Müslüman retçiye işkence duyurusu...
1274 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

 

RSS

Amerikalı gazeteci ne demişti?

“Her devletin ordusu varken, Türkiye’de Ordu’nun devleti var”... Ve 86 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez “Özel Harp” arşivi hukuksal güvence altında kayıtlara geçti...

Türk halkının vergileriyle yaşayan tüm devlet kurumlarını, halkın iradesini temsil eden parlamento bugüne kadar hiçbir şekilde denetleyemezken, büyük bir ihtimalle darbe ön hazırlığı yapan iki Özel Harpçi’nin suçüstü yakalanması sayesinde yargı, ciddi direnişe rağmen burayı kayıt altına alarak saydamlaştırmaya hamle etti.

Önceki gün olduğu gibi dün de tam gün bununla meşguldük.

***

Hiçbir demokratik denetime tabii olmadan tam bir askeri saltanat yaşayan “Özel Harp’in” yargı yoluyla denetlenmesi peşine takılmışken, doğrusu Cumartesi sabahı okuduğum küçücük bir haberin ete kemiğe bürünerek gecenin bir saatinde bana geri döneceği aklımın ucundan geçmiyordu.

Taraf Gazetesi’ndeki Helin Alp imzalı o kısa haber şöyleydi:

“Türkiye’nin ilk Müslüman ‘vicdani retçi’si Enver Aydemir, iki yıl aradan sonra kesinleşmiş cezasını çekmek üzere tekrar cezaevine gönderildi. Askerlik yapmayı dini inançları dolayısıyla reddettiğini söyleyen Aydemir, Türkiye’de bu nedenle vicdani reddini ilan eden ilk kişi oldu.

Aydemir, iki sene önce vicdani retçi olduğunu açıklamıştı. O tarihte zorla götürüldüğü Bilecik Jandarma Er Eğitim Tugayı’nda askeri üniforma giymeyi reddeden Aydemir, çıkarıldığı askeri mahkemede serbest bırakılmıştı.”

***

Gece telefonum çaldı. İzmit’ten dostum Mehmet Tıraş arıyordu. Vicdani retçi Enver Aydemir’in babası Ahmet Aydemir, oğlunun avukatı Davut Erkan’dan oğluna işkence yapıldığını duymuş, her baba gibi çırpınarak çare arıyormuş. Avukatına bana ulaşıp ulaşamayacağını sormuş... O da Mehmet Tıraş üzerinden beni haberdar etme gayreti içine girişmişti.

Ne olup bittiğini bana da anlattılar. Sabahki o minik haber gece gelip iç yakan bir dram olarak beni bulmuştu...

***

Avukat Davut Erkan, müvekkili Enver Aydemir’in askeri üniforma giymeyi kabul etmemesi üzerine ağır şekilde dövüldüğünü, fiziki, manevi ve sözlü işkenceye tabi tutulduğunu...

Müvekkili ile görüşmeye gittiğinde gözünün mor olduğunu, Enver Aydemir’in kendisine gece boyunca çıplak bırakıldığını, bunun üzerine açlık grevine başladığını ancak bu sefer de bu bahane edilerek dövüldüğünü söylediğini anlatmaktaydı.

Kocaeli Mazlum-Der’in açıklamasını...

“Enver Aydemir İnisiyatifi’nin” dün saat 12.30’da Taksim Galatasaray Lisesi önündeki basın açıklamasını...

Gene dün Taksim’de Saat 13.00’de İsrail’in Gazze Katliamı’nı protesto etmeye hazırlanan İslami STK’ların, Türkiye’nin ilk İslami vicdani retçisi olduğu bilinen Enver Aydemir’e destek olmalarını da izledim.

***

Müslüman-Gayrimüslim...

Türk-Kürt...

Sünni-Alevi...

Şeriatçı-Laik...

Her biri bir başkasıyla didişmek yerine, “düşman yaratmadan sorun çözmek” arzusunda olsalar...

İster istemez “hukuka” ve dolayısıyla “temel hak ve özgürlüklere” müracaat edecekler. Üstelik etmeleri halinde aşağı yukarı tüm sorunlar da çözülecek.

Ama “referans” hukuk olmayınca ortak zemin kalmıyor ve harala gürele enerji yitip gidiyor.

Örneğin, buralarda insana bitmeyen acılar yaşatan “vicdani retçilik”, bütün uygar ve demokratik ülkelerde çok sıradan bir temel hak ve özgürlük...

***

Zaten ben de AB diye bunun için yırtınıyorum.

Kimsenin dönüp bakmadığı ve bizim sorunlarımızı nasıl halledeceğimizi somutlaştıran AB’nin “İlerleme 2009 Raporu’na” müracaat etseler, “vicdani ret” konusunu da bulacaklar.

İlerleme Raporu, Türkiye’nin birçok konuda olduğu gibi “vicdani ret” konusunda da Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’na riayet etmediğini ve vicdani retçilerin yasal haklarını koruyan düzenlemeler yapmadığını vurguluyor...

***

AB üyesi bir ülke olsak...

Darbe hazırlığı asla söz konusu olamayacağı gibi...

Türk halkının vergileriyle faaliyet gösteren ama parlamento tarafından hiç bir şekilde denetlenemeyen “Özel Harp”in de bin bir zorlukla ilk kez yargı tarafından sorgulanması da olay haline gelmeyecekti.

