31 Aralık 2009
İşbirlikçi Gladyo!..
Yazının tamamı için: http://www.ilk-kursun.com/2009/12/isbirlikci-gladyo/
- Gladyo’ya baskın!..
Kampanya müthişti; eski defterler açıldı, Ecevit’ten, Kontrgerilla üstadı Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’ndan alıntılar yapıldı. Elmalarla armutlar bir güzel toplandı, servis edildi ve afiyetle yememiz istendi!.. Demek ki bu tetikçilere önce biraz tarih bilgisi vermek şart oldu!..
Doğrudur; o zamanki adıyla Özel Harp Dairesi, soğuk savaş yıllarında ABD’nin dayatması ve desteği ile komünizme karşı ordu içinde yapılandırıldı. Yalnızca Türkiye’de değil, NATO ülkelerinin tümünde bu yapılanma oluşturuldu. Ortak adı ise Gladyo idi!.. Neredeyse yarım yüzyıl boyunca bu yapı her türden pisliğe de bulaştı. Kendi tetikçilerini, provokatörlerini yarattı. Örneğin 6-7 Eylül olayları, 12 Eylül karşıdevrimi için 80 öncesi yaratılan provokasyonlar, katliamlar vb… Ecevit, bu birimin tüm ödeneğinin uzun yıllar ABD tarafından karşılandığını öğrendiğinde dehşete kapılmıştı!.. 12 Eylül sonrasında da yurtseverlerin evlerinden toplanıp işkencelerden geçirilmesinde, toplumun sindirilip, Türk-İslam sentezinin yerleştirilmesinde bu birimin de büyük emeği vardı!..
- Planlamalar hep ABD’den, uygulama ise eksiksiz şekilde Özel Harp Dairesi’nden geldi!.
Sovyetler Birliği’nin 90’ların başında çökmesiyle birlikte “eski güzel günler!” de sona erdi. Küreselleşme adı altında üçüncü dalga emperyalizmin Türkiye’yi de hedef aldığını önce askerler fark etti. Bu aynı zamanda ABD’den bağımsızlaşmanın da miladı oldu. İlk Irak harekâtında Özal’ın ABD’ye destek sözünü hiçe sayan ve istifa ederek felaketi önleyen zamanın Genelkurmay Başkanı Torumtay kanımca en net örnekti… Özel Kuvvetler Komutanlığı da bu tarihten itibaren yeniden yapılandırıldı. İçindeki Amerikancılar temizlendi. İşgal ve savunma halinde yerel güçleri organize edecek konuma süratle kavuşturuldu. ABD’nin “Millenium 2000” tatbikatında düşman ülke ve yenilmesi gereken düşman asker kimdi sanıyorsunuz?..
Pekii, bugün Özel Kuvvetler’in, büyük resimde ise TSK’nin diz çökmesini planlayan, senaryoları işbirlikçilerin eline tutuşturup vargücüyle destek veren kim?.. Şayet Özel Kuvvetler, kendi parasıyla finanse ettiği, emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getiren o eski birim olsaydı ilk karşı çıkacak olan kim olurdu? Son birkaç aydır, ordunun baştan aşağı “yeniden yapılanması” gerektiğini, hatta daha da ileri giderek “lağvedilmesini, yeni ordu kurulmasını” kimler ısrarla yazıp çiziyor?.. Polise ağır silahlar alma yolunu açacak yasa hangi zamanlamayla çıkarılıyor, “AB normlarına uymak” adı altında sayısı nasıl 300 binlere ulaştırılmaya çalışılıyor, lütfen düşünün!..
Oyun giderek şeffaflaşıyor?.. Batı’nın soykırım tarihini yazan araştırmacı Sefa Yürükel, daha 2005’te yazdığı yazıda “2011 yılında iç savaş” senaryosunu anlatmış, bunun için önce ordunun etkisiz hale getirileceği öngörüsünü kamuoyu ile paylaşmıştı. O zaman ilgilenmedik, bugün yaşıyoruz!!! Sakın kanmayın; Gladyo dedikleri, bugün bu iğrenç oyunu dışarıdaki efendilerinin talimat ve desteğiyle oynayan soysuzların sıfatıdır. Bu son hamleyi de başardıklarında geriye yalnızca bir tek şey kalacak:
- Ayağımızın altından topraklarımızı çekmek!!!
YORUM:
Acaba din düşmanı Kemalistler ve eski sistemin işbirlikçi diktacı elitleri gerçekten tövbe ettiler mi yoksa konjonktür gereği takıyye mi yapıyorlar? Yeni bir kurtuluş savaşı sırasında bunlara güvenip, sırtımızı dayayıp savaşabilir miyiz? ABD soft-dinci AKP ‘yi ve Protestan Gülen’i destekleme stratejisini değiştirir ve yeni ergenekon sopasını tekrar bunların eline verirse (mesela Sarıgül’e), bunlar tekrar sırtımıza vurmaya başlar mı?
Bu risk her zaman var olsa da, kurtuluş savaşı sırasında savaş sonrası nasıl bir yönetim getireceğini sorgulamadan Atatürk’ün emri altında savaşa koşan dindar halktan farklı davranmayız herhalde.
Ayrıca gerçek laik İslam düzenini bunlarla beraber kurma ihtimalimiz, ‘içtihada ne gerek var Buhari’yi aç bak işte’ diyen hard-dinci M. Şevket Eygi gibi Milli Görüşçülerle ya da herhangi bir sistemi, modeli ideolojisi olmayan ve olmasını da istemeyen soft-dinci AKP’lilerle kurma ihtimalimizden daha yüksek sanki.
14 Ocak 2010
Demokratik Devrim!..
Yazının tamamı için: http://www.ilk-kursun.com/2010/01/demokratik-devrim/
Bizler yaşanan sürecin bal gibi “sivil darbe” olduğunu söylerken, sonuçta varılacak hedefi de tüm çıplaklığı ile defalarca yazdık:
- Dinci faşizm!..
Gördüğünüz gibi anlaşılmayacak hiçbir tarafı yok!..
Gittiğimiz yer, dinci motifleri alabildiğine abartılmış, muhalefetin her şekliyle boğulduğu, mahalle baskısının dayanılmaz boyutlara ulaştığı bir tek parti diktası, yani faşizmdir!.. Önlenmesi, karşı durulması gereken de budur..
Yapılacak bir seçimde böylesi bir düzenin karşısına dikilecek, yurtseverlere seslenecek, aydınlık kitlelerin oyuna talip olacak parti ise CHP!.. Ancak, her türlü oyuna, baskıya karşın muhalefette sağlam duran CHP’nin, yalnızca iktidarın yanlışlarını, talan düzenini, gidilen karanlığı anlatması yetmiyor!.. Kendi yapacaklarını, ufkunu, programını anlaşılır şekilde toplumla paylaşması gerekiyor.
YORUM:
Cari düzen İslam’dan uzaklaştıkça buna neden olanlar vicdan azabı ile olsa gerek dinci motifleri daha çok önemser oldular. Sabah namazında bazı camilerde yer bulunamıyormuş, trend de değişmiş; artık topluca sabah namazında Eyüp Sultana gitmek OUT, Aziz Süpürgeci Efendi Camii gibi salaş bir camiye gitmek IN.
Ama bu tür dinci motifler ve ritüelleri yerine getirenlerdeki artış yazarın dediği gibi bir mahalle baskısı sonucu değil, insanların bilinçli olarak bazı beklentilerle hareket etmesi sonucudur. Amaçları vicdanlarını rahatlatmak ve faydalı çevre edinmek.