Ülkemizde değişen tek şey takvim yaprakları. Olaylar ve uygulamalar aynen devam ediyor. Zaman zaman sanki her şeyi değiştirecek gelişmeler oluyor gibi olsa da bir süre sonra bakıyoruz ki her şey yerli yerinde. Diyebiliriz ki bu ülkenin en muhafazakar kesimleri kendilerini ilerici ve aydın gibi sıfatlarla takdim edenler. Takdimleri böyle ama sistemin işleyişinde en ufak bir değişikliğe bile tahammülleri yok. Aslında takdimlerine baktığınızda ülkemizde her türlü gelişmenin teklifinin onlardan gelmesi, değişimin motoru olmaları gerekirken şöyle son 60 yıldaki olayları hatırlamaya çalıştığınızda görürsünüz ki ülkede gerçekleştirilmiş tüm gelişmelerin motoru muhafazakar olarak takdim edilen kadrolardır. Sol kadrolar ise sürekli olarak fren görevi üstlenmişlerdir. Bu ülkeyi 80 yıl önceye mahkum edenler ilericidirler. Daha doğrusu ilericilikleri kendilerinden menkul olanlardır. Özgürlüklerin geliştirilmesi söz konusu olduğunda devlet elden gidiyor çığlıkları ile ortalığı toz dumana çevirirler. Böylece yapılmak istenenler hep akim kalır. Çünkü sıra demokrasi alanında, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi söz konusu olduğunda bu demokratlığı kendilerinden menkul kesimler, bir diğer ifade ile ülkenin Cumhuriyetle birlikte birtakım demokratik kazanımlar sağladığını, bunu da kendilerinin temin ettiğini söyleyenler bu kazanımların ilk günkü gibi muhafaza edilmesi için gerektiğinde darbecilerle bile kolkola girebilmektedirler.
Sürekli olarak ülkenin bir tartışma, hatta kavga ortamına mahkum oluşunun sebebi işte bu her ne pahasına olursa olsun statükonun devamını kendileri için bir görev bilmiş olan devlet içindeki kadroların direnişi, bulundukları görev ve makamları bunun için kullanmalarıdır. Sonuç olarak aylar, yıllar boyu ülke gündemini meşgul eden tartışılan, konuşulan konularda halk net bir bilgiye ulaşamaz. Bir bakıma halk için pek çok konu ve olay bir meçhul olarak kalır gider. Konu ile ilgili net bilgisi olanlar ise ancak yıllar sonra bu bildiklerini kamuoyu ile paylaşırlar, paylaşabilirler. Yılın son günü ortaya çıkan takip olayı ve kozmik oda aramaları devam ederken yeni bir takip olayı medyada yer aldı. Haberlerde bir ihbar üzerine yakalandığı belirtilen takipçilerin kozmik odada arama yapan hakimi izledikleri ileri sürüldü. Tüm bu iddialar çok çok önemli ve ürkütücü idi. Ama yarın yapılacak açıklamalar ile bu yazılan ve çizilenlerin hiç biri açıklığa kavuşmadan belirsizliğe terk edilebilir.
Korkarım zaman zaman ülkemizin daha özgür, insan hak ve hürriyetlerinin gerçek anlamda tesis edileceğine dair ümitlerimiz yerini hayal kırıklığına bırakabilir. Yani işin sonundan, "Yıllardan beri biz ne yaptık, niçin ortalığı birbirine kattık, boşuna mı ümitlendik?" diye sormak durumunda kalabiliriz. Ayrıca ciddi bir kandırılmışlık duygusu toplumda yaygınlık kazanabilir. Buna meydan verilmemelidir. Çünkü, yıllardan beri birtakım yetkisizlerin kullandıkları yetkiler tırpanlanacak diye beklerken hiçbir değişikliğin olmaması durumunda tüm bu tartışmaların gündem değiştirmek, toplumun dikkatini başka noktalara çekmek için oluşturulmuş sanal gündem olduğu düşüncesi yaygınlık kazanabilir. İşte o noktada kendisinin kandırıldığını düşünen toplumun tepkisi çok sert olacaktır. Şu geçen süre içinde tüm ekonomik zorluklara ve çaresizliklere toplum birtakım gelişmeler olacağına dair inancı sayesinde göğüs germektedir.
Bir diğer ifade ile demokrasi ve özgürlük mü yoksa refah mı gibi anlamsız bir tercihe mahkum edilmiştir. Sanki ikisi bir arada olamaz, milletin buna hakkı yokmuş gibi bir anlayış hüküm sürüyor. Bu fasit daire kırılabilir, gerçekten başlatılmış olan çalışmalardan sonuç alınabilirse ülkemiz ve insanımız yıllardan beri ellerini bağlayan zincirlerden kurtulabilir. Ve bu ülkeye yapılabilecek en büyük hizmet olur.
YORUM:
2010 yılına girdik hayırlısıyla. Ama ülkemizde değişen sadece takvim yaprakları. Olaylar ve olaylar karşısında yapılan uygulamalar aynen devam ediyor. Tarih tekerrürden ibarettir. Sözü de sanki bizi anlatıyor. Ülkemizde önemli sorunlar oluyor, yer yerinden kalkıyor, ortalığı galeyana getirip üç gün sonra da bunu başka bir problemle unutturuyorlar.
Yazar bu konuya çok güzel değinmiş.Aylar,yıllar boyu ülkenin gündemini meşgul eden, konuşulup tartışılan konularda halk net bir bilgiye ulaşamaz.Halk için çoğu konu bir meçhul olarak kalır gider.
Ülkemizdeki ekonomik zorluklar, kriz, işsizlik, bunların yanında gündemdeki sorunlar halkımızı çaresizliğe sürüklemiştir. Artık biz bu sorunlara köklü çözüm bekliyoruz. Uygulanmayan kararlar değer oluşturmaz; sahiplenilmeyen kararlar ise iyi uygulanamaz.
Evet iyimseriz. Sorunlar tek bizim ülkemizde değil bütün dünyada vardır. İmanımız sağlam oldukça, hepimizdeki vatan sevgisi var oldukça sorunlarımız Hakk’ın izni ile çözülecektir.