14.01.2010
ADAMLAR seni aşağılamak için kapıda bekletiyor...
Sen bekliyorsun.
Adamlar seni aşağıda, kendilerini yukarıda tutan bir oturma düzeni oluşturmuşlar...
Sen oturuyorsun.
Adamlar sehpanın üzerine çocukların bile anlayacağı türden bir mesaj vermek amacıyla sadece kendi bayraklarını koymuşlar.
Sen tınmıyorsun.
Adamlar sana yaptıkları muamelenin görüntülenmesi için teamüllere aykırı biçimde kamera ve fotoğraf makinelerini içeri almışlar.
Sen aldırmıyorsun.
Adamlar kendi dilleriyle yüzüne karşı ülkene en ağır hakaretler yağdırıyorlar.
Sen “İbranice bilmiyorum” diyorsun.
Adamlar kaşlarını çatıp sana yiyecek gibi bakıyorlar.
Sen gülümsüyorsun.
Sormak istiyorum size İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkol...
Bir büyükelçinin bir diplomatik ortamı protesto ederek terk etmesi için daha neyle karşılaşması gerekir?
Orayı en başta terk edip bütün bu oyunlara alet olmamamız için...
Adamların size tekme tokat girişmeleri mi gerekiyordu?
İnsanın aklına “One minute” demek de mi gelmez?
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Judeosantrizm
“Biz daha yukarıda oturuyoruz”, “Burada yalnızca bir bayrak var.”
Yahudi dışişleri bakan yardımcısının bu sözleri judeosantrizmin tipik bir göstergesiydi. Bir ırkı diğer ırkların merkezinde görmeye etnosantrizm denir. Irkçılığı da kapsayan geniş bir kavramdır. Yahudi ırk merkeziyetçiliğine ise Jewish etnosantrizmi, semitizm veya judeosantrizm denir. Semitizm terimi etimolojik olarak Sami ırklarını (Araplar da dahil) kapsayacağı için çok uygun olmamasına rağmen günümüzde sadece Yahudi etnosantrizmi için kullanılmaktadır.
Peki Yahudileri judeosantrik düşünceye götüren durum neydi?
Seçilmişlik
Tevrat İsrail oğullarını kayıtsız şartsız olarak değil, Allah’ın emirlerine bağlılık şartıyla seçilmiş halk olarak göstermiştir.
“Şimdi bu nedenle, siz eğer benim sözüme gerçekten itaat eder ve anlaşmama uyarsanız, o zaman bütün halkların üzerinde özel bir değere sahip olacaksınız. Yeryüzünün her tarafı benimdir. Siz benim inanç krallığım ve kutsal ulus olacaksınız.” (Çıkış 19: 5,6)
Kuran’da da İsrail oğullarının üç yerde alemlere üstün kılındığı ifade edilmektedir. Bakara 47 ve 122. ayetlerde اذْكُرُوا (hatırlayın) fiili ile kullanılması, Casiye 16’da ise geçmiş zaman fiiline atıf yapılması nedeniyle alemlere üstün kılmanın geçmişte yapıldığı anlaşılmaktadır. Şu anda devam ettiğine ya da bu üstünlüğün kalktığına dair bir karine yoktur. Üstünlüğün ne yönden olduğuna dair kesin bir ifade de yoktur. Kitap, hikmet ve nübüvvet yönünden olduğunu Casiye 16’dan karine yolu ile anlayabiliriz. Gerçekten de bu yönlerden bayağı bir fazlalığa sahiptirler.
Yahudiler ise seçilmişliği iki şekilde yorumlarlar. Biri Tanrı’nın Yahudileri seçmesi, diğeri ise Yahudilerin Tanrı’yı seçmeleridir. Seçilmişlik Tanrı’nın kendi ırklarını özel görevler için seçtiği inancıdır.
Dindarlık yönünden Yahudiler
Yahudiler Yahudi gelenekleri ve kanunlarına bağlılık derecesine göre de dörde ayrılmaktadır:
1.Ortodoks Yahudiler: Geleneksel Yahudi kanunlarına sıkı sıkıya bağlı olan gruptur. Modern çağın yeniliklerini büyük ölçüde reddeder. Kökten dincidir. Yahudi inanışına sorgusuz sualsiz iman eder.
2.Konservatif Yahudiler: Modern kültüre karşı pozitif bir yaklaşıma sahiptirler. Hem geleneksel haham yöntemleri ile Tevrat’ı öğrenirler hem de modern ilimsel yöntemlerle Tevrat üzerinde çalışmalar yaparlar. Kökten dinci değildirler ama geleneksel Tevrat öğretisine de karşı değillerdir.
3.Reformist Yahudiler: Bireysel özerkliğin geleneksel Yahudi kanunlarının üstünde olduğuna inanırlar. Modern kültüre eğilimlidirler. Tevrat ve dini literatürü haham yöntemlerinden de modern metin analizlerinden de öğrenirler. Ama bireysel özgürlükleri Yahudi inanışının üstünde tutarlar.
4.Rekonstrüksiyonist Yahudiler: Reformist Yahudilere benzerler, onlardan farklı olarak seçilmişlik görüşünü kabul etmezler. Bu grubun aksine diğer üç tip Yahudi de Yahudi ırkının seçilmiş ırk olduğunu kabul eder. Rekonstrüksiyonist Judaizmin kurucusu olan Rabbi (Haham) Kaplan “Tanrı’nın Yahudi halkını seçmesi” görüşünü ahlak dışı bir görüş olarak kabul eder.
Judeosantrik bir davranış
Şubat 2009’da İsrail’de bir seçim oldu ve bu seçim sonucunda aşırı sağ görüşleri olan Avigdor Lieberman’ın İsrail Evimiz (Yisreal Beiteniu = إِسْرَائِيلُ بَيْتُنَا ) partisi de koalisyona dahil oldu. Yukarıdaki sınıflamalara göre bu partinin konservatif Yahudiler sınıfında olduğu söylenebilir. Dışişleri bakanlığını alan bu partinin dışişleri bakan yardımcısı ise Judeosantrik düşüncesini davranışlarıyla sembolize etmek dışında bir şey yapmadı. Bana göre siyasi amacı olan bir davranış değildi. Seçilmişlik ve bu nedenle diğer toplumlara üstünlük düşüncesini fiiliyatta gösterememenin verdiği iç huzursuzluğun sürekli kafasını tırmaladığı bu adam ya da bu parti son günlerde kendisini en çok rahatsız eden Türk toplumuna karşı Tanrı’nın kendilerine verdiği üstünlüğünü göstermek istiyordu. Yüksek koltuk-alçak koltuk mizanseni kendi toplumunun en üstün ırk olduğunun göstergesi olarak, tek bayrak sembolizması ise Tanrı’nın seçtiği tek toplumun, tek egemen gücün kendi ırkı olduğu düşüncesinin temsili ifadesiydi.
Sonuçta ne oldu? Bu davranış ters tepti ve kendilerini küçük düşürecek şekilde özür dileme mecburiyetinde kaldılar.