Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4
Ekseni kayanlara geçmiş olsun!
Ulusalcı şehir efsanelerine inananlar Türkiye'nin Siyonist emperyalistlere peşkeş çekildiğini söyleye dursunlar, İsrail'in 'ılımlı' Haaretz gazetesi bile 'Türkiye'yi kaybediyoruz! Atatürk'ün ordusu nerede?' diye feryat-figan ediyor.
Nasıl etmesin?
Geriye dönüp 2009 yılına şöyle bir baktığınızda, varlığını uluslararası sistem lortlarının aşağılık menfaatlerine armağan ede gelen Türkiye'nin titreyip kendine döndüğünün resmini görürsünüz:
1. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Davos'ta İsrail'i yerin dibine batırdı ve o gün bugündür yakaladığı her fırsatta Gazze'nin kanayan yarasını gündeme getirerek İsrail'e yüklenmeye devam ediyor.
2. Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye ordusu ile ilk kez ortak tatbikat yaptı. İsrail'in katılımıyla gerçekleşen geleneksel “Anadolu Kartalı” tatbikatı ise ilk kez iptal edildi.
3. Türkiye Hükümeti, Irak ve Suriye hükümetleriyle yüksek düzeyli stratejik işbirliği anlaşmaları imzaladı, bölgesel entegrasyonu müjdeleyen ortak hükümet toplantıları yaptı.
4. Türkiye-Suriye, Türkiye-Libya ve Türkiye-Ürdün arasındaki vize uygulamalarına, Türkiye'nin öncü gayretleriyle son verildi. Öncüpınar-Selamet sınır kapısındaki bariyeri kaldırıp atan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Velid Muallim, “Sınırsız Ortadoğu” hedefinin altını çizdi.
5. Washington ve Telaviv'den yükselen şiddetli itirazlara rağmen İran'la işbirliğini geliştiren Türkiye, 'Ticarette dolar ve avro yerine Türk Lirası ve İran Tümeni kullanalım' diyecek kadar ileri gitti. Devlet Bakanı Egemen Bağış, “İran'a tavır koyun!” deyip duran Batılıları, 'İran'la nasıl konuşacağımızı sizden öğrenecek değiliz' diye azarladı.
6. Türkiye, ABD'nin “Taliban'la savaşmak için Afganistan'a muharip asker gönder” talebini reddetti ve NATO'nun İran'a karşı seferber edilmesine de karşı çıktı.
1 Mart (2003) hadisesi ve bu hadisenin İslam dünyasındaki yankıları, Türkiye'nin yeniden İslam Dünyası'nın siyasi istinatgâhı olabileceğini göstermişti. Yukarıda sıraladığımız gelişmeler ve bunların İslam dünyasındaki yankıları ise, bunun gerçekleşmeye başladığını gösteriyor.
Mezkûr gelişmelerin Türkiye'yi Batı nezdinde fevkalade sevimsiz ama aynı zamanda fevkalade karizmatik kıldığını da belirtelim.
Türkiye, Batı'nın kurduğu bir dengenin bekçisiydi; şimdi ise, Batı karşısında dik durarak, ama Batı'yla köprüleri atmamaya da özen göstererek, yeni bir denge kuruyor.
Ermenistan'la imzalanan protokoller, Sırbistan açılımı ve Yunanistan'la zeytin dalı alışverişi de bu bağlamda değerlendirilmeli.
Yerden mantar gibi biten cuntalarla mütemadiyen boğuşmak zorunda kaldığı ve Kürt açılımında sert bir anlayışsızlık duvarına çarptığı halde içe kapanmayıp 'yeni bir dünya'nın izini sürmeye devam etesliden AK Parti Hükümeti'ne aşk olsun, ekseni kayanlara geçmiş olsun!
************************
1. “one minute” Türkiye’nin itibarını gerçekten olumlu yönde etkilemiştir. Burası muhakkaktır. Ama toplantıdan hemen sonra yapılan toplantı iadeyi itibar niteliğinde sayılabilir.
2. Türkiye ile İsrail arasındaki eksen kaymasının temel nedeni nedir ?.
Dağlıca baskını sırasında İsraill’in teslim etme vakti gelen Heronları teslim etmediği bilinmektedir. Bununla beraber zor bin bela Heronlar teslim edilmiş. TSK tarafından gerekli incelemesi yapıldığında fark edilmiştir ki; uçakların beynin kopyalanmış ve çekilecek istihbarat görüntülerinin bir kopyası İsrail’e ulaştırılacaktır. Bunu üzerine Heronlar geri gönderilmiş.Tekrar tamir edilip alınacak altı Heron’dan ilk üçü teslim edilir. TSK test uçuşuna çıkarmadan alım yapmayacağını bildirir. Yapılan incelemelerde üç ciddi kusur bulunur. Ve heronlar geri gönderilir. Bunun üzerine İsrail uçakları Hindistan’a satar.Bunun üzerine TSK yarı fiyatın Rusya ile anlaşma yapar.
Tatbikat ile ilgili bir diğer konuda haretz gazetesinin haberine göre tatbikatta İran ve Suriye sınırlarında tatbikat yapılacağı duyurulması olabilir.. Bunun üzerine İsrail tatbikattan çıkarılır. Ben şahsen bunun AKP hükümetinin kudretli iradesinin tecellisi olduğunu düşünmüyorum.
3. Çok güçlü bir Türkiye imajını kimin çizdiği konusu şüphelidir. Yemen , Irak , Afganistan ve Lübnan AKP hükümeti döneminde işgal edilmişken. Tek başına ağacı kalmamış bir ormanda baş başa kalmak hikmetini kavramak gerekir. Bir soluklanma için altında dinlenilen ağacın dalında balta olması onu güçlü kılmaz. Çevresinin olmadığı yerde ona da güç katmaz. Böyle bir dönme daha önce Moğol istilasında da yaşanmış ve nihayetinde Anadolu’nun işgali ile nihayetlenmişti.
4 Cuntalar elbette iyi değildir. Ama bu cuntalar bir 28 şubat daha yaptılar, O günün meşhur komutanları ABD ‘ye gidip geldikten bir hafta sonta tencere tava v.s elde ne varsa döküldü meydanlara. Bu darbenin bir ABD derin devlet işi olduğu bugünlerde açıkça bilinmektedir.
Şimdi açılım ve cunta bitirme planlarını hararetle savunan “GAZETE” ve Cemaatlerin o günlerde tam tersi tavırla hükümeti yalnız bıraktığını bilinmekte iken. Bugün bu cunta tasviye sevdası , hükümet sevgisi neye alamettir.
ABD mi değişti; yoksa cuntalar mı yer değiştiriyor.?
Bir 28 şubatta TSK ya mı yapılıyor….