Einstein’ın şoförü
10.01.2010
Bu pazar sizlere zeki bir adamla, kurnaz bir adamın hikâyesini anlatacağım.
Bütün değerlerin altüst olduğu Türkiye’de bu iki kavram çok karıştırılıyor.
Oysa taban tabana zıtlar.
Zeki insanlar kurnaz değildir, kurnazlar da zeki...
Arada bir boyut farkı vardır.
Kurnazlar kuyrukta öne geçmek , hayatta rakiplerini sollamak, gece gündüz para kazanmak gibi şeylerle uğraşırken, gerçekten zeki olanlar bütün bunlara boş verir ve hayatı anlamlandırmaya uğraşır.
Mesela Donald Trump kurnazdır, Noam Chomsky zeki.
İsa zekidir, onu otuz gümüş kuruş için ele veren Yehuda ise kurnaz.
Amerikan yuppie ahlakı “loser” yani kaybeden diye bir kavram yarattığı ve başkalarına kazık atmaya tenezzül etmeyen herkesi bu kategoriye soktuğu için kavramlar iyice çarpıtıldı.
Bu şımarık açıdan bakarsanız döneminin milyarderi olacağı yerde başka işlerle uğraşan İsa da kaybedendir, Mevlana da, Albert Einstein da, Freud da, Rilke de, Nazım da...
Oysa İsa “Her şeyi kaybeden her şeyi kazanır” dememiş miydi?
Bilginin ve felsefenin Dan Brown seviyesine indirgendiği bu yeni cahiliye döneminde bu söz anlaşılamaz elbette.
***
Neyse gelelim bir kurnazla bir zekinin hikâyesine.
Albert Einstein, Princeton Üniversitesi’nde hocalık yaptığı yıllarda sık sık otomobiliyle yollara düşüyor ve birçok konferans veriyormuş.
Kendisine çok benzeyen şoförü kullanıyormuş arabayı.
Bir gün yine başka bir şehirdeki konferansa giderken şoför, kaç yıldır onu dinleye dinleye anlattıklarını ezberlediğini söylemiş.
Bunun üzerine Einstein da konferansa kendisinin yerine şoförün çıkmasını önermiş.
Öyle de yapmışlar.
Şoför kürsüye çıkmış, Einstein en arka sıraya oturup onu dinlemiş.
Şoför gerçekten de Einstein’in konferanslarını noktasına virgülüne kadar tekrarlamış.
Ama konuşması bittikten sonra salondan birisi okkalı bir soru sormuş.
Önce şaşıran şoför bir süre düşünür gibi yapmış ve “Bana o kadar basit bir soru sordunuz ki buna arka sırada oturan şoförüm bile cevap verir” diyerek sözü Einstein’a aktarmış.
***
Bu örneği vererek, İzafiyet Teorisi’ni ortaya atan Einstein zeki, şoförü ise kurnaz diyecektim ama yazının bu noktasına gelince vazgeçtim.
Şoför, bizim kurnaz muhterislerin yanında bir bilge gibi kalıyor.
Çünkü hem düşünceyi, bilgiyi aşağılamıyor, hem hocanın konferanslarını ezberliyor hem de içine düştüğü güç durumdan güzel bir buluşla sıyrılmayı başarıyor.
Bizimkiler ise devleti, halkı ve belediyeleri soymayı müthiş bir zeka ölçüsü olarak görüyorlar.
YORUM:
YORUM:
YORUM YOK.
Ak parti temel:belge 6) müslüman 1 delikten 2.defa ısırılmaz.
MUSTAFA KARAHASANOĞLU’ndan mektuplar
(Milli Görüş 40 yılın muhasebesi)
Bu mektuplar bütün Refah Partisi il,ilçe,belde ve önemli şahıslara(2500 cıvarı)
Gönderilmiştir.
