Her kafadan bir ses çıktığı, halka ve değerlerine ters medya da özellikle 'aykırı' çıkacağını düşündüğü seslere mikrofon tuttuğu için 'Kürt sorunu' konusunda çözümden kuşku duyanlar var; az da olsa var... Oysa bu 'sanı' gerçekle birebir örtüşmüyor. Toplumumuzu bu kadar heyecanlandıran ve olumlu sonuçlanması yönünde umutların yoğunlaştığı bir başka proje hatırlamıyorum. Sağdan sola hemen her kesimden insanlar, yediden yetmişe, “Kürt sorunu bu defa çözülmeli” temennisindeler.
Siyasilerin bir bölümünün bunu henüz anlamamış olması, onların kusurudur.
Türkiye son zamanlarda ciddi bir dönüşüm geçiriyor ve bu dönüşümün etkileri her alanda hissediliyor. Dünün içine kapalı, etrafıyla sorunlu, ekonomisi kendi kendine yetme anlayışı üzerine kurulu, insan haklarına kulağı tıkalı ülkesi olmaktan hızla uzaklaşıyor, günün şartlarına uyumlu, çağdaş değerlere sahip çıkan dev bir ekonomi olmaya doğru evriliyor.
Dünyada saygı gören, bölgesinde güçlü bir ülke olma yolunda Türkiye... Her ülkeyle komplekssiz ilişkiler kuruyor ve tavrını sürekli barıştan yana koyuyor. Dünya sistemi açısından olduğu kadar, etrafımızda çokça bulunan sistemle sorunlu ülkeler açısından da önemli bir müttefik Türkiye bugün...
Ülkenin yıllar ve yıllar boyu 'etnik terör' belâsına muhatap olması bugün ortaya çıkan 'Türkiye gerçeği' engellensin diyeydi; bugün kazandığı yeni değerle, Türkiye, dün terörü kullanarak önünü kesmeye çalışanları da yanına çekmesini bildi. Önü daha da açık bir Türkiye'nin dünyaya yapacağı katkıların farkında olanların da teşviki var şu yakınlarda başlayan süreçte...
ABD'nin yeni başkanı Barack Obama'nın ilk ziyaret ettiği ülkeydi Türkiye; Rusya'nın güçlü adamı Vladimir Putin'in 20 belge imzalamak üzere Ankara'ya gelmesi de tesadüfi değildir. İslâm Dünyası nicedir Türkiye'ye imrenerek bakıyor. Böyle bir ülkenin 'vatandaşı' olan Kürtler'in, hemen güneyimizdeki soydaşlarının “Keşke biz de bir parçası olsaydık” diye iç geçirdikleri Türkiye'yi zora düşürmek istemeleri mantıklı mı sizce?
Terör 'eski Türkiye' diyebileceğimiz bir dönemin anlayışının ürünüydü; 'yeni Türkiye' ülke dışına barış, ülke içine de refah getirmenin derdinde...
Herhalde bir tek ben yapmıyorum bu tahlili; en zor durumdaki insanlarımız bile içinde yaşadığı ülkenin bugününün dünden daha parlak olduğunu, yarınının ise bugünden daha parlak olacağını görebiliyor. Dünün özellikleri yüzünden ülkeye darılmış, ayrılıkçılık sevdasına düşmüş, vurup kırarak sonuç alacağını düşünmüş olanlar da kendi durumlarını yeniden gözden geçiriyorlardır.
Teröre bulaşmışın konumunu gözden geçirdiği bir ülkede siyaset yapanların olup biteni yanlış değerlendirmesi veya bu yanlışlığı ilânihaye sürdürmesi mümkün olamaz. Sorunun çözümünün bu defa kaçınılmaz olduğu konusunda hâlâ tereddüt edenler geçmişte yaşanan hayal kırıklıklarının etkisindeler; günümüzün 'Türkiye gerçeği'nin eskisinden çok farklı olduğunu unutuyorlar.
Medyadan umuttan çok kuşku seslerinin duyulması, köşe başlarını tutmuş tiplerin geçmişte savundukları 'çözüm yanlısı' görüşlerin tersine görüşleri savunması bir garabet elbette; ancak anlaşılması hiç de zor olmayan bir garabet...
Sürecin başarısının garantisi biraz da o tiplerin ters tavrıdır: Halka ters düşenler şimdi de halkın benimsediği bir sürece karşı çıkıyorlar...
Fehmi Koru
9 Ağustos 09/Yeni Şafak