Mızrak çuvala sığmıyor
1204 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Niyazi - Zaman
Abdurrahman Erol

 

04.01.2010

Asimetrik savaş, psikolojik savaş gibi askerî deyimleri öğrenmekle kalmadık; hepimiz stratejist olduk. Fakat yedi bin civarında terörist hâlâ Kuzey Irak dağlarında dolaşıyor. Şehir terörü her zaman olabilir; ama polis güçlüyse, o da en az seviyeye inebilir.

Kır teröristlerinin durumu ise farklıdır; dolaştıkları, yaşadıkları yerler bellidir. Muhatabı güçlü ise silip süpürülür. Demek ki yetmiş beş milyonluk milletimizin askerlik bilgisinin değeri on para etmiyor.

Bir kanaldaki tartışmada bir gazeteci, ordumuzu savunmak ihtiyacı duydu: "Bu ordu Bulgar ordusu değil; Türk ordusudur. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın kozmik odası silahlı kuvvetlerin kalbidir. Oraya ancak altı kişi girebilir. AK Parti hükümeti orayı yol geçen hanına çevirdi." Azıcık sağduyusu olan vatandaşımız ordumuza toz kondurmaz; çünkü varlığımızın devamı, bayrağımızın dalgalanması ordumuzla mümkün. Fakat iş yalakalığa dönüştü mü insanın midesi bulanıyor.

Ordumuz Mete Han'dan beri sürüp geliyor; hiçbir milletin ordusu onun kadar erişilmez zaferlere imza atmadı. Özel Kuvvetler Komutanlığı ise Bülent Ecevit'in açıkladığına göre, yakın dönemde Amerikalılar tarafından kurulmuş, finansmanını da onlar üstlenmişler. İki bin iki yüz yıldan beri sürüp gelen ordumuzun Amerikalıların kurduğu Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın kozmik odası nasıl kalbi oluyor? Kozmik oda nedir, ne iş yapar bilmem; ama ordumuzun kalbinin yeni takılmadığını biliyorum.

Hiçbir hükümet ordusuyla karşı karşıya gelmek istemez. Zaten ordu Yeniçeri Ocağı'nın son devrine dönmemişse, hükümetin emrindedir. Hükümetin en başta gelen görevi de bütçesine göre ordusunun ihtiyacını gidermek, onu gözbebeği gibi korumaktır. Hükümet ordunun kalbi olan (!) kozmik odayı yol geçen hanına çevirmedi. Durup dururken hükümet oraya girmedi veya bir adamını göndermedi. Ortada bir suikast iddiası var; cevap olarak da bir albayla bir binbaşının bilgi sızdıran bir subayı takip ettiği söylenmiş. Savunma savcılık makamını tatmin etmemiş olabilir. Her yerde suç delili aramaya hakkı vardır. Elbette devletin sırrı varsa, o da riayet edecektir. Aksi takdirde sigaya çekilir.

Sayın Nevzat Tarhan, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın amaç maddesini alıntıladıktan sonra, şu yargıya varıyor: "Bu durumda Sayın Arınç'ın evinin yakınında köstebek için istihbarat toplama savunması geçersizdir. Ancak darbe sabahı kimi nereden alacaklarının teyidi işlemi olabilir. Hata yapmamak için yazılı notla tespit mantıklıdır." Mercimek kadar beyni olan başka türlü düşünebilir mi?

Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın şöyle demiş: "Hükümetin başında öyle bir başkan var ki Damat Ferit Paşa'dan farklı bir kimlik izlemiyor. Türkiye'nin tek güvencesi TSK kalmıştır." Cuntacılar sivil ayak bulmadıkça darbe yapamazlar; bu ses "biz varız" ifadesini taşıyor. Günümüzde yapılacak bir darbe hem ülkemizi, hem de ordumuzu çok güç mevkilere düşürür. Avrupa'daki, NATO'daki durumumuz sorgulanır; ekonomik bakımdan öyle bir batağa saplanırız ki, başımıza neler geleceğini tahayyül etmek bile güç. Bunun hesabını kimse veremez. Herhalde bunun için haklı olarak Nevzat Tarhan Bey, kanaatini belirtmek ihtiyacını duymuş: "Ordu göreve anlamına gelecek sözler söyleyen ve ordumuzun iç siyasete müdahalesini isteyen Mustafa Akaydın karakteri gerçek ordu düşmanı karakteridir." Bu konuda Sayın Baykal'ın tavrı da net değildir; hem nalına hem mıhına vuruyor; bugüne kadar "Hangi gerekçe ile olursa olsun, darbenin her türlüsüne karşıyız. Demokrasilerde oyla gelen oyla gider." deyip ağırlığını koymadı. 1950'den öncesinden haberdar olanlar cuntacıların teklifini Menderes'in, "İktidarı beğenmiyorsanız istifa eder, saflarımıza katılırsınız; meşru yere gayrimeşru yoldan gidilmez." deyip reddettiğini, böylece sağlıklı bir seçim ortamına gidilebildiğini bilirler.

Tabii 27 Mayıs darbesini hatırlayınca, huylunun huyundan vazgeçemeyeceğini insan idrak ediyor. Aksi halde darbe çığırtkanlığı yapan belediye başkanını kapının önüne koyardı. Zevahiri kurtarmak için yarım ağızla darbeye karşı görünmek ikna edici olmuyor; çünkü mızrak çuvala sığmıyor. 

 

 

Abdurrahman Erol






Sayı: 30 | Tarih: 3.01.2010
Bekir Berat Özipek
Kırmızı ibikli horozun katilini bulun
2441 Okunma
Bünyamin Demir
Ahmet Hakan
Orhan Pamuk'a bilgilendirme mektubu
2082 Okunma
11 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Abdülkadir Özkan
Değişen sadece takvim yaprakları
1624 Okunma
Özgül Ertuğrul
Hayrettin Karaman
İslami Düzen
1557 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Gülay Göktürk
Hukuk kontrgerillanın karargâhında
1488 Okunma
Adem Çevik
Can Ataklı
Yılbaşı için özür mektubu
1425 Okunma
Mesut Karaaytu
Yılmaz Özdil
Kozmik odadan ne çıkar?
1317 Okunma
Leyla Okta
Toktamış Ateş
Eylemlerin amacı
1311 Okunma
Osman Eskicioğlu
Zülfü Livaneli
Yeni yıl
1279 Okunma
Ali Bülent Dilek
Nazlı Ilıcak
Yargıtay dinlendi mi?
1270 Okunma
Fatma Karuç
Ebubekir Sifil
İslam Meselesi
1250 Okunma
Zafer Kafkas
Fehmi Koru
Maalesef bu hale geldik...
1249 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mahir Kaynak
Devrim İçinde Devrim
1244 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Cengiz Çandar
1041'den 2010'a: Askeri darbe ve muhtıralar geride
1229 Okunma
Ekrem Fildişi
Hakan Albayrak
Ekseni kayanlara geçmiş olsun
1226 Okunma
Veysel İpekçi
Mehmet Şevket Eygi
İslâm Mektepleri
1216 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Niyazi
Mızrak çuvala sığmıyor
1204 Okunma
Abdurrahman Erol
Reşat Nuri Erol
Türkiye ve sermaye
1199 Okunma
Ilker Ardic
Mehmet Altan
Müslüman retçiye işkence duyurusu...
1197 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Oktay Ekşi
Bir Dönemin Sonu
1190 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Sivil 28 Şubat süreci sürüyor
1186 Okunma
Tayibet Erzen