Beyaz pirincin içindeki siyah taştan korkmayın. Beyaz pirincin içindeki beyaz taştan korkun” derler.
“Kafes Eylem Planı”ndaki “kilit haberleşmecilerimiz” ifadesini duyunca ilk aklıma gelen bu söz oldu.
Bu söz, demokrasi mücadelesinin gittikçe keskinleştiği ve her kesimden demokratların aynı safta toplanmaya başladığı bugünlerde daha çok hatırlanmalı.
Çünkü her kesimin içinde, kolektif bir demokratik duyarlılık ve tutum geliştirmeye çalışanlar olduğu gibi, yine her kesimin içinde bunu baltalamak için elinden geleni yapanlar da var.
Elbette bazıları ideolojik önyargılarından, siyasi körlüklerinden veya dar kafalılıklarından dolayı böyleler. Her kesimin, her partinin, her gazete, dergi veya web sitesi çevresinin, hatta silahlı muhalif grupların içinde, aslında aynı devletçi, milliyetçi, jakoben ve dışlayıcı ittihatçılık ideolojisinin sol, sağ, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, İslamcı ve laik versiyonlarını taşıyan unsurlar var.
Ama asıl sorun onlar değil.
Asıl sorun “kilit haberleşmeciler”.
Çünkü aklı fikri fesatlığa çalışan, sahip olduğu konumu kendi vatandaşını birbirine düşürmeye borçlu olan, bunun için hiçbir grubu ihmal etmeyen, ama sınırlarının bir metre dışında ne olup bittiğinin farkında olmayan bir irade var ki, o eski komitacılık ve teşkilatçılık alışkanlığına fasılasız devam ediyor. Bunun için her kesimde kendisine karşı kolektif bir muhalefetin oluşmasını engellemeye hizmet edecek unsurlar istihdam ediyor.
İşin kötüsü, kimin kiminle “haberleştiğini” bilmediğimiz için, kimin dar kafalılığından, kimin derin odaklara hizmet için yaptığını da anlayamıyoruz.
Kürtler arasında açılımı sabote etmek için çalışanlar var; Aleviler ve İslamcılar arasında Ergenekon’u “fantezi” olarak göstermeye çalışanlar var. Aynı ulusalcı zehirli aşı farklı tabaklarda ve farklı soslarla servis yapanlar var.
Yazının devamı için : http://www.stargazete.com/gazete/yazar/berat-ozipek/-yeni-ittihatcilar-kilit-haberlesmeciler-ve-beyaz-taslar-236160.htm
Yorum:
Bu ülkede atılan her olumlu adımın altında bir farklı hesap yattığını düşünen ne kadarda fazla insan var ?
Gerçekleştirilen her faaliyetin aslında başka bir fikir altayapısıyla oluşturulduğu ve aslında başka şeylere hizmet etmek için yapıldığı iddaliarına inanmak ne kadar kolay dğeilmi?
Spekülasyonun insanı cezvbeden bir tarafının olduğu aşikardır , ancak paranoyanın bu boyutlara varması artık rahatsız etmeye başladı. Aslında olaylara biraz yakından bakıldığında bilgi eksiğinin tek sorun olduğunu görmek mümkündür. Demokratik açılımın çerçevesi mecliste çizilmişken, insanlarımızın yaşam standartlarını yükseltmenin dışında bir adım olmadığı ortadayken bu denli bir karşı rüzgarla karşı karşıya kalması şaşırtıcı değilmi ?
Her fırsatta kurumların karşı karşıya getirilmeye çalışılmasının kime faydası var? Hukuk sadece fakirler için mi var? Hatalar ve hatalıların yargı önüne çıkmasında bir art niyet aramak ne kadar insaf dairesindedir?