Vicdani retçilerin de isteği hayata geçecek, yaşam zindana dönmeyecekti...

Kendini mağdur hisseden tüm Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşları neden AB ve İlerleme Raporu ile çok daha yakından ilgilenmezler ki?

 

ÖZET:

“Türkiye’nin ilk Müslüman ‘vicdani retçi’si Enver Aydemir, iki yıl aradan sonra kesinleşmiş cezasını çekmek üzere tekrar cezaevine gönderildi. Askerlik yapmayı dini inançları dolayısıyla reddettiğini söyleyen Aydemir, Türkiye’de bu nedenle vicdani reddini ilan eden ilk kişi oldu.

Aydemir, iki sene önce vicdani retçi olduğunu açıklamıştı. O tarihte zorla götürüldüğü Bilecik Jandarma Er Eğitim Tugayı’nda askeri üniforma giymeyi reddeden Aydemir, çıkarıldığı askeri mahkemede serbest bırakılmıştı.”

 

 

YORUM:

 

Bir Müslüman olarak İslamiyet’in askerliğe bakışını iyi tespit etmemiz lazım.

 Öncelikle belirtmeliyiz ki devletsiz İslamiyet yaşanamaz.

Ordusuz da devlet olmaz.

Müminler ordunun elemanlarıdır.

 Müslimler bedel verebilir ve askerlikten ıskat olabilirler.

Bir de müşrikler vardır, yani anarşistler… Devlet bunları korumaz ve topraklarında barındırmaz.

Müslim olduğu iddiasında bulunan Enver Aydemir gerçek bir mümin ise askerlik görevine niçin itiraz ediyor? Şüphesiz kendine göre haklı gerekçeleri vardır. “Vicdani retçi” gibi bizim

Yerli hukukumuzda olmayıp AB hukukunda yer aldığı söylenen hukukun aslı da İslamiyet’ten

Avrupa hukukuna geçmiştir. Daha sonraları peyderpey Avrupa’dan Türk hukukuna transfer ettiğimiz (AB ilerleme Raporu gibi) çeşitli parçalardan yamalı bohça bir hukuk türettik. Şimdilerde bu karmaşık hukuk ile sorunlarımızı çözemediğimizden yeniden AB’ni yegâne hukuk kaynağı olarak ileri sürme modası gündemde tutuluyor.

Hal bu ki asıl kaynaklarımıza müracaat edeceğimiz yerde, kendi içinde sayısız açmazları olan bir topluluğa girmemiz bir bakıma Türkiye’nin intiharı demektir.  Türkiye’yi AB topluluğuna sokmak isteyenler ya bu açmazları bilemiyorlar, ya da AB ne Türkiye’nin girmesini menfaatlerine uygun görenlerin hesabına çalışıyorlar.

Adil Düzen çalışmaları yerli hukukumuzun çağımıza uygun versiyonunu oluşturacaktır. Sorunlarımızı elbirliği ile çözebilmemiz için aklı eren insanlarımızın çalışmalarımıza ortak olmasını istiyoruz. Erbakan Hocamız Adil Düzeni Mısırda ki sağır sultana duyurdu. Ellerini

Kulaklarına tıkayanlar yalnız kendilerini kandırırlar…

 

 

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 30 | Tarih: 3.01.2010
Bekir Berat Özipek
Kırmızı ibikli horozun katilini bulun
2569 Okunma
Bünyamin Demir
Ahmet Hakan
Orhan Pamuk'a bilgilendirme mektubu
2212 Okunma
11 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Abdülkadir Özkan
Değişen sadece takvim yaprakları
1702 Okunma
Özgül Ertuğrul
Hayrettin Karaman
İslami Düzen
1654 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Gülay Göktürk
Hukuk kontrgerillanın karargâhında
1567 Okunma
Adem Çevik
Can Ataklı
Yılbaşı için özür mektubu
1505 Okunma
Mesut Karaaytu
Yılmaz Özdil
Kozmik odadan ne çıkar?
1399 Okunma
Leyla Okta
Toktamış Ateş
Eylemlerin amacı
1395 Okunma
Osman Eskicioğlu
Zülfü Livaneli
Yeni yıl
1358 Okunma
Ali Bülent Dilek
Nazlı Ilıcak
Yargıtay dinlendi mi?
1346 Okunma
Fatma Karuç
Fehmi Koru
Maalesef bu hale geldik...
1328 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ebubekir Sifil
İslam Meselesi
1327 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Devrim İçinde Devrim
1325 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Hakan Albayrak
Ekseni kayanlara geçmiş olsun
1309 Okunma
Veysel İpekçi
Cengiz Çandar
1041'den 2010'a: Askeri darbe ve muhtıralar geride
1307 Okunma
Ekrem Fildişi
Mehmet Şevket Eygi
İslâm Mektepleri
1298 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Niyazi
Mızrak çuvala sığmıyor
1284 Okunma
Abdurrahman Erol
Reşat Nuri Erol
Türkiye ve sermaye
1276 Okunma
Ilker Ardic
Mehmet Altan
Müslüman retçiye işkence duyurusu...
1274 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Oktay Ekşi
Bir Dönemin Sonu
1264 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Sivil 28 Şubat süreci sürüyor
1263 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler