16 ocak 2010
İsrail ile yaşanan gerilimin benim açımdan en önemli yanı ihmal ediliyor. Son zamanlara kadar İsrail’in ülkemizdeki hatta bölgemizdeki imajı şöyle özetlenebilir: Dünyanın en büyük gücü ABD olsa bile onu Yahudi lobisi yönetiyor ve Yahudilerin en büyük örgütü İsrail. Yahudilerin etkin olduğu ülkeler ABD ile sınırlı sayılmıyor birçok ülkenin aynı etki altında yönetildiğine inanılıyordu. Bu nedenle dünyanın en etkili ülkesi İsrail’di . Onun etkinliğini artıran faktörlerden en önemlisinin de Mossad olduğuna inanılıyordu. Bu görüş dar bir kitleyle sınırlı değildi. Çok farklı kanatlardan insanlar bu görüş etrafında birleşiyordu.
Bu görüş kabul edilirse Türkiye’nin dünyanın en etkili gücüne kafa tuttuğu söylenebilirdi. Ülkemiz, sanıldığı gibi, büyük güçler tarafından yönlendirilmediği için böyle bir davranış sergileyebiliyorduk.
Gerçekte bu görüş yanlıştı. İsrail büyük güçler tarafından Ortadoğu’da kullanılan bir araçtı. Bölgedeki ülkelere düşman olması ve böylece İslam aleminin başka düşman aramasına gerek kalmaması için hedef tahtasına oturtulmuştu. ABD’deki Yahudi lobisinin bile İsrail’i bir araç olarak gördüğü söylenebilirdi. Bu ülkeye sağlanan ekonomik yardımlar, rolünü oynaması için gerekli görülen harcamalar sayılabilirdi.
Bu durumda hangi değişiklik İsrail’i önüne gelenin vurduğu şamar oğlanına çevirdi? Şah döneminde İsrail’in en yakın dostu olan İran şimdi en büyük düşman olmuştu ve böylece İslam alemini kendi yörüngesine sokmak istedi. Türkiye İsrail’e yönelik tavrıyla hem İran’ın rolünü ele geçirdi hem de çok daha geniş yelpazede taraftar topladı.
Bu durum değişen şartların bir sonucuydu. Bölgenin önemi sahip olduğu petrolden kaynaklanıyordu. Artık küresel ısınma ve buna petrol kullanımın büyük ölçüde etkili olduğunun söylenmesi otomotiv kullanımında alternatif enerjiye geçişe öncülük ediyordu. Eğer uçaklarda da alternatif bir enerji kullanılırsa petrol önemini iyice kaybedecekti ve bölgede İsrail- Arap karşıtlığı üzerine kurulan dengeye gerek kalmayacaktı.
Bu durumda yeni model şöyle olabilirdi: İsrail bölgedeki karşıtlık konumunu terk edip arka plana geçecek, üretime dayanmayan zenginliğini kaybeden bölgeye disiplini sağlamak üzere bir vasi tayin edilecekti. Bu neden geçmişte bu işi başarıyla yapmış Türkiye olmasın?
Modelin ekonomik alt yapısı şöyle olabilirdi: Bölgenin zengin döneminde biriken sermaye Türkiye’ye yönlendirilir, ABD gerekli teknolojiyi sağlar ve bu bölge fakirleştiği dönemde Türkiye’nin desteği ile sorun yaratmaz.
Bunun yanında Türkiye, İran gibi, İsrail’in varlığına karşı olmadığı için bu ülke de huzur içinde varlığını sürdürür ve bugüne kadar oynadığı rolün bedelini almış olur.
Modelimi beğenmezseniz daha doğru olduğuna inandığınız bir model üretirsiniz. Ama bir seçeneğiniz her zaman vardır. O da dünyanın en etkili gücüne kafa tuttuğunuzu, onun yönlendirdiği ABD’nin bile buna katlandığını söylemektir. Üstelik bu bakış açısı bugüne kadar egemen olan görüşe de uyar.
