2 Ağustos 2009
YAŞ, maş. Ergenekon, mergenekon derken. Uzay mekiği Endeavour, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (UUİ) görevini tamamlayarak fırlatıldıktan 17 gün sonra Florida’daki Kennedy Uzay Üssü’ne başarılı şekilde iniş yaptı.
Türkiye de, cepten görüntülü konuşma ve hızlı internet gibi yenilikler getiren 3G teknolojisine geçen 121’inci ülke oldu.
Dünya yörüngesinde 350-400 kilometre yükseltide yapımı süren Uluslararası Uzay İstasyonu ile yer ve zaman kısıtlaması olmadan dünyayı avucunun içine almak anlamına gelen yeni iletişim teknolojisini bir arada değerlendirmek gerek...
İnsanoğlu, dünyanın her yanına her an bağlanabilir hale gelirken, uzaya da kat çıkmakta...
***
Biz maalesef Ankara’ya lehimlenmiş vaziyette “cuntacıların” akıbetini izlerken, insanlığın kaderini belirleyecek olan ve gerçek değişimin ateşini her an harlayan teknolojik gelişim de dur durak bilmeden yoluna devam ediyor...
Örneğin, uzay mekiği Endeavour’un kenetlenerek 17 gün boyunca yapımına yardımcı olduğu Uluslararası Uzay İstasyonu’na bakın...
İnsanlık uzayda kalıcı bir istasyon kuruyor ve bu istasyonun yapımına başta Rusya ve ABD, Avrupa Uzay Kurumu ESA, Brezilya, Kanada ve Japonya’nın dahil olduğu toplam 16 ülkenin kurumları katılıyor.
Tarihte ilk kez UUİ’de 13 astronot 16 gün boyunca beraber kaldı.
Yakında bitecek olan ve yüzde 83’ü tamamlanan UUİ, şu anda 317,5 ton çekiyor.
Yapımı tamamlandığında gece çıplak gözle Ay’dan sonra görülebilecek en parlak nesne olacak. İnsanlığın uzaydaki evini çıplak gözle göreceğiz...
***
Tabii bizi uzayda “insanlık evi” kurma aşamasına getiren itici güç, yeryüzündeki “sürekli teknolojik devrim”...
Bizim, uzay aracının dünyaya döndüğü günlerde adım attığımız 3G de, o devrimin “fiber optik” ile başlayan ayağının 3. hamlesi...
Ne oluyor?
72 kat artan internet hızı nedeniyle yeryüzündeki her sese ve görüntüye anında “yer ve zaman kısıtlaması” olmadan ulaşabiliyorsunuz.
Adeta dünyayı kristal küre gibi elinde tutan bir büyücü haline geliyor, her yanı net ve berrak bir şekilde görebiliyorsunuz.
Oturduğunuz yerden dünyanın efendisi oluyorsunuz.
***
Bu çok heyecan verici deneyimde maalesef epeyce geç kaldık.
Çünkü...
GSM teknolojisini bir üst basamağa taşıyan 3G için, International Telecommunication Union (ITU) 1999 yılında bazı standartlar belirledi.
Dünyanın önde gelen GSM şirketlerinden Japon NTT DoCoMo tarafından 2001 yılında 3G hizmeti tüm dünyaya tanıtıldı.
Kıta Avrupa’sında ise 3G Norveçli Telenor şirketi tarafından Aralık 2001 yılında hizmete sokuldu.
Öyle ki...
Tüm dünyada Haziran 2009 itibarıyla 120 ülkede 3G hizmeti veriliyor.
Kenya, Etiyopya, Uganda, Moğolistan, Nepal, Tayland, Peru gibi ülkeler Türkiye’den önce 3G’ye geçtiler. Çin’de ve Cezayir’de ise 3G’ye geçiş çalışmaları sürdürülüyor.
Sadece Kongo, Irak, Afganistan, Moritanya ve Küba’da 3G hizmeti henüz bulunmuyor.
***
Dünyada şu anda 3G hizmeti sunan 284 operatör firma var... Bunların 400 milyondan fazla abonesine bulunmakta...
Bu firmalardan 31’i, aynı zamanda LTE (Long Term Evolution-Uzun Dönem Evrim) olarak da adlandırılan 4G’ye geçiş için test çalışmalarını sürdürüyor.
4G, 3G’nin daha da gelişmiş hali... Türkiye’deki internet hızının 100 ile 1000 kat hızlanmışı... Yeryüzündeki dijitalleşmiş ses ve resim türü her titreşime, 3G’den de daha hızlı olarak anında ulaşma olanağı...
Korkarım ki, o aşama da bize aynı 3G gibi on senelik bir gecikmeyle gelecek...
***
3G’de neden 121. olduk?
Ve neden 4G’de de aynı gecikme riski var?
Telekomünikasyon konusundaki karar verici kamu mekanizmalarından...
Ya da operatör didişmelerinden dolayı diyebilirsiniz...
Ama bence asıl neden, Ankara gündeminin hala YAŞ, maş; Ergenekon, mergenekondan kurtulamamış olması...
Sürekli gündem bu olunca da, uzayda kurulmakta olan “insanlık evinde” yerin olmuyor, 3G’de de ancak 121. sırayı alabiliyorsun...
Bizde halk iradesi henüz Ankara’ya ulaşamamışken, insanlığın teknolojik iradesi yerküreyi aşıp uzaya ev kurmakta...
Yorum:
Ne çok üzerinde düşünülecek ve çalışılacak konularımız var. Halbuki günlük gaileler vaktimizi, ömrümüzü sel gibi önüne katmış süpürüyor…Teknoloji almış başını gidiyor. Elbette gidecek… Senin Ergenekonunu bekleyecek değil ya… HSYK kararını versin de ondan sonra ‘bakalım nolacak…’ diyecek değil ya… İmam – hatiplerde ve meslek okullarında katsayı kaldırıldı ama bakalım yargı ne oyun oynayacak? Bakalım başörtüsü teknolojinin neresine dolanacak…
Milletin görev verdiği kişiler birilerinin gözüne bakarak gelecek seçimleri beklerken yedi sene ne kadar çabuk geçiverdi.
Teknoloji tasarruf ve yatırım demektir. Borcun kat kat artırılması değildir. Ey işbaşındakiler!
Hele ‘bizden öncekiler’ edebiyatı hiç değildir. Birilerinin sana sipariş ettikler görevleri kollama ve yalnız onların dediğini yapma değildir.
Millete ölümü gösterip hastalığa razı etmek değildir.
Milletimizin gözünü boyayacak işlerle vakit geçirmek değildir.
Yabancı sermayenin, dahilde milletin nesi varsa alıp götürmesine veya yerli işbirlikçilerle
peşkeş çekilmesine yataklık etmek hiç değildir.
Zaten bozuk olan gelir dağılımını daha da bozulmasına göz yummak hiç değildir.
İşbaşına geldiğinizde milletin 1/3 ü açlık sınırı altında iken 7 yıl sonra 2/3 ünü açlık sınırı altına düşürmek iktidar başarısı sayılabilir mi?
Hele de nerdeen nereye teraneleri okumak, dertlere çare olmak şöyle dursun, yaralara tuz biber ekmektedir. İktidar olmak çare bulmak makamıdır. Sızlanmak, mazeret aramak makamı değildir.
Hiç mi iyi işler yapmadık demeye hakkınız yok.
Elbette iyi işler yapılacaktır. Ama yapılması gerekenlerin yanında devede kulak değil tüy bile sayılmaz.
Peki ne yapılırsa sizler memnun edebiliriz? diyebilirsiniz. Biz de size Ustamız diye gururlanarak iftihar ettiğiniz tarihi şahsiyeti örnek almanızı salık veririz. Ama tavuk kaza bakmışta gözü patlamış derler. O demedi mi size, siz daha çocuksunuz, ‘siz bu işleri öğrenene kadaar…’
Bir defa sizi oraya getiren güçleri iyi tahlil etmelisiniz. Elbette %47 rey alarak geldiniz, eyvallah. Sormak lazım bunun % kaçı sizin kendi reyiniz? İkincisi konjonktür diye bir tabir var. Bu konjonktür zamanında ANAP diye bir parti daha getirmişti. Kaldı ki Turgut Özal sizlerle kıyas edilirse çok donanımlı idi. Bu gün o ANAP’ın yerinde yeller esiyor.
Bir de tarihi bir akış var: O akış Milli Görüş akışıdır. Sizse o ‘gömleği’ çoktan çıkarttınız.
Görünen köy kılavuz istemez. Bir günün beyliği beylik hesabı yapmayın, tez zamanda aslınıza dönün yani Saadet Partisine iltihak edin. Ben söylemiyorum Hocanız söylüyor.