gerçek alim, velî, salih zat şahsının putlaştırılmasına razı olmaz. Bunu önlemek için elinden geleni yapar.
Yine hiçbir aklı başında bir Müslüman hocasını, şeyhini, din imamını (önderini) mürşidini rableştirmez.
Din büyüklerine alabildiğine sevgi, alabildiğine hürmet... Lakin onları asla putlaştırmamak.
Peygamberler dışında hiç kimse mâsum (ismet sıfatıyla muttasıf) ve hatâsız değildir.
İnsanî planda büyüklüğün temel şartlarından biri tevazudur.
En yüksek rütbe hiçliktir.
İnsan hiç olabilirse, ölmeden önce ölmüş bahtiyarlar zümresine katılabilir.
İnsanlar maça gidiyor, pikniğe gidiyor, gezmeye gidiyor, nargile içmeye gidiyor, iş seyahati yapıyor...
Bazı Müslümanlar da, geçmiş büyüklerin kabirlerini ziyarete gidiyor. Bir sahabenin, bir alimin, bir velinin, bir şehidin kabrine...
Oraya gidince selam veriyor. Bunun kaynağı nedir, meşruiyeti nereden geliyor? Siyer ve hadîs kitaplarımızda yazılıdır, Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz Medine-i Münevvere'deki Baki' kabristanına gider ve ölüleri selamlarmış. Bütün büyük ilmihal ve fıkıh kitaplarımızda Peygamberimizin ölüleri selamladığı ve ardından dua ettiği yazılıdır.
Eyüb Sultan semtine gittik ve Peygamberimizin bayraktarı ve mihmandarı Eba Eyyub el-Ensarî radiyallahu anh efendimizi ziyaret ettik. Peygamberimizin Baki' kabristanında yaptığı gibi selam verdik, selamdan sonraki duayı okuduk. Ayrıca üç ihlas ve bir Fatiha okuyup, bundan hasıl olan sevabı önce Hâce-i Kainat Resulullah Efendimiz'e, diğer bütün Peygamberan-ı izama, Hz. Adem Safiyullah'tan bu yana dünyaya gelmiş ve dünyadan göçmüş mü'minlerin ruhlarına, bu arada yakınlarımızdan ahirete göçmüş onlara bağışladık... Bu anlattığım şeyde ne gibi bir kötülük var ki, Vehhabîler ve Vehhabî sempatizanları avaz avaz "Şirktir, küfürdür, azim günahtır, sakın ha sakın ha!.." diye bağırıyorlar?
Bazı cahil karılar türbelere gidip uygunsuz işler ediyor diye kabir ziyareti yasak mı edilsin?
Elimde beni zorlayan çok ağır bir bavul olsa. Oradan geçen bir tanıdığıma "Aman şu ağır yükü götürmekte bana yardım et..." desem, müşrik mi olurum?
Tevessül ve istigasa şirk değildir.
Ehl-i Sünnet ile Vehhabîler arasında ne kadar ihtilaflı mesele, uzlaşmazlık, tartışma konusu varsa, bunların hepsinde Ehl-i Sünnet haklıdır.
Elbette kabir ziyaretinin edepleri ve rükünleri vardır. Bunlar Ehl-i Sünnet kitaplarında yazılıdır.
Vehhabîlere kalırsa, o müşrik, bu kafir, dünyada pek az Müslüman kalır.
Din kardeşlerime acizane ve naçizane tavsiyem şudur: Malâyâni ile uğraşacağınıza, günah mekanlarına gideceğinize, sık sık piknik yapacağınıza din büyüklerinin mezarlarına ve kabristanlara gidiniz. Mesela Eyyub Sultan'a. Oradaki camide namaz kılınız. Bir kenara çekilip Yâsîn okuyunuz, sevabını bağışlayınız. Büyük mânevî bereketlere ve feyizlere nail olursunuz.
Mazanne-i kiramdan merhum Şeyh Muhammed Zahid hazretleri önemli işlerden, mesela hacca gitmeden önce Eba Eyyub el-Ensarî radiyallahu anh efendimizi ziyaret ederlerdi.
