Yine pazara geldik, o halde biraz eğlenelim, gülümseyelim. İşte Yıldırım Tuna’dan hafta içinde gelen fıkralardan bir demet:
Apo’ya rica
Bir okurumdan (E. Ç.) aşağıdaki mesaj geldi. Bu pazar gününe özgü bir üretilmiş espri değil. Tam bir kara mizah:
“Abdullah Öcalan’dan bir ricam olacak. Can Bey, lütfen kendisine sorunumu iletmemde yardımcı olunuz. Biz devletin 4-B gibi saçma bir düzenlemeyle çalıştırdığı sözleşmeli memurlarıyız. Eş durumundan tayin hakkımız yok. 3 yıldır eşimle aynı ilde değiliz. Böyle yüzlerce insanız. Demem o ki biz ricayla, mahkemelerle, yasalarla bu işi çözdüremedik. Rica etsek de bir el atsa. Bu aralar sadece onun dedikleri oluyor.”
Hangi hayvan?
ÖĞretmen anaokulundaki sınıfına “Hayvan Bulmaca Oyunu” oynatmaya başlamış, onlara zürafanın resmini gösterip ne olduğunu sormuş. Kimseden ses çıkmayınca “Bakın uzun boynu var” diye önceki derslerdeki öğretisini hatırlatmış. Sally el kaldırıp “Zürafa” cevabını vermiş ve aferini kapmış. Biraz sonra bir Zebra resmi çıkartmış ortaya, sınıf tekrar sessiz kalınca “Bakın siyah beyaz çizgileri var. Hangi hayvandı o?” demiş. Bill el kaldırıp “Zebra” diye atılmış. “Çok güzel Bill” demiş öğretmen ve son olarak aslan resmini göstermiş sınıfa. Yine bir sessizlik çökmüş. “Yeleleri olan hangi hayvandı çocuklar?” diye bir kopya vermiş, yine ses çıkmayınca “Anneniz babanızı ne diye çağırıyor çocuklar?” diye minik bir ipucu daha vermiş onlara. Birden Johnny el kaldırmış ve cevabı yapıştırmış: “Azgın Domuz!”
Olsun öleyim
Barda deri ceketli kel bir azman, sarışın delikanlıya omuz atınca ani bir gerginlik olmuş. “Bana bak manyak herif” demiş sarışın delikanlı “Senden hiç korkmuyorum, çünkü ben cesur bir aileden geliyorum. Dedem paraşütsüz olarak bir zeplinden atlamış, büyükbabam paraşütsüz 2000 metredeyken balondan atlamış, annem ve babam da yine paraşütsüz olarak pervaneli bir uçaktan aşağı atlamışlardır. Yarın ben de paraşütsüz olarak jetten atlayacağım!” demiş.
“Deli misin?” demiş azman şaşkınlıkla, “Ölürsün yahu?” Delikanlı “Ölürsem öleyim” demiş, “Zaten kimsem de kalmadı ki!”
Uyumak zor
Joe bütün hafta işinde verimsiz olunca patronu onu çağırıp nedenini sormuş. “Karım” demiş Joe, “Başka erkeklerle oluyor.” Patronu “Anladım.. Bu durum seni çok üzüyor tabii” demiş. “Üzülmesine üzülmüyorum da” diye cevap vermiş Joe, “Hap kadar yatakta inanın üç kişi birden uyunamıyor!”
Kaza notu
KIz arabasıyla parktan geri geri çıkarken tam yanındaki arabayı resmen haşat etmiş. Tam o noktada otobüs bekleyen onlarca kişinin şaşkın bakışları arasında arabasından inmiş, bir not yazıp çarptığı arabanın sileceğine sıkıştırmış.
Notta şunlar yazılıymış: “Merhaba. Arabanıza çarptım, bütün millet şu anda beni gözlüyor. Size adımı, adresimi ve telefon numaramı bıraktığımı düşünüyorlar. Şu zarif hareketi yapmadan buradan sıyırmam imkansız gibi, idare edin işte. Baaaayy..”
Yeni modeller
Doktor oto tamircisine “Yahu biliyor musun, senin bir saatlik ücretin benim aldığımdan fazla” demiş. “Tabii ki öyle olmalı..” diye cevap vermiş tamirci, “Siz Adem ve Havva’dan beri değişmeyen bir modelle çalışıyorsunuz. Oysa bizler her ay değişen model ve sistemleri öğrenmek durumundayız!..”
Doktorculuk
İKİ çocuk oyun oynarlarken biri “Haydi doktorculuk oynayalım.” demiş. “Tamam” diye cevap vermiş diğeri, “Sen beni ameliyat et, daha sonra ben seni mahkemeye
vereyim!”
