Öteden beri Ergenekon ile PKK arasındaki işbirliğinden söz edilir. Dün, Hürriyet'te de yer aldı. Öcalan, İmralı'da yazdığı 125 sayfalık dilekçede önemli bir malûmat veriyor: "Şam'da ziyaretime gelenler, 'Tansu Çiller'i biz öldürelim, sen üstlen' teklifinde bulundular. Ben reddettim."
PKK-derin devlet ilişkisini gösteren başka bulgular da var. Meselâ, Çiller döneminde, MİT Kontrterör Dairesi Başkanı olan Mehmet Eymür'ün anlattıkları: Öcalan Şam'dayken, asker ve polisin katılımıyla bir operasyon timi kuruluyor. O dönemde Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik Bir, özel olarak kurulan birlikteki elemanları, "Eğitim zamanı geldi" diye geri çekiyor. Üstelik, Genelkurmay Başkanı kanalıyla Gölcük'ten aldıkları patlayıcı maddeler hakkında Cumhuriyet gazetesinde "MİT bir ton patlayıcıyı ne yapacak? Bu patlayıcılar MİT'e niye verildi?" diye bir haber çıkıyor.
Ergenekon iddianamesinde, Öcalan'ın ifadesine dayanarak, bir başka bilgi de veriliyor: Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Ağa isimli bir şahısla Öcalan'a haber gönderiyor; 6 Mayıs 1996'da kendisine suikast yapılacağını, Yalçın Küçük'ten duyduklarını söylüyor. Küçük de ifadesinde, bu bilgiyi doğruluyor. Yalçın Küçük'ten naklen: "1994 seçimleri öncesinde Tansu Çiller, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'a kabul ettirerek, Mehmet Eymür grubuna Öcalan'ı yakalayıp getirme talimatı verdi. Öcalan yakalandığında, siyasi propaganda amacı için kullanılacaktı. Arkadaşım, operasyonun başarısız olması halinde Türkiye için çok vahim sonuçlar doğuracağını anlatarak, devlet görevlilerinin bizzat bu operasyonun önlenmesini istediklerini söyledi. Konuyu Fransa'da bulunduğum sırada, Strazburg caddesinde, ortalık yerde, duyulması ve Kürtler arasında da aktarılması için anlattım."
Mehmet Eymür'e göre, bu bilgi, Yalçın Küçük'e Anap'ın bir üst düzey yetkilisi tarafından sızdırılmıştı. Belli ki, siyasi rekabette, Çiller'in "Apo'nun yakalanmasından dolayı prim kazanması" istenmiyordu.
Kenarda köşede kalmış çok sayıda gizli bilgi ortaya çıkıyor. Boşuna "aydınlanma çağından" söz etmiyorum. İnanınız, Ergenekonsuz, Andıçsız, psikolojik harekâtsız, darbesiz bir Türkiye, çok daha aydınlık olacak.
Yorum:
Nazlı hanım çok güzel yazmış ve açıklamışsınız ama şu bir gerçek bu toplum eski toplum değil, bu günlerde eski günler değil. Bu millet Tansu Çiller - Mesut Yılmaz çekişmesinin çok yaşadı, hoş şu anda tayip Baykal çekişmesini yaşıyoruz ama. Neyse malum Apo denen şahıs şu an devlet yönetiminde bulunmuş siyasi ve bürokrasi kademesinde olanlarda aynı üniversitelerde eğitim görmüş her nedense o zamanlarda ne Kürt sorunu, ne PKK sorunu olmayan bu kişi yıllar sonra ortaya Kürt halkının özgürlüğü gibi bir söylemle dağlara çıkıyor, silah temin ediyor eleman temin ediyor. Şöyle düşünürsek silahsız, ya da silahlı halkın desteğini devletin desteğini ve bu ülkenin önemli yerlerinde olanların desteğini alamayan örgütler ve kuruluşlar zamanla yok olup gidiyor. Böyle bir durum ortadayken Apo denen o insan eğer bu ülkede bu ülkeyi sevdiğini söyleyen, vatansever olduklarını iddia edenler desteklemedikten sonra, ona ve örgütüne yardımcı olmadıktan sonra nasıl olurda böyle kanlı eylemler yapan, kardeşi kardeşe öldürten bir örgüt kurabilirdi. Yalçın küçük gibi sözde ulusalcı geçinenler imkânları olsa bu canım ülkenin tez zamanda talan olmasını yıkılmasını, kendi saltanatları bozulmadığı sürece göbek atacaklarına inancım tam. Şu bir gerçek ki bu PKK denen illeti bu ülkenin başına saranda onu büyütüp bu duruma getirende güya sözde onun bitmesini isteyen güruhtan bir sürü insan hala aramızda dolaşıyor. Gerçekler bir gün mutlaka açığa çıkacaktır. Ama olan bu güzel ülkenin kayıp yıllarına üniversite bitirdiği halde iş bulamayan gençlerine bu ülkenin milyarlarca dolar kaynağının o uçsuz bucaksız dağlarına bomba mermi olarak atılmasına, gencecik vatan evlatlarının ana kuzularının hayatının baharında kara toprağa düşmesine olacaktır ve olan güzel ülkemin çalınan güzel yarınlarına olacaktır.
Allah bu ülkeyi aydınız diye geçinenlerin götürecekleri karanlıklardan korusun.