03.01.2010
Niye yeni yılı kutluyoruz?
Çünkü ihtiyacımız var. Geçip giden zamana kilometre taşları koymak için yapay bölünmeler uydurmuşuz. Saniyeden yüzyıla giden zaman ölçüleri içinde rahat ediyor, ömrümüzün sınırlarını kavrıyoruz.
Yoksa 31 Aralık tarihinin hiçbir önemi yok.
Neden 31 rakamı, neden Aralık diye bir kavram?
2009 sayısını, Hz. İsa’nın doğumundan itibaren geçen süre diye algılamış batılılar. Biz de Hıristiyan uygarlığı içinde olmamamıza rağmen bunu benimsemişiz.
Dünyadaki bütün inanç ve kültürler ayrı takvimler yapıyorlar kendilerine.
***
Türkler İstanbul’u bir salı günü fethetmiş.
Türk toplarının dövdüğü surlar içindeki Bizans ahalisi bu günü uğursuz saymış elbette.
“Salı sallanır” demiş.
Biz de sonradan bunu benimsemişiz ve yerleşik bir inancımız olmuş: “Salı sallanır.”
Oysa o salı, surlar Bizanslılar için sallanıyordu. Salı gününün Türkler için tam tersine uğurlu bir gün olması gerekirdi.
***
Böyle baktığımız zaman görüyoruz ki, uğurlu ve uğursuz günlerin, takvimlerin, yıl dönümlerinin hiçbir önemi yok.
Gene de kutluyoruz, yürekten katılıyoruz bunlara.
Çünkü insanız.
Bütün canlılar ölümlüdür ama bu canlıların içinde sadece insanoğlu ölümünün bilincindedir.
Hayvanlar ölür ama ölümü bilmez.
Mutlaka öleceğini, ölüme yargılı olduğunu bilen tek yaratıktır insan.
Bu yüzden masallara, rüyalara, efsanelere sığınır.
Bunların tümü “sanat” olur.
Ölümlü dünyayı daha güzel kılabilecek ve yaşama dayanmayı sağlayacak tek araçtır sanat.
Bunun için önemlidir, insanoğlu için vazgeçilmezdir.
***
İnsanoğlu umutsuz yaşayamaz.
Mutlak umutsuzluk diye bir kavram yoktur kafamızda.
Geçen yılın bize neler getirdiğini biliriz.
Tahmin ederiz ki önümüzdeki yıl da kazalar, kavgalar, grizu patlamaları, terörizm, hayat pahalılığı, kriz olacaktır gündemimizde.
Gene de yılbaşını kutlar, gelecek yıla duyduğumuz umudu ve sevinci belirtiriz.
Çünkü bütün dertlerin, kavgaların, belaların arasında insanlar birbirine âşık olacak, dünyanın bütün mutluluğunu sevgilinin dudak kıvrımında titreşen gülücükte bulacak.
Çocuklar doğacak ve yeni doğmuş çocuğunun başını okşayan babanın yüreği sızlayacak şefkatten.
Tahliye olan mahkumlar, bir dost sofrasında yudumladıkları buzlu rakıyla yıkayacak zulüm günlerinin anısını.
Ameliyat masasından kalkan hastalar, “Nekahet gibi tatlı bir şey”in, solgun toz pembe evreninde saracaklar yaralarını.
Ve çocuk gözlerinde gülümseme olacak. Namuslu, çalışkan emekçilerin eve ekmek götürürken duydukları gurur gibi saf ve yalın bir gülümseme...
Ve bizler her şeye rağmen “İyi ki hayattayız” diyeceğiz.
Ve bir de diyeceğiz ki: “2010 yılı hepinize mutluluk, sağlık ve sevgi getirsin.”
YORUM:
YORUM YOK.
Ak parti temel:belge 5) müslüman 1 delikten 2.defa ısırılmaz.
MUSTAFA KARAHASANOĞLU’ndan mektuplar
(Milli Görüş 40 yılın muhasebesi)
Bu mektuplar bütün Refah Partisi il,ilçe,belde ve önemli şahıslara(2500 cıvarı)
Gönderilmiştir.
2.mektup sh:2
29.08.1988
1977'deki oyları artmıştır. Düşüş ise parti bütünlüğünün sağlanamayıp ihtilaflı Milletvekillerinin seçim bölgelerinde olmuştur. (Cetvel -1de.)
1973 Seçimleri sırasındaki seçmenin durumunu tasvir eden " Sağanak yağmur" teşbihine de iştirak etmek mümkün değildir. Nitekim seçmen ta 1969'larda AP. YTP. MP gibi partilerin olmasına rağmen teşkilatını tamamlayıp parti olma zamanına sahip olamayan bir ekibe "Bağımsızlar" ekibine büyük alaka gösterip Konya'da Erbakan Hoca’ ya 2 milletvekilinden fazlaya yetecek oy vermiştir.
