Einstein’ın şoförü
1294 Okunma, 0 Yorum
Zülfü Livaneli - Vatan
Ali Bülent Dilek

 

 

Einstein’ın şoförü

10.01.2010

Bu pazar sizlere zeki bir adamla, kurnaz bir adamın hikâyesini anlatacağım.

Bütün değerlerin altüst olduğu Türkiye’de bu iki kavram çok karıştırılıyor.

Oysa taban tabana zıtlar.

Zeki insanlar kurnaz değildir, kurnazlar da zeki...

Arada bir boyut farkı vardır.

Kurnazlar kuyrukta öne geçmek , hayatta rakiplerini sollamak, gece gündüz para kazanmak gibi şeylerle uğraşırken, gerçekten zeki olanlar bütün bunlara boş verir ve hayatı anlamlandırmaya uğraşır.

Mesela Donald Trump kurnazdır, Noam Chomsky zeki.

İsa zekidir, onu otuz gümüş kuruş için ele veren Yehuda ise kurnaz.

Amerikan yuppie ahlakı “loser” yani kaybeden diye bir kavram yarattığı ve başkalarına kazık atmaya tenezzül etmeyen herkesi bu kategoriye soktuğu için kavramlar iyice çarpıtıldı.

Bu şımarık açıdan bakarsanız döneminin milyarderi olacağı yerde başka işlerle uğraşan İsa da kaybedendir, Mevlana da, Albert Einstein da, Freud da, Rilke de, Nazım da...

Oysa İsa “Her şeyi kaybeden her şeyi kazanır” dememiş miydi?

Bilginin ve felsefenin Dan Brown seviyesine indirgendiği bu yeni cahiliye döneminde bu söz anlaşılamaz elbette.

***



Neyse gelelim bir kurnazla bir zekinin hikâyesine.

Albert Einstein, Princeton Üniversitesi’nde hocalık yaptığı yıllarda sık sık otomobiliyle yollara düşüyor ve birçok konferans veriyormuş.

Kendisine çok benzeyen şoförü kullanıyormuş arabayı.

Bir gün yine başka bir şehirdeki konferansa giderken şoför, kaç yıldır onu dinleye dinleye anlattıklarını ezberlediğini söylemiş.

Bunun üzerine Einstein da konferansa kendisinin yerine şoförün çıkmasını önermiş.

Öyle de yapmışlar.

Şoför kürsüye çıkmış, Einstein en arka sıraya oturup onu dinlemiş.

Şoför gerçekten de Einstein’in konferanslarını noktasına virgülüne kadar tekrarlamış.

Ama konuşması bittikten sonra salondan birisi okkalı bir soru sormuş.

Önce şaşıran şoför bir süre düşünür gibi yapmış ve “Bana o kadar basit bir soru sordunuz ki buna arka sırada oturan şoförüm bile cevap verir” diyerek sözü Einstein’a aktarmış.

***



Bu örneği vererek, İzafiyet Teorisi’ni ortaya atan Einstein zeki, şoförü ise kurnaz diyecektim ama yazının bu noktasına gelince vazgeçtim.

Şoför, bizim kurnaz muhterislerin yanında bir bilge gibi kalıyor.

Çünkü hem düşünceyi, bilgiyi aşağılamıyor, hem hocanın konferanslarını ezberliyor hem de içine düştüğü güç durumdan güzel bir buluşla sıyrılmayı başarıyor.

Bizimkiler ise devleti, halkı ve belediyeleri soymayı müthiş bir zeka ölçüsü olarak görüyorlar.

 

 

YORUM:

YORUM:

YORUM YOK.

Ak parti temel:belge 6) müslüman 1 delikten 2.defa ısırılmaz.

MUSTAFA KARAHASANOĞLU’ndan mektuplar

(Milli Görüş 40 yılın muhasebesi)

Bu mektuplar bütün Refah Partisi il,ilçe,belde ve önemli şahıslara(2500 cıvarı)

Gönderilmiştir.

2.mektup sh:3

29.08.1988

 

 

 

 

Einstein’ın şoförü

10.01.2010

Bu pazar sizlere zeki bir adamla, kurnaz bir adamın hikâyesini anlatacağım.

Bütün değerlerin altüst olduğu Türkiye’de bu iki kavram çok karıştırılıyor.

Oysa taban tabana zıtlar.

Zeki insanlar kurnaz değildir, kurnazlar da zeki...

Arada bir boyut farkı vardır.

Kurnazlar kuyrukta öne geçmek , hayatta rakiplerini sollamak, gece gündüz para kazanmak gibi şeylerle uğraşırken, gerçekten zeki olanlar bütün bunlara boş verir ve hayatı anlamlandırmaya uğraşır.

Mesela Donald Trump kurnazdır, Noam Chomsky zeki.

İsa zekidir, onu otuz gümüş kuruş için ele veren Yehuda ise kurnaz.