Yorum
Gündemin hızlı değiştiği ve hatta takip etmekte zorlandığımız bir haftanın daha sonuna geldik nasipse yeni bir haftaya başlayacağız, karmakarışık bir gündemin olduğu bir ortamda belki de insanlarımızın tebessümüne vesile olacak güzel fıkralarla dolu bir yazı almış kaleme yazarımız. Bende bu fıkralara katkı yaparak her şeyden bunalmış insanlarımızın yüzünde küçükte olsa bir mimik hareketine vesile olmak istiyorum.
Türkiye den iki kafadar altlarında kırık eski bir Anadol marka arabayla Avrupa ya gezmeye gidiyorlar. Almanya ya vardıklarında otobanda araçları bozuluyor. Yolda yardım beklerken bir tane Mercedes duruyor ve ne olduğunu soruyor onlarda araçlarının bozulduğunu söyleyince alman burada beklemeyin sizi en yakın şehrin girişine kadar çekeyim diyor. Arkaya bağlıyorlar Anadol yalnız yavaş gidin arkada biz varız diyor bizim kiler tamam diyor biraz gidince arkadan vız diye bir BMW geçiyor. Mercedes teki vay sen nasıl böyle geçersin diye peşine düşüyor otobanda kapışmışlar. Tabi bizim Anadol unutuyorlar arkada. Kapışmayı gören alman polisi helikopterle havadan peşlerini takip ediyor. Tabi bu arada bizim Anadol dekiler yavaş git diye ha bire selektör yapıyor ama gören kim yukardan alman polisi anons geçiyor otobanda Mercedes le BMW kapışmışlar arkalarında da ne olduğu bellisiz bir araba ha bire selektör yapıyor yol istiyor diyor.
Şimdi AKP de öyle hızlı gidiyordu ki otobanda ki BMW Mercedes gibi hızlı gidiyordu taki Anadolu’n, o can ciğer evlatlarını kaybeden anaların babaların eş akraba yakınlarının arkadan selektör yaparcasına geldiğini görene kadar ve hemen açıklamalar geldi açılımı durdurduk. Birilerinin mutluluğu diğerinin üzüntüsü olmamalı ve herkes empati yapmalı bir birimize saygı duymalıyız.
Malum önümüzde yaklaşan kurban bayramı var. her ne kadar bir aydan az bir süre varsa da yakında tartışmalar başlar neyden kurban olur neden olmaz? Veresiye olur mu? Kredi kartıyla kabul olur mu? vesselam kendi kesmez ama kesenin kurbanına karışır ahkam keser dururlar.
Gayri Müslüman biri kurban kesmeye karar vermiş. Köyde Müslüman birine kestireyim diyor. Kimse kesmeye cesaret edemeyince caminin önüne geliyor camiden ilk çıkan birine kestirecek kurbanı çıkan adam biraz kesiyor ben yoruldum birazda başkası kessin uğraşsın diyor. İçeridekilere söyle diyor; elinde bıçak kan revam içinde: içinizden bir Müslüman şu kurbanı kessin diyor. Elinde bıçak kanları gören cemaat hocayı gösteriyor. Hoca da can korkusuyla şurada iki rekât namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk diyor korkuyla.
İnsanlar söz konusu kendi hayatlarıysa hemen korkuya kapılıyor ve hiç akıllarına ilk Müslümanların çektikleri sıkıntılar gelmiyor demek ki içimizde bir şeyler eksik.
Kendi yöremizde yaşanan bir olayı yazayım zikir çektiren bir zatı muhterem vardı köyümüzde 12 Eylülde olan bir olay köyün muhtarı şikâyet ediyor. Köyde zikir tertip ediyorlar toplanıyorlar diye askerlik şube başkana. Şube başkanı bunu çağırıyor sakalından tutuyor ulan papaz sen ayin yaptırıyormuşsun diyor. tabi hiç ses yok Bizimkin de diyemiyor ki ben papaz değilim ayin yaptırmıyorum Allah ın adını zikrediyoruz diyemiyor, ve ben o şahsa dedim ki İskilip li Atıf hoca seni görse sana ne derdi acaba dediğimde onun gibi olamadım ben demişti.
Demek ki içimizde ki kalbimizde yüreğimizdeki şeylerde tam samimi değiliz. Sadece şeklen yapıyoruz her şeyi ve onun içindir ki de bazen arkadaşımızın dostumuzun kardeşimizin yada etrafımızdakilerin samimiyetinden şüphe duyuyoruz. Yüce Mevla bizleri inancı samimi,yaşantısı samimi inandığı değerlere sıkı sıkıya bağlı kullarından eylesin selam ve dua ile