Millet 1973 de yağmurdan kaçmıyordu bilakis elli yıldır rahmet bekliyordu. Sağanaktan kaçan değil, siyaset te inanan insanlara susamıştı. Bu sebeple de bir çok beklentilerle 1973 de MSP'ye büyük alaka ve teveccüh göstermiştir.
1977 seçimleri değerlendirilirken 1973’e göre oylarımızın 1977'de artmış olduğu ifadesini de ciddi bir tespit olarak görmek mümkün değildir. 1973 seçimlerinden 4 yıl sonra 3 milyondan fazla seçmen artışına mukabil 1977 de oylarımız. Türkiye genelinde ancak 4.147 adet artmıştır. Bu rakamı artış olarak göstermek ne derece doğru olabilir?
1977 seçimlerinden 10 yıl ve 1969 Bağımsızlar Hareketinden 18 yıl sonra girilen 1987 genel seçimlerinde MSP'nin kurmay heyetinin hemen hemen aynısından müteşekkil, teşkilatta ise yepyeni dipdiri bir kadroyla seçime girmiştir. Ancak 1977 seçimlerindeki siyasi mantık değişmeyince 1987’de alınan netice 1977'nin bir benzeri olarak tecelli etmiştir.
Türkive genelinde 7.2 oy alan Refah Partisi’nin gümrük kapılarında yüzde 16 oranında oy alması teşkilatımızın üzerinde önemle duracağı bir hususdur.
Avustralya'dan sadece yol parası için 1 milyonun üzerinde harcama yaparak, gelip gümrük kapısında oyunu kullanarak, mukaddes vazifesini yapma şuuru içerisinde geri dönen bu mübarek insanların, her seçim sonrası yüreklerinin dilinip önlerine konması karşısında, bu siyasi hareketin sorumluluğunu üstlenen ve daha önce üslenmiş insanlarımız. sivasi çalışmaların muhasebesinin yapılmasının gündeme getirilmesine karşı, fitne, fesat ithamlarıyla ön yargıdan uzak indallah'taki mesuliyetlerini müdrik bir vakar içerisinde meseleleri tam bir aklı selim ile değerlendireceklerine inanıyorum.
1987 seçimlerinin değerlendirilmesinde en ciddi tespit olarak ortaya konan ve 1977 seçim sistemine göre 1987’deki oylarımızla 33 milletvekili çıkarabileceğimiz ifade edilmektedir. Matematiksel olarak çok net bir şekilde belli olan hususun dahi ciddi bir şekilde incelettirilip tespit edilemeyişi fevkalade üzücüdür. Bu tespitin maksatlı olarak ifade edildiğini düşünmek bile istemiyoruz.
(Cetvel 3'den) de görülebileceği gibi 1977 seçim sistemine göre Refahın 1987 'de aldığı oylarla çıkarabileceği milletvekili sayısı Sayın Erbakan’ın birçok toplantıda ifade etliği gibi 33 değil 21 dir.
Muhterem Kardeşim, her başarısızlığın bir mazereti vardır. Sorumluluk üstlenen idareciler mazeret icat etmeye değil, netice istihsal etmeye memurdurlar. Hele yapılan iş Dünya ve Türkiye inananları için büyük bir ehemmiyet taşıyorsa yapılan işin muhasebesinin yapılmasını isteyen "bu iman barajı su tutmuyor. Bunun için türbin dönmüyor .acaba bu iş usulde yalnış mı yapılıyor?" diyenlere karşı bugünkü siyasi parti mevzuatıyla partiden ihraç etme . teşkilat fesh etme yerine arada bir Hz. Ömer gibi "'BEN BİR YALNIŞ YAPARSAM NE YAPARSINIZ?" diye teşkilata sorulması, teşkilatın da kendisine örnek kabul ettiği sahabe gibi "SENİ DÜZELTİRİZ" demesi ve bu ifadelerden memnun olan . ‘’Ne mutlu ki benim yalnışlarımı düzeltecek şuur ve cesarette teşkilatım var" diye şükredebilecek lideriyle, teşkilatıyla bir topluluk olmaya mecburuz.
Bir sonraki mektubumuza Milli Gazete.Yeni devir. Mila. Yada. Gimtaş. Milsan, Burak. Sürtaş.Selametköy arsaları ve diğer kuruluşlarımızın içimde bulundukları durumu tahlil ve bize göre çözüm yolları üzerinde durarak devam edeceğiz. İnşaallah.
Ancak Mahalli idare seçimleri kararı kesinleştiği takdirde mektubumuza seçim sonrasına kadar ara vereceğimizi bildirir, Cenab-ı Hakk'tan önümüzdeki seçiimlerde bize Refah için çalışma aşkı. şevki ve heyecanı. Refaha da özlenen zaferi nasip etmesini niyaz ederim.
1409’u idrak ettiğimiz şu günlerde Hicri yılbaşınızı tebrik ederim. Allah'a emanet olunuz...
M usta fa K A R A H ASA NOGLU