Yorum:
İsrail oğullarını Allah seçmiştir. Geçmişte peygamberler onlardan gelmiş ve insanlığa hidayet etmişlerdir. Kur’an dan sonra da çağımızda sanayileşmeyi İsrail oğulları sağlamışlardır. Haçlı seferlerinden sonra Avrupa’da ticaret gelişince Yahudiler zenginleşmeye başladılar. Avrupa’da ki toprak ağaları ve kilise ise savaşa girdiler. 500 sene içinde derebeyleri yendiler. Önce krallık, sonra demokrasi, sonra da sosyalizmi getirerek tek dünya devletine süratle ilerlediler. Kiliseyi önce Protestanlıkla parçaladılar, sonra dinsizlikle etkisiz hale getirdiler
Başlangıçta İslam’la Hıristiyanlığın çatışmasından yararlandılar. Onlar savaşıyor arada Yahudiler gelişiyordu. 1800 yıllarına geldiklerinde dinler arası çatışmanın etkisini kaybettiğine karar verdiler. İslamiyet ortadan kalksın ve dinler arası çatışma yerine rejimler ararsı çatışmayı koymağa çalıştılar. Sosyalizm ve kapitalizmle dünyayı yöneteceklerdi.
Beklenmedik olaylar oldu. Türkiye’de bir sanayi profesörü dine sahip çıktı. CHP ile koalisyon yaptı. O zaman Bursa’da olan Humeyni İran’da solcularla birleşerek ilk defa dini inkılap yaptı. Gorbaçov din düşmanlığına son verdi. Rejimler arası çatışma sona erdi. ABD de bir zenci Müslüman’ ın oğlu devlet başkanı oldu.
Sermayenin planı Türkiye dinsiz bir ülke olacak. 1997 de kurulacak İsrail İmparatorluğunun askerliğini yapacaktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Türkiye dinsizleşmedi. Amerikan Yahudileri, İsrail Yahudilerini devamlı savaşta tutarak pastayı onlara kaptırmamak istediler. Bugün tekel sermaye şunları anlamış ve kabullenmiş durumdadır:
a) Önce dünya dinsizleştirilemeyecektir. Dinsiz dünyayı yönetme var sayımı boşa çıkmıştır.
b) Müslümanlık ortadan kaldırılıp Tevrat’a rakip Kur’an yok edilemeyecektir. İslamiyet Hıristiyanlık gibi gelişmektedir.
c) ABD den sonra güvenilecek en emin yer yine, tarihi devlet tecrübesi olan Türkiye’dir. Dolaysıyla Türkiyesiz dindar da olsa bir şey yapılamayacaktır.
d) Ortadoğu’da Türkiye’nin de rol alacağı yeni denge oluşturulmalıdır.
İşte Mahir Bey’in modeline karşı bizim modelimiz budur. Bu model geçmişi açıklar. Geleceğe gelinirse, Kur’an ın bildirdiğine göre:
1) Üçüncü 1000 yıl uygarlığı Tevrat değil Kur’an uygarlığı olacaktır. Tevrat da haktır. Ancak 4000 sene önceki sorunları çözmektedir. Kur’an ise içtihat ve icma sistemi ile kıyamete kadar bütün sorunları çözecektir. Bu ikisinden başka yer yüzünde düzen kitabı yoktur.
2) Hıristiyanlarla Müslümanlar birleşecek ve III. bin yıl uygarlığını kuracaklardır.
3) Filistin İsraillilerin olacaktır. Ancak devletleri olmayacaktır. Adil Düzen devletlerinin korumasında olacaklardır. İsrail oğullarının tekel sömürüsü sona erecektir. Ama insanlığa ticarette yine hizmet edeceklerdir. İsrail oğullarının ilimdeki öncülüğü devam edecektir. Dinsizlikten vaz geçeceklerdir.
4) Türkiye topraklarını büyütmeyecektir. Ama Adil Düzeni kabul edecek ve dünyada etkin ve saygın bir devlet olarak varlığını sürdürecektir. Geçiş kanlı veya kansız olur. Ona bu gün ki yöneticilerle Türk ordusu karar verecektir. Adil Düzeni kabul ederlerse geçiş kansız olacaktır. Etmezlerse kanlı olacaktır. Bu kanı Adil Düzenciler akıtmayacak. Türkiye düşmanları akıtacaktır. Sünnetullah böyledir.
Demek ki bugün ortaya çıkan olaylar sermayenin değil Allahın taktiri iledir.
• İsrail gerilimi 16 Ocak 2010 Cumartesi
İsrail Yahudi lobisini, o da ABD yi etkilediği biliniyordu. Türkiye bunlara kafa tutabiliyordu
Oysa irsal ABD deki Yahudi lobisinin aracıdır. Ortadoğu’yu çatışır halde tutmak. Türkiye İran’ın rolünü yüklenmeye başladı. Petrol önemini kaybediyor. İsrail-Arap çatışmasına gerek yok. İsrail’in yerini Türkiye yüklenebilirdi. Ortadoğu’nun birikmiş sermayesini Türkiye yönlendirerek ABD çıkarları korunabilirdi. Türkiye İsrail’e karşı olmadığı için onun çıkarına olurdu. Modelimi beğenmiyorsanız siz üretin.
Özet Yorum:
Yahudiler, Tarım ve sanayiden anlamazlar. Eskiden çobanlık yapıyorlardı. Kentleşme olduktan sonra ticaret yapmaya başladılar. Tarım döneminde ticaret en adi meslek idi . İsrail oğulları da en aşağı kavimdi. Haçlı seferlerinde Avrupa’da ticaret gelişti. 1500 ler den sonra bugüne kadar dünyanın en etkin mesleği ticaret oldu. Yahudiler dünyaya hakim oldular. Buna ihtiyaç vardır. Sanatı geliştirmeye ihtiyaç kalmadı. Tekel sermeye gücünü kaybetmektedir. Değişim buradan geliyor.
• İnsani boyut 12 Ocak 2010 Salı Yazının özeti
Gizli servisler burs vererek militan yetiştirirler. Bunlar dindar da görünürler. Pakistan’da bombalar patlatan Ürdünlü gerçekten Usame bin ladinci mi? Usame’nin arkasındaki, gizli örgüt hangisidir? Ürdünlü CIA ile Ürdün istihbaratına ikili çalışma olabilir, Türk vatandaşı olup kurtulmak ister. Oyuna gelir.
Özet Yorum
Muhteris veya zaruret içinde olanlara basit iş verilir ve desteklenir. Sonra hafif suça karıştırılır. Tehditle daha büyüğe götürülür. İki ölümden biri seçtirilir. Saldırı intiharı düzenlerse ailesine büyük imkanlar verileceği vaat edilir. Yoksa kendilerinin öldürüleceği söylenir. Ölümlerden ölüm beğenir. İslam kılığına girip bombayı patlatır.
• Bestekarı kim? 10 Ocak 2010 Pazar Yazının özeti:
Sınırları korumayı asker sivile bırakıyor haber oldu.Bu çoğulculuğa uygun.Çoğulculuk tartışılmalı. Bestesiz enstrüman ancak gürültü üretir. Hükümeti yönlendiren bestekar olmalıdır. Bu, ordu olmayabilir. Partilerin ortak hedefi olmalıdır. Milli bestekar olmazsa yabancı türküler söylenir. Sınırın sivillere bırakılması askere alternatif hazırlamaktır. Demokrasiyi yüceltirken orduyu küçültmek gerekmez.
Özet Yorum:
Devlet askeri düzenle kurulur ve korunur. Hukuk düzeni ile yaşar ve gelişir. Hukuk düzeninde demokrasi ne kadar önemli ise askeri düzende de komuta zinciri o kadar önemlidir. Bunlar birbirine karıştırılmamalıdır. Siyasi partiler, meclis, üniversiteler genel kurmay başkanlığı devlet başkanını danışmanlarıdırlar. Derin güç Başbakan, Genelkurmay başkanı ve Devlet başkanından oluşmalıdır. Başka bir güç yabancıların sözcüsü olur.
• Gerçeği aramak 9 Ocak 2010 Cumartesi Yazının özeti
İktidara karşı Gladyo’yu ABD kullanıyor deniyor. Oysa Türkiye’de olanlar blok içi çatışmadır. ABD 80 de dışa açılım yapan ekonomiyi getirdi. Susurluk askerin gücünü kırmak için oynanan oyunun ortaya çıkmasıdır. İç çatışmada taraf tutanlar sonunda zor duruma düşülebilir. 12 Eylül darbesinin nedenini bir Evren öğrenemedi.
Özet yorum.
Darbeler hazırlanır. Sivil yönetim darbeyi önleyemeyince ordu darbeyi yapmıştır.Özal ve Evren darbeyi Türkiye nin lehine yönlendirmeye çalıştılar. Dışa bağımlı ekonomi ABD nin isteği üzerine yapılmıştır. Özal Ekonomide batıcıdır. Asker sivil çatışması batının en etkin silahıdır. Ama Türk halkı ordusu ile çatışmıyor.