2.mektup sh:3
29.08.1988
Einstein’ın şoförü
10.01.2010
Bu pazar sizlere zeki bir adamla, kurnaz bir adamın hikâyesini anlatacağım.
Bütün değerlerin altüst olduğu Türkiye’de bu iki kavram çok karıştırılıyor.
Oysa taban tabana zıtlar.
Zeki insanlar kurnaz değildir, kurnazlar da zeki...
Arada bir boyut farkı vardır.
Kurnazlar kuyrukta öne geçmek , hayatta rakiplerini sollamak, gece gündüz para kazanmak gibi şeylerle uğraşırken, gerçekten zeki olanlar bütün bunlara boş verir ve hayatı anlamlandırmaya uğraşır.
Mesela Donald Trump kurnazdır, Noam Chomsky zeki.
İsa zekidir, onu otuz gümüş kuruş için ele veren Yehuda ise kurnaz.
Amerikan yuppie ahlakı “loser” yani kaybeden diye bir kavram yarattığı ve başkalarına kazık atmaya tenezzül etmeyen herkesi bu kategoriye soktuğu için kavramlar iyice çarpıtıldı.
Bu şımarık açıdan bakarsanız döneminin milyarderi olacağı yerde başka işlerle uğraşan İsa da kaybedendir, Mevlana da, Albert Einstein da, Freud da, Rilke de, Nazım da...
Oysa İsa “Her şeyi kaybeden her şeyi kazanır” dememiş miydi?
Bilginin ve felsefenin Dan Brown seviyesine indirgendiği bu yeni cahiliye döneminde bu söz anlaşılamaz elbette.
***
Neyse gelelim bir kurnazla bir zekinin hikâyesine.
Albert Einstein, Princeton Üniversitesi’nde hocalık yaptığı yıllarda sık sık otomobiliyle yollara düşüyor ve birçok konferans veriyormuş.
Kendisine çok benzeyen şoförü kullanıyormuş arabayı.
Bir gün yine başka bir şehirdeki konferansa giderken şoför, kaç yıldır onu dinleye dinleye anlattıklarını ezberlediğini söylemiş.
Bunun üzerine Einstein da konferansa kendisinin yerine şoförün çıkmasını önermiş.
Öyle de yapmışlar.
Şoför kürsüye çıkmış, Einstein en arka sıraya oturup onu dinlemiş.
Şoför gerçekten de Einstein’in konferanslarını noktasına virgülüne kadar tekrarlamış.
Ama konuşması bittikten sonra salondan birisi okkalı bir soru sormuş.
Önce şaşıran şoför bir süre düşünür gibi yapmış ve “Bana o kadar basit bir soru sordunuz ki buna arka sırada oturan şoförüm bile cevap verir” diyerek sözü Einstein’a aktarmış.
***
Bu örneği vererek, İzafiyet Teorisi’ni ortaya atan Einstein zeki, şoförü ise kurnaz diyecektim ama yazının bu noktasına gelince vazgeçtim.
Şoför, bizim kurnaz muhterislerin yanında bir bilge gibi kalıyor.
Çünkü hem düşünceyi, bilgiyi aşağılamıyor, hem hocanın konferanslarını ezberliyor hem de içine düştüğü güç durumdan güzel bir buluşla sıyrılmayı başarıyor.
Bizimkiler ise devleti, halkı ve belediyeleri soymayı müthiş bir zeka ölçüsü olarak görüyorlar.
YORUM:
YORUM:
YORUM YOK.
Ak parti temel:belge 6) müslüman 1 delikten 2.defa ısırılmaz.
MUSTAFA KARAHASANOĞLU’ndan mektuplar
(Milli Görüş 40 yılın muhasebesi)
Bu mektuplar bütün Refah Partisi il,ilçe,belde ve önemli şahıslara(2500 cıvarı)
Gönderilmiştir.
2.mektup sh:3
29.08.1988
MUSTAFA KARAHASANOĞLU
MUSTAFA KARAHASANOĞLU