Neler olacak, neler! İçinde yaşamakta olduğumuz bu çetin dönemde çok önemli şeyler olacak. Gelişmeler bunun habercisi. Dünya var olduğundan beri değişmeyen tek şey 'değişim'dir. Her şey, çok şey değişecek ve bu değişime ayak uyduranlar var olmaya devam ederken; değişime karşı direnenler veya en azından ayak sürüyenler telef olacak.
'Neler olacağını nerden biliyorsun?' diye soranlara cevabım: Geçmişten biliyorum!
On yıl, yüz yıl, bin yıl, beş bin yıl öncesinde olanlara baktığımda; bugün, yarın ve gelecekte neler olabilecekleri görebiliyorum. Nitekim, bu köşedeki yazılarımın müdavimleri, zaman zaman bu tür yazılarımla karşılaştıklarını hatırlayacaklardır. En azından şöyle: Bir meseleyi tesbit ve teşhis yönleriyle ele aldıktan sonra; çözüm ve tedavi reçetesi olarak olması gerekenleri ve elbette gelecekte olacakları da hep hatırlattığımı, hatırlayacaklardır.
Bugün de öyle bir şey yapalım ve düşünelim bakalım.
Neler oldu; neler oluyor ve daha neler olacak?
Avrupa'da beş asır önce neler oldu? Avrupa "toprak kapitalizmi"nden kent yaşamına geçmeye başlamış, böylece "kent kapitalizmi"ne giden yolda ilk adımlar atılmıştı. Haçlı Seferleri sonrasında ve sayesinde deniz kıyılarında ticaretle zenginleşen kasabalar kurulmuştu. Hep ticaretin içinde olan Yahudiler bu dönemden itibaren zenginleşmeye başladılar. Avrupa onlara karşı en ağır baskıları uygulamaya başlayınca, İspanya Yahudileri Osmanlı topraklarına yani Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldılar...
Bu arada sermaye terakümü/birikimi gerçekleşti, zamanla sermaye iyice güçlendi ve beş asır içinde tüm dünyaya hakim olurken; o sermayeye de Yahudiler hakim oldu!
İşte o Yahudiler bugün bütün dünyayı yönetme hakkının kendilerinde olduğuna inanıyor ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Sahip oldukları "karşılıksız kâğıt para" ile "dünya tek devleti"ni kuracaklarını zannediyorlar. Bu hayallerine engel olarak da, başta İslâmiyet olmak üzere diğer dinleri görüyor ve öyle olunca da onları yok etmeye çalışıyorlar.
Düşündüklerini gerçekleştirmeleri mümkün olabilir mi?
Allah ve O'nun yeryüzündeki halifesi halk olmasa, mümkün olabilirdi.
Ama Allah var, halk var; bundan dolayı bu hayalin gerçekleşmesi mümkün değildir.
Millî Görüş gömleğini çıkarmış olsalar da; bugünkü Türkiye'de o ekolden gelenler iktidardadır ve son dışişleri krizlerinde yaşananda görüldüğü üzere, bugünkü İsrail ile onlar mücadele ediyorlar... Papa ve kilise, yani dindarlık Avrupa'da etkin hâle gelmiştir... ABD'de bir Müslüman zencinin oğlu Hüseyin Barack Obama başkan olmuştur... Dünyanın hemen her yerinde Yahudi emperyalizmine karşı direnme vardır; başarıya doğru gidiliyor...
Bu gelişmelere rağmen; şimdilik bütün dünyanın finans ekonomisi tamamen Yahudilerin ellerindedir. Türkiye'de sayıları binde birler civarındadır ama Türk ekonomisinin yüzde sekseni onların yönetimindedir. Dünyada da Türkiye'dekine benzer aynı finans güçleri vardır. Kolay kolay teslim olacağa benzemiyorlar. Görünürde mağlup da edilemezler. Cengiz Çandar gibiler Yahudilerin bu gücünü yakinen bildikleri için bu mücadelede birbuçuk milyarlık İslâm âleminin soykırıma uğrayacağı kanaatindedirler.
Savaşın kolay kazanılacağı saflıktır. Sancısız ve kansız doğum olamaz. Sömürü sermayesi ile halk sermayesi ve işletmeleri arasında çetin savaşlar olacaktır.
Tekel sömürü sermayesi şimdilik belirli hedeflere yönelmiştir, onları bertaraf etmeye çalışmaktadır. Ama başarılı olamayacak ve en sonunda mağlup olacaktır. 'Mağlup olacağını nereden biliyorsun?' diye soranlara ne demiştik:
Allah, O'nun halifesi halk var ve bugüne kadar bu gücü yenebilen çıkmadı.
Bugünlük bu kadar ama neler olacağına dair bu yazının devamı olabilir; olacak...