Vehhabîlere uyan çok zarar ve ziyan eder.
Allahü Teâlâ'nın iradesi ve yaratması olmadan tek hücreli bir amib bile kıpırdanamaz.
Şirk arayanlar, krallarına Celaletü'l-Melik el-Muazzam diyenlere baksınlar.
Din büyüklerini, rabbanî alimleri, evliyaullahı, şühedayı, sülahayı sevmek, selamlamak, onları vesile kılmak niçin şirk olsun?
Tevessül ve istigasenin meşruiyetine dair Ehl-i Sünnet ulemasının sayısız kitabı var. Bunlardan bir tanesinin ismini vereyim: Yusuf İsmail en-Nebhanî hazretlerinin Şevahîdü'l-Hak kitabının tercümesi. Vehhabîleri dilsiz bırakan güçlü bir ilmî eser... Tereddüdü olanlar alıp okusunlar, aydınlansınlar. (Bedir Yayınevine telefon edin, sizin için tedarik etsinler. 0212/519 36 18)
Yorum:
Bundan sonra Mehmet Şevket Eygi’nin yazılarını takip edeceğim.
“Elimde beni zorlayan çok ağır bir bavul olsa. Oradan geçen bir tanıdığıma "Aman şu ağır yükü götürmekte bana yardım et..." desem, müşrik mi olurum?”
Evet, bence olur. Bence Allah’a şirk koşmuş oluyor. … zâtı Allah’la eş değer görmüş oluyor. Günahlarımı affet, şu kişinin yüzü gözü hürmetine diyerek günahlarını Allah’tan af dileyeceğine… şu zat aracılığı ile affetmesini istiyor. Sanki Allah bizi duymuyor da… zat tarafından duyuruyor. Sanki o zat cennetlik mi? Kimin cennetlik –cehennemlik olduğunu Allah’tan başkası bilemez. Henüz kıyamet kopmamıştır ve hesap günü gelmemiştir. Kimin ne olduğu belli değil. Üstelik yazar burada ağır yükü günahlara benzetmiş oluyor. Kabirlerin ziyareti yapılınca günahlarımızın bağışlanacağına dair bir yorum yapıyor ve müşrik olunmayacağını belirtiyor. Ama Kuran’da bunun tam tersini söylemektedir.
وَإِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لاَ يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى
Eğer yükü ağır olan yükünün taşınmasını isterse, yakını bile olsa ondan hiçbir şey taşıyamaz. (Fatır-18)
“Tevessül ve istigasa şirk değildir.” diyor.
Bunların anlamlarına bakıldığında (Tevessül : Vesile etmek, aracı yapmak. İstigasa :Yardım istemek.) aracı yaparak yardım istemiş oluyoruz. Bunlara ne gerek var. Sanki Allah Bizim direk dua ettiklerimizi duymuyor mu aracıya ne gerek var diyorum.
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.(Kaf-16)
Bana göre piknik yapmak yerine din büyüklerinin mezarına gitmeyi öneren M. Şevket Eygi Kuran okumayı ve anlamı üzerin de düşünmeyi ve hayatın içine almayı önerse daha iyi olmaz mıydı? Ölülerin arkasından Yasin okumayı öneren Sayın Eygi herhalde Yasin’deki Şu ayeti görmedi.
إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُبِينٌ لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَيًّا
Bu, yalnızca diri olanları uyarması için olan bir zikir ve açıklayıcı bir Kuran’dır.(Yasin 69-70)
Ayrıca yine çok okunan bir yazar olarak insanlara tavsiyesi sadece kabir ziyareti ve Yasin okumak olmasına çok üzüldüm. Aslında insanın asli görevlerinin yerine bazı bid’atları ikame ederek onların yapması gerekenlerden uzaklaşmalarına sebep olmuyor mu?
Bence kabirleri ziyaret sadece kabirdekinin affolunması için Allah’a dua etmek amacıyla yapılmalıdır.