06.08.2009
Bugün şaşırtıcı bir çağrıda bulunmak istiyorum size.
"Kürt sorunu", siz de farkındasınız ki, her gün biraz daha etnik zemine doğru akıyor ve siz bundan büyük kaygı duyuyorsunuz.
Sayın Baykal, "ayrışma" kaygısını bağıra bağıra seslendirmekten kaçınmıyor.
Seslendirip gündeme müdahil olmaktan ve yepyeni sivil-asker tartışmalarına yol açmaktan kaçınsa da benzeri bir sesin, Askerin içinde de yankılandığını tahmin etmek zor değil.
"Kürt sorunu" çözülsün ama ülkenin birlik bütünlüğünde de kapanması zor yaralar açılmasın!
İsteğiniz bu mu?
Peki, nasıl olacak bu?
Aslına bakarsanız şu anda hükümet, kendi özgün modeli böyle olmasa da tam da sizin, yani laik bir mantığın arayış yöntemleri içinde hareket ediyor ve tam da o yöntemler, "ayrışmaya yol çıkar" kaygılarına yol açıyor.
Sizin öteki yöntemlerinize gelince... Onlar zaten bu sorunun anası-babası...
"Kürt"e Türklüğü kabul ettirmek, "Türk"ü hangi anlamda kullanırsanız kullanın, olmuyor.
Bakın, bu işin bir tek yöntemi vardı, bunu Lozan'da Türkiye'yi temsil edenler biliyorlardı.
Evet, İslam, bu iki kavmi, hatta bu topraklarda Türkler ve Kürtler'le birlikte yaşayan daha birçok kavmi yıllar içinde adeta tek millet haline getirmişti.
Ne yazık ki Lozan tezi Lozan'da kaldı, yeni sistem, "din"den hareket etmediği için onun yerine bir başka ortak payda üretmeye yöneldi, onun adı "Türklük" olsun dedi ama Türklük telkini, hele İslam'ın azaltıldığı bir anlayış içinde, gittikçe daha çok karşıt aidiyetleri besleyici bir mahiyet kazandı.
Evet, bence İslam'ın üzerinde yeniden düşünmek gerekiyor.
Bugün de iki kavmi, kalben, Baykal'ın sözüne yansıyan güzel ifadeyle "Yürekten" buluşturacak başka bir şey yok.
Bakınız, "vatan" duygusu bile ayrı vatan sevgisi halinde ayrışma sebebi haline gelebiliyor.
İslam...
Bu aidiyet, asırlar içinde çok büyük bir coğrafyada kalbi bağlılıklar oluşturmuştur.
Bu, Türkiye'nin Türkler'i ve Kürtler'i için de böyledir.
Kürt sorununun çözümüne yönelik arayışlarda, Türk veya Kürt cenahından birçok çevre, yetişme şartları itibarıyla İslam'ı güçlü bir aidiyet olarak görmedikleri için, hep etnik aidiyet üzerinde yoğunlaşıyorlar.
Diyeceksiniz ki...
Bu dilden en çok AK Parti anlar.
Benim gibi bir insan, İslam gibi bir çözüm imkânını AK Parti hükümetine tavsiye etmeli, değil mi?
Bunu defalarca yaptım, "İslam bize nasıl bir imkân sağlar?" gibi bir gündemin MGK'ya getirilmesini önerdim ama AK Parti böyle bir çözüm zemini ile ortaya çıkamıyor.
Evet, çıkamıyor.
Çünkü Askerin ve CHP'nin koruma kollama misyonunda birbiriyle yarıştığı laik statüko, AK Parti'nin, böyle bir çözüm imkanının yanına bile yaklaşmasını önlüyor.
Onun için size sesleniyorum.
Türkiye, tarihinin en kritik noktasında...
Belki de uluslararası güç odakları, Lozan'daki karşı tezleri için en uygun zamanda olduklarını düşünüyorlardır.
Kaç kere "Azınlık" tanımlamaları yapmaya kalkıştılar.
Gene bizim Kürt'ümüz, Alevi'miz, bu yemlere prim vermedi.
Ama Türkiye, etnik ve mezhep bilinci istikametinde zorlanıyor.
Asker ve CHP, İslam'ın Türkiye için stratejik anlamını bir kere daha müzakere kapısı açmalı diyorum, ben.
Stratejik anlam... Toplumun Müslüman karakteri Türkiye'yi ne kadar Türkiye yapıyor, sorusu mesela... Toplum bütünlüğünü ne kadar besliyor? İslamsız, İslam'ı azaltılmış bir Türkiye nasıl olurdu?
İnanın böyle bir imkân, Türkiye'yi değerlendiren bütün strateji odaklarında dikkate alınmaktadır.
Asker ve Baykal, sürpriz yapsın hükümete...
Türkiye'nin asıl sürprizi bu olacaktır.
Asıl büyük hamlesi bu olacaktır.
Kürtler'in kimlik talepleri vs. hepsi karşılansın. Dillerini rahatlıkla konuşsunlar. Eğitimini yapsınlar. Köylerinin Kürtçe isimleri rahatlıkla kullanılsın. Vs. vs.
Şimdi korkulan pek çok şey bile yapılabilir.
Diyoruz ya, Osmanlı'da oraya rahatlıkla Kürdistan deniliyordu, nasıl oluyordu bu?
O tılsım İslam aidiyetinin diğer tüm aidiyetleri hem koruması hem entegre edebilmesi idi.
Sorunumuz, bu büyük coğrafyanın çözülmeler çağını bitirmesi ve entegrasyonlar çağını başlatabilmesinde toplanıyor.
Burada Türkiye kilit ülke.
Orada da sivil-asker iradesinin aynı istikamete yürümesi meselesi var.
Türkiye'de Asker ve CHP ile toplumsal dinamikler farklı istikametlere gittiği ve bu iki faktör, statükonun bel kemiğini oluşturduğu için sancılar bitmiyor.
Ey asker, ey CHP, Türkiye'nin bu en kritik günlerinde bir başka doğuma imkân açın.
Samimiyetimi anlıyor musunuz?
Türkiye için tarihi bir şey yapın.
Yorum:
Evet, Taşgetiren’in Kürt sorununu İslam ortak paydası üzerinden çözüm teklifi doğrudur. Söylediklerinde AK Patililerin de bu çözüme katıldığı anlaşılıyor. Ancak kendisinin AK Partililere yaptığı bu teklife karşılık, AK Partililerin böyle bir çözüm zemini ile ortaya çıkamaması anlaşılır gibi değildir. Neymiş Askerin ve CHP’nin koruma kollama misyonunda birbiriyle yarıştığı laik statüko, AK Parti’nin, böyle bir çözüm imkanının yanına bile yaklaşmasını önlüyormuş.
AK Parti diğer bütün sorunlarda olduğu gibi aynı hatayı yapıyor. Kendini hala iktidar ve icraat makamında göremiyor. Yani kendisine çözüm zemini ile ortaya çıkacak özgüvenden bile yoksun. Arkasından Taşgetiren’in Asker ve CHP’ye yaptığı çağrı ise daha vahim bir durum. Siz teklif bile edemediğiniz bir çözümü, bu çözüme karşı olduğunu iddia ettiğiniz kesimden bekliyorsunuz. Sanki çözüm için bir şey yaptınız da top artık Asker ve CHP’de.
Şu laik statüko bahanesine gelince, Asker hiçbir zaman İslam’a cephe almamıştır. Bunu sadece laikliği dinsizlik olarak algılayan CHP ve onunla aynı zihniyeti taşıyan birtakım Askerler belli dönemlerde yapmıştır. Ancak Askeriyeyi tamamen İslam’a karşı olarak değerlendirmek yanlıştır ve yapılması istenen bir hatadır. Asker din merkezli bir yönetime karşı çıkmış ve bunu da denge unsuru olarak görmüştür. Burada Kürtleri ve Türkleri İslam ile bir araya getirmekle yapılmak istenen dini bir yönetim getirmek değildir.
AK Parti MGK’ya çözüm zemini için giderse elbette sonuç alamaz. Sorunun nasıl çözüleceğinin projesini de ortaya koyarsa ciddiye alınır ve ancak o zaman Askeri de ikna etme imkanı bulabilir. Çünkü Asker yapısı gereği karşısında güçlü ve kararlı bir iktidar ve makul bir çözüm görürse sizi destekler. Yoksa Askerlere çözüm zemini ile giderseniz bunu biz yapamıyoruz ama siz yapın, biz sizi destekleyelim demiş olursunuz. Bunun adı da iktidar değildir.
Eğer sorunun ne şekilde yani İslam ile çözüleceğine kanaat getirildiyse bu konu üzerinde çalışılır. Teklifleri olanlar dinlenir. Bir proje hazırlanır ve davet yapılır. Ortaya koyulan çözüm makulse özellikle Askerin direneceğini zannetmiyorum. Kaldı ki Asker ve CHP sizin sunduğunuz ve gerçekten inandığınız çözüme direnseler de yapılacak olan her ne sonuçla karşılaşılırsa karşılaşılsın (gerekirse darbe olsun) aynı kararlılıkla sonuna kadar mücadele etmektir. İktidar makamı ve siyaset bir nevi savaş yeridir. Eğer bu savaşı göze alamıyorsanız ki öyle görünüyor, yapacağınız tek şey şimdi olduğu gibi sadece orada kalmaya çabalamak ve bunun içinde hiçbir sorunu çözmemek olacaktır. Zaten sermayenin sizden istediği de budur. O halde şimdiye kadar görevinizi başarıyla sürdürüyorsunuz?!