‘Geçmiş olsun İzmir, Allah korusun Türkiye’-10
Evet… geçmiş olsun İzmir… ALLAH KORUSUN TÜRKİYE…
Her gün ülkemizin bir yerinde hafif geçen sarsıntılar sebebiyle aslında ülkemizin her tarafındaki sarsıntılar sonrasında hep geçmiş olsun…
Ama bu uyarıcı sarsıntılar vesile olsun da hem bu “fiziki deprem” hem de hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî yani her alanında her gün var olan “sosyal depremler” ile ilgili alınması gereken tedbirleri alalım… Evet, biz bu deprem ve sarsıntıların tamamına “sosyal” diyoruz; “sosyal deprem” ve/ya “sosyal tufan” diyoruz…
Biz sadece “teşhis” yapmakla yetinmiyoruz…
Yarım yüzyıldır “tedavi” reçetelerini üretmek için çalışıyoruz…
Bu serideki son üç yazımda da işte bu “tedavi” reçetelerimizi sizlerle paylaştım...
Bu vesileyle bir defa daha önemli bir hatırlatmamızı özellikle ilgililere tekrar edelim: Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile kırk yıl boyunca yapılan bu çalışmalar, sadece ülkemizde değil bütün dünyada “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ, ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” olarak artık bilinmekte…
Bir de henüz bilinmeyenler var…
Allah, bilinenleri ve bilinmeyenleri ile birlikte, tamamının bir gün bilinmesini, anlaşılmasını, kavranmasını, benimsenmesini ve en uygun şekilde uygulanmasını nasip etsin, inşallah…
Evet…
İzmir depremi…
Büyük İstanbul depremi hep beklenmekte…
Deprem ülkesi Türkiye’de her gün birