Genelkurmay orduyu yıpratıyor
1170 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

Bir Silahlı Kuvvetler Komutanı, çalıştığı katta hazırlandığı ispatlanan “askeri darbe yapmaya yönelik bir cunta çalışmasının” ortaya çıkmasını isteyenleri rahatça “orduya karşı asimetrik psikolojik harekat” yapmakla suçluyor.

Aradan dört ay geçmeden, aslında bunun askeriyenin neredeyse tüm yönetim katını saran “demokrasiye karşı asimetrik bir fiili harekât” olduğu anlaşılıyor.

Şaşılık mı?

Körlük mü?

Art niyet mi?

Yetersizlik mi?

Generallerin demokratlara karşı çok sevdikleri üslupla “maksatlı bir çarpıtma” mı?

Neyse ne, ama “doğruları” işaret edenleri böylesine ağır ve fütursuzca suçlayan üsluba rağmen dört ay ilerisini bile öngöremeyen bir zafiyetin varlığı ortada.

En tepe yönetimdeki bu eksiklikler orduyu yıpratmaz mı?

***

Ayrıca...

Genelkurmay’ın kendi yönetim katında oluşturulan bir belgeyi, “askeri savcılık” araştırması üzerinden “kâğıt parçası” olarak sunması ve büyük bir iştahla bunu savunması da kendi başına bir skandal, “orduyu çok ağır yıpratan” bir “yönetim beceriksizliği” değil midir?

Genelkurmay katında olup bitenden bu kadar habersizsek, sınırlardaki güvenlik nasıl sağlanacak?

Yok, haberliysek ve üzerini örtüyorsak, bu nasıl “demokrasiye ve hukuka” bağlı bir zihniyet?

Genelkurmay’ın bu açmazı orduyu yıpratmaz mı?

***

Üzücü olan...

Gerekeni yapmak yerine, doğruların peşine koşanlara hakaret etmenin ve onları korkutmayı yeğlemenin...

Belgenin ortaya çıktığı gün yazdıkları ile dün yazdıkları arasındaki fark ile “milli dansözlere” dönen TSK gazetecilerine güvenerek cuntacılığı unutturmaya kalkmanın, gittikçe toplumsal eleştiri ve güvensizlik dozunu artırması.

Genelkurmay’ın Dursun Çiçek’i korumaya kalkmasının, o nedenle de orduyu çok yıpratan bir yanlış olduğu görülmekte.

***

Tabii aynı mantıkla kaleme alınan önceki günkü bildiri...

“Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır.”

“Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz.”

“Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.”

Bunlar uykudan önce çocuklara anlatılan masallara döndü.

Örneğin bu söylenenlere “27 Nisan Muhtırası” dâhil mi, değil mi?

Ya da...

Dursun Çiçek Belgesi sonrasındaki tavır bildiriye dâhil mi, değil mi?

Genelkurmay’ın matrağa alınan bu tür bildirileri de “orduyu” yıpratıyor, kurumun ciddiyetini ve ağırlığını yok ediyor.

***

Doğrusu, son olup bitenlerle, artık ayyuka çıkan skandallarla kendi ordusunu böylesine yıpratan bir yönetim görmedim.

Ordu çok önemli bir kurum olduğu için “yönetim yanlışlarını” eleştirip duruyoruz.

Cuntacı zihniyetin de “gerçek bir ordu” isteyenlere nasıl yaklaştığı, nasıl rezilane bir psikolojik savaş yönettiği en iyi bu son belge sürecinde ortaya çıktı.

Artık sadece hukukun değil, siyasi iradenin de gerekeni yapmasının zamanı geldi.

Orduyu yıpratan bu yönetim anlayışına hiç birimiz daha fazla tahammül edemeyiz çünkü...

Yorum:

Türk Silahlı Kuvvetleri tarihin hiç bir devrinde görmediği bir yıpratılma kampanyasının içine çekilmiştir.Bir yanda Ordumuz müdafaya memur bulunduğu değerleri korumak için, o değerlere karşı ihtilal hazırlıği içinde gösteriliyor.

Diğer taraftan ihtilal hazırlığına mecbur kaldığı taktirde alınması gerekli tedbirlere hazırlık yaparken suçlu pozisyona düşürülüyor...

Farzedelimki bugün çalışmaları ülke menfaatine olan (veya öyle algılanan ) bir grup veya Parti olabilirki bir gün ülke menfaatlerine zararlı hale dönebilir.

Zararlı olabileceği şartlar farzedilerek, Genel Kurmay hazırlıklı olması halinde olası bir tehlikeyi önlemek için hazırlık sadedinde Genel Kurmay Başkanlığı, bir kurgu veya bir senaryo çalışması içinde olabilir. Böyle bir çalışma Demokrasiye ve Hukuka saygısızlık olarak ele alınması askeri şartlar içinde ne kadar yerindedir?

Beri taraftan, askeri sırların her gün gazete manşetlerinde yayınlanması ne kadar basın hürriyeti olarak yansıtılırsa yansıtılsın asıl suçtur. Zira askeriye yolgeçen hanı değildir,olmamaldır.Asıl sorgulanması gereken bu sırların çarşıda pazarda dolaşır pozisyona düşürülmesidir.

 

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 21 | Tarih: 1.11.2009
Can Ataklı
Pazar fıkraları
1774 Okunma
Mesut Karaaytu
Hayrettin Karaman
Birliğe davet
1514 Okunma
Hilmi Altın
Nazlı Ilıcak
Twitter, Yüksek Ökçeler ve Canan Arıtman
1441 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Ahmet Hakan
Gereği düşünüldü
1358 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Ekonomik oyunlar...
1297 Okunma
Ilker Ardic
Yılmaz Özdil
İrticayla mücadele eylem planı
1289 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Bekir Berat Özipek
Cehennemden çıkmak sebat ister
1226 Okunma
1 Yorum
Bünyamin Demir
Ahmet Taşgetiren
TSK için imaj her şeydir
1207 Okunma
Zübeyir Erol
Mehmet Şevket Eygi
Şazzlar
1188 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Güvensizlik
1183 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Oktay Ekşi
Cam duvar
1182 Okunma
Vahap Alma
Mahir Kaynak
Kritik dönemeç
1182 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Acil olarak ‘empati’ aranıyor
1176 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Altan
Genelkurmay orduyu yıpratıyor
1170 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Cengiz Çandar
Iraklı Kürtler ile iki gün
1145 Okunma
Ekrem Fildişi
Toktamış Ateş
Cumhuriyet
1134 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Niyazi
Devletimize güvenmek istiyorum
1134 Okunma
Abdurrahman Erol
Fikret Bila
Cumhuriyet Bayramına Yansıyan Sorunlar
1110 Okunma
Harun Özdemir
Ahmet Altan
Değişiyoruz...
1106 Okunma
Özer Ataç
Fehmi Koru
Darbeleri suç haline getirmek
1101 Okunma
3 Yorum
Ahmet Kirtekin
Rasim Ozan Kütahyalı
Hiç mi utanmayacaksınız
1088 Okunma
3 Yorum
Recep Yıldırım