Heyecandan umuda yolculuk
1156 Okunma, 0 Yorum
Fehmi Koru - Yeni Şafak
Ahmet Kirtekin

Beklemesi bile heyecanlı

ABD gibi bir ülkeyi bunalıma sürüklemek, insanlarının kafasını karıştırarak kaos ortamına sokmak ve bununla siyasi bir sonuç almak mümkün mü? İngiltere'yi? Almanya'yı? İtalya'yı, Fransa'yı? İsviçre'yi?

Yukarıda adını andığım herhangi bir ülkeyi o soruya yerleştirdiğinizde verilecek cevap aynı olacaktır: Hayır, kimse ABD'yi (veya İngiltere'yi, Almanya'yı, İtalya'yı, Fransa'yı ya da İsviçre'yi) kolay kolay kaosa sürükleyemez. Bu ülkelerin demokrasisinin olgunluğu, ekonomik gücü, halkın basit propagandalarla yönlendirilerek ülkenin kaos ortamına sokulmasını engeller...

Deneyenler bir dereceye kadar ortalığı karıştırabilirler belki, ama istedikleri sonuca erişemezler...

Peki ya Türkiye? Türkiye'yi bunalıma sürüklemek, insanlarının kafasını karıştırıp kaos ortamına sokarak siyasi bir sonuç almak mümkün mü?

Hemen ve kestirmeden cevap vermek yerine soru üzerinde biraz daha düşünmenizi tavsiye ederim.

Türkiye yakın geçmişinde pek çok badireler atlattı. Son elli yıl içerisinde gerçekleşen dört darbe ve çok sayıda darbe girişimi var. Her darbe ve darbe girişimi öncesinde sayısız siyasi suikasta ve nice kitle hareketine sahne oldu ülkemiz. Terör başını ne zaman ortaya çıkartsa hepimiz rahatsız olduk ve sığınacak sakin bir liman aradık. Her suikast ve kitle eylemi, yoğunlaşan terörist saldırılar, ülkeyi hiç zorlanmadan kaos ortamına sokabildi.

Darbeler öyle dönemlerin ürünüdür.

12 Eylül (1980) dönemi komutanlarından Org. Bedrettin Demirel, “Biz aylar önce idareye el koyacaktık, ama ortamın biraz daha olgunlaşmasını bekledik” derken bunu kast etmekteydi. Kaos ortamı darbeyi davet eder.

Buraya kadar yazılanlar Türkiye'nin ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre gibi darbe getiren kaos ortamından henüz uzak olmadığı tespitinde bulunuyor. İngiltere'de Başbakan Harold Wilson, Kraliyet Ailesi'nden Kont Mountbatten'in adına kendisine karşı bir darbe girişimi (1974) yapıldığı iddiasını dile getirmişti. İtalya'da, 1960'lı yıllarda, P-2 Locası'nın Gladio unsurlarını kullanacağı darbe girişimi planları ortaya çıktı. Ancak şu yakınlarda, kim ne yaparsa yapsın, ABD ve Avrupa ülkelerinin hiçbirinde kaos yoluyla siyasi sonuç almak mümkün görünmüyor.

Yakın zamanlara kadar 'kaos' çıkartarak siyasi sonuç alınabilen bir ülkeydi Türkiye, bazı iddialar hâlâ dinleyen kulaklar bulabiliyor, hâlâ kaosa yatırım yapanlar çıkabiliyor; ancak bu yolla siyasi sonuç alabilmek her gün biraz daha zorlaşıyor.

27 Nisan (2007) muhtırası başarısız oldu. “411 el kaosa kalktı” manşeti sonuç getirmedi. “Eşinin başı örtülü cumhurbaşkanı olmaz, olursa...” dayatması boş çıktı. “Türkiye Malezyalaşıyor” ve “Mahalle baskısı var” türü yaygaralar ortalığı sarstı, ama o kadar. Bugün de yeni tezler eşliğinde kaos ortamı zorlanıyor; evet kafalar karışıyor, ama beklenen türden bir siyasi sonuç hayli uzak görünüyor.

Çok değil kısa süre sonra, Türkiye, yukarıda adları tek tek sayılan ülkeler gibi, sağlam demokrasisi ve halkı refaha kavuşturan güçlü ekonomisiyle kaosu hedefleyen kampanyaların söz konusu olamayacağı bir ülke haline gelecek. Ne yaparlarsa yapsınlar, hiçbir kampanya, halkın kafasını karıştırmayı başaramayacak.

Giderek gücü tükenen bedenin sonuç alması imkânsız çırpınışlarına, eskiler 'son gürlüğü' derlerdi. Şu sıralarda yaşananlar gücünü iyice yitirmiş eski dönemin son çırpınışlarıdır. Bununla da istediği siyasi sonucu alamadığını gördüğünde 'eski dönem'in, 'demokrat ve müreffeh yeni Türkiye'ye yol açmak üzere ruhunu huzur içerisinde teslim etmesini bekleyebiliriz.

Heyecanla bekleyelim.

 

Fehmi Koru/f.koru@yenisafak.com.tr/09 Ocak 2010 Cumartesi

 

Yorum:

Fehmi Koru temel bir sorudan hareket ediyor:  “… gibi bir ülkeyi bunalıma sürüklemek, insanlarının kafasını karıştırarak kaos ortamına sokmak ve bununla siyasi bir sonuç almak mümkün mü?”

ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeler söz konusu olduğunda bu sorunun cevabı ‘hayır’ olacaktır. Sebep de açıktır: ‘Bu ülkelerin demokrasisinin olgunluğu, ekonomik gücü, halkın basit propagandalarla yönlendirilerek ülkenin kaos ortamına sokulmasını engeller...’

Türkiye de yavaş yavaş bu kıvamda bir ülke olmaktadır. Yazarı heyecanlandıran da bizzat bu dönüşümdür.

Baştan alalım

Ülkede kaos çıkararak siyasi sonuç almak mümkün müdür diye soruyor yazar: ABD ve İngiltere Irak’ı kitle imha silahlarının varlığını delil göstererek işgal etti. Afganistan El-Kaide’ye merkezlik yaptığı iddiasıyla işgal edildi. Ne savaş oyundur ne de işgal!

Colin Powell BM’de yaptığı sunumda Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu iddia ediyordu. Daha sonra yanıltıldığını söyleyerek af dileyecekti. İngiltere’de bir bilim adamının intiharı(?) ile sonuçlanan bir süreç yaşandı. Dönemin başbakanı Blair en son AB başkanlığına aday olmak istiyordu.

Bu adamları anlatan yazarlarımız muhtemelen türler hakkında bilgi sahibi değiller ki bir gün şahin dediklerine ertesi gün güvercin diyorlar. Fakat beslenme türlerine bakarak cinsleri kolayca ayırt edilebilir, oysa.

Bunca yıl sonra bu savaşların, işgallerin neden yaşandığı, onlarca gizli operasyonun neden yapıldığı, açık ve gizli işkence süreçlerinin neden ve nasıl hayata geçirildiği hakkında kimsenin net bir bilgisi –fikri değil, bilgisi- var mı? Ne Bush’un ne de Blair’in koltuklarından olması yeterlidir. Sağlıklı bir sistemden bahsedebilmek için bu adamların ve süreçte aktif olan, eline kan bulaşan herkesin yargılanması gerekir(di).

Bu gün bazı ülkelerde kaos yaşanmıyorsa bu siyasi rantın artık sağlıklı (barışçıl, adil ve demokratik) bir sistem dahilinde bölüşüldüğüne işaret etmez. Aksine siyasi erklerin kaosa ihtiyaç duymayacak derecede profesyonelleştiğini ve hatta kurumsallaştığını gösterir.

Demokrasi adında bir fetiş

Günümüzün siyasi fetişi demokrasi kelimesi. Adına demokrasi dediğiniz sürece her türlü gayri meşru ve gayri insani uygulamayı yapabilirsiniz. Halbuki demokrasi hepi topu bir yönetim (idare) biçimidir. Bir meşruiyet kaynağı değildir. Ve işin özüne bakılacak olursa siyaset teorisinde büyük eleştiriler almıştır. Buna rağmen teslim etmek gerekir ki adil bir sisteme gitmek de ancak demokrasi ile mümkündür.

Kendi içinde hala kusurları olan bir sistemi kendi etiketi haline getirmiş ülkeleri ideal olarak kabul etmenin makul hiçbir yanı yok.  Fakat psikolojik olarak bu normal bir tavır, yatağa bağlı hasta tekerlekli sandalye ile gezen hastayı kıskanır. Oysa birisi ona hatırlatmalıdır, gerçek nekahetin dışarıda, gerçek hayatta kendi ayakları üstünde durduğu zaman tamamlanacağını.

İyileşmek heyecanı muhafaza edemeyecek kadar uzun bir süreçtir. Heyecan yerine umudu tercih ederim, bu nedenle…

 

Ahmet Kirtekin






Sayı: 31 | Tarih: 10.01.2010
Toktamış Ateş
Demokrasi döneklik ve erdem
1779 Okunma
Osman Eskicioğlu
Hayrettin Karaman
Demokratik açılım
1561 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Reşat Nuri Erol
Enerji siyasetimiz nenasıl olmalıdır?
1326 Okunma
Ilker Ardic
Ebubekir Sifil
Hangi İslam
1325 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Yılmaz Özdil
Profesör Onur Erol bunların yanında hemşire bile o
1312 Okunma
Leyla Okta
Rasim Ozan Kütahyalı
Medyadaki umumi manzara
1308 Okunma
Recep Yıldırım
Zülfü Livaneli
Einstein’ın şoförü
1294 Okunma
Ali Bülent Dilek
Gülay Göktürk
Değişimin yolu-yordamı
1287 Okunma
Adem Çevik
Bekir Berat Özipek
‘Yeni İttihatçılar’, ‘kilit haberleşmeciler’ ve be
1263 Okunma
Bünyamin Demir
Ahmet Hakan
Hasan Cemal ile Nuray Mert arasında
1259 Okunma
6 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
İlk Ders
1224 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Açılım iki fotoğrafın kurbanı oluyor
1213 Okunma
Tayibet Erzen
Abdülkadir Özkan
Emekliye sürpriz !..
1200 Okunma
1 Yorum
Özgül Ertuğrul
Can Ataklı
Alternatif var aslında
1183 Okunma
Mesut Karaaytu
Fikret Bila
Kıyat'ın analizi
1169 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Heyecandan umuda yolculuk
1156 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mahir Kaynak
Medyanın Geleceği
1136 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Paranın Putlaştırılması
1114 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Filistin’e yol neden açık değil?
1106 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Mehmet Niyazi
Sıkıntılarımızın kaynağı
1093 Okunma
Abdurrahman Erol
Nazlı Ilıcak
Baykal'dan karartma
1090 Okunma
Fatma Karuç


© 2024 - Akevler