Amerikan yuppie ahlakı “loser” yani kaybeden diye bir kavram yarattığı ve başkalarına kazık atmaya tenezzül etmeyen herkesi bu kategoriye soktuğu için kavramlar iyice çarpıtıldı.

Bu şımarık açıdan bakarsanız döneminin milyarderi olacağı yerde başka işlerle uğraşan İsa da kaybedendir, Mevlana da, Albert Einstein da, Freud da, Rilke de, Nazım da...

Oysa İsa “Her şeyi kaybeden her şeyi kazanır” dememiş miydi?

Bilginin ve felsefenin Dan Brown seviyesine indirgendiği bu yeni cahiliye döneminde bu söz anlaşılamaz elbette.

***



Neyse gelelim bir kurnazla bir zekinin hikâyesine.

Albert Einstein, Princeton Üniversitesi’nde hocalık yaptığı yıllarda sık sık otomobiliyle yollara düşüyor ve birçok konferans veriyormuş.

Kendisine çok benzeyen şoförü kullanıyormuş arabayı.

Bir gün yine başka bir şehirdeki konferansa giderken şoför, kaç yıldır onu dinleye dinleye anlattıklarını ezberlediğini söylemiş.

Bunun üzerine Einstein da konferansa kendisinin yerine şoförün çıkmasını önermiş.

Öyle de yapmışlar.

Şoför kürsüye çıkmış, Einstein en arka sıraya oturup onu dinlemiş.

Şoför gerçekten de Einstein’in konferanslarını noktasına virgülüne kadar tekrarlamış.

Ama konuşması bittikten sonra salondan birisi okkalı bir soru sormuş.

Önce şaşıran şoför bir süre düşünür gibi yapmış ve “Bana o kadar basit bir soru sordunuz ki buna arka sırada oturan şoförüm bile cevap verir” diyerek sözü Einstein’a aktarmış.

***



Bu örneği vererek, İzafiyet Teorisi’ni ortaya atan Einstein zeki, şoförü ise kurnaz diyecektim ama yazının bu noktasına gelince vazgeçtim.

Şoför, bizim kurnaz muhterislerin yanında bir bilge gibi kalıyor.

Çünkü hem düşünceyi, bilgiyi aşağılamıyor, hem hocanın konferanslarını ezberliyor hem de içine düştüğü güç durumdan güzel bir buluşla sıyrılmayı başarıyor.

Bizimkiler ise devleti, halkı ve belediyeleri soymayı müthiş bir zeka ölçüsü olarak görüyorlar.

 

 

YORUM:

YORUM:

YORUM YOK.

Ak parti temel:belge 6) müslüman 1 delikten 2.defa ısırılmaz.

MUSTAFA KARAHASANOĞLU’ndan mektuplar

(Milli Görüş 40 yılın muhasebesi)

Bu mektuplar bütün Refah Partisi il,ilçe,belde ve önemli şahıslara(2500 cıvarı)

Gönderilmiştir.

2.mektup sh:3

29.08.1988

 

MUSTAFA KARAHASANOĞLU

MUSTAFA KARAHASANOĞLU

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 31 | Tarih: 10.01.2010
Toktamış Ateş
Demokrasi döneklik ve erdem
1779 Okunma
Osman Eskicioğlu
Hayrettin Karaman
Demokratik açılım
1561 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Reşat Nuri Erol
Enerji siyasetimiz nenasıl olmalıdır?
1326 Okunma
Ilker Ardic
Ebubekir Sifil
Hangi İslam
1325 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Yılmaz Özdil
Profesör Onur Erol bunların yanında hemşire bile o
1312 Okunma
Leyla Okta
Rasim Ozan Kütahyalı
Medyadaki umumi manzara
1308 Okunma
Recep Yıldırım
Zülfü Livaneli
Einstein’ın şoförü
1294 Okunma
Ali Bülent Dilek
Gülay Göktürk
Değişimin yolu-yordamı
1287 Okunma
Adem Çevik
Bekir Berat Özipek
‘Yeni İttihatçılar’, ‘kilit haberleşmeciler’ ve be
1263 Okunma
Bünyamin Demir
Ahmet Hakan
Hasan Cemal ile Nuray Mert arasında
1259 Okunma
6 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
İlk Ders
1224 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Açılım iki fotoğrafın kurbanı oluyor
1212 Okunma
Tayibet Erzen
Abdülkadir Özkan
Emekliye sürpriz !..
1200 Okunma
1 Yorum
Özgül Ertuğrul
Can Ataklı
Alternatif var aslında
1183 Okunma
Mesut Karaaytu
Fikret Bila
Kıyat'ın analizi
1169 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Heyecandan umuda yolculuk
1155 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mahir Kaynak
Medyanın Geleceği
1136 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Paranın Putlaştırılması
1114 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Filistin’e yol neden açık değil?
1106 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Mehmet Niyazi
Sıkıntılarımızın kaynağı
1093 Okunma
Abdurrahman Erol
Nazlı Ilıcak
Baykal'dan karartma
1090 Okunma
Fatma Karuç


© 2024 - Akevler