06.01.2010
Habur’da, PKK’lılara görkemli karşılama tepki çekmişti.
BDP’li başkanlara kelepçe de ‘açılıma’ darbe vurmuştu.
Dün TBMM’nin en dikkat çekici olayı, hiç kuşkusuz, eski DTP’li milletvekillerinin, Ufuk Uras’ın da aralarına katılmasıyla Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) çatısı altında ilk grup toplantılarını yapmasıydı. Siyasi yasaklı Ahmet Türk’ün bir nevi “onur konuğu” olduğu toplantıyı çok sayıda partili ve KESK Başkanı Sami Evren, sanatçı Ferhat Tunç, Prof. Mithat Sancar ve EMEP’in bazı yöneticileri başta olmak üzere, dikkat çekici ölçüde az sayıda, partili olmayan şahsiyet izledi.
BDP’li milletvekilleri önce Başbakan Erdoğan’ın Meclis’teki çalışma ofisine “plastik kelepçeler” bıraktılar. Ardından son KCK operasyonunda, ellerinde plastik kelepçe, başlarında birer polisle toplama kampına götürülürcesine adliyeye götürülen belediye başkanı, siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin fotoğraflarını grup toplantı salonuna taşıdılar. Grup Başkanı Nuri Yaman da ilk konuşmasında defalarca bu kelepçe olayına değindi.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.
Yorum:
Uyuyor musunuz, uyutuyor musunuz?
Açılım aylar önce herkes için umuttu, bir süre sonra gizemli olmaya başladı şimdi ise artık bunun bir ABD tezgahı olduğunu bilmeyen yok, Sn. Çakır dışında.
Hala açılımdan bir şeyler bekleyerek, kendince analizler yaparak, sorumlular ortaya koymakla ve bundan sonrası için olması gerekenleri öne sürmekle kime hitap ediyor, Türkiye’deki hangi grubun sesi, hangi fikrin temsilcisi olmaya çalışıyor, ben çözemedim.
Bu kadar açık bir gerçeği pek tabii görebilecek bir gazeteci olan Çakır’ın belli ki daha derin hesapları var.
Türkiye’deki en büyük sorun bana göre adalet sorunudur ve herkes mağdurdur. Birilerine açıktan yapılan haksızlıklar, başkalarına maskelenerek sunuluyor. Daha da kötüsü bunun bile farkında olmayan insan sayısı hiç de az değil. Hayattaki çarpıklıkları normumuz olacak kadar benimsemiş olmamıza ben başka açıklık getiremiyorum. Fikri olan varsa beni de aydınlatsın lütfen, müteşekkir olurum.
Bu ülke halkının adil olarak yönetilmesi, insan gibi yaşaması için ne ABD’nin çıkar oyunlarına, ne de salt insan beyninin ürünü olan, buram buram siyasi entrika kokacak kadar da masum olmayan AB uyum yasalarına ihtiyacı var.
Ülkedeki yargı ve yönetim sisteminin değişmesiyle sadece bir kesime değil, herkese adalet, herkese demokrasi ulaştırılmış olur. Ülkenin tek sorunu Kürt sorunu değil ki. Sn. Çakır’ın hala tek sorunumuz, en büyük sorunumuz buymuş gibi gündem oluşturmasına, paranoyakça bile olsa başka açıklama getirmek gerekiyor. Bunun adı demokrasi veya barış arayışı olmamalı. Ülkenin çöken yargı sisteminin yerine yenisi kurulmalı, tez elden ve Kur’an rehberliğinde. Aksi halde ne yaparsak yapalım, hep beraber batacağız.
Sayın Çakır yanılıyor açılım bu fotoğrafların kurbanı olmuyor aksine bu istenmeyen tablolar açılımın birer sonucudur ve toplum içinde kin üretip, besleyerek yıkıcı olmaya devam ediyor. Yazısında yer verdiği fotoğraflar ise Türk-Kürt kardeşliğinde maalesef ki gelinen son noktadır, adı da;
“Dişe diş, göze göz.”
“Öyle değil, böyle olur.”
“Son gülen, iyi güler.”
Veya Kürtçe ifade edersek, “Dinya dorê, ne zorê.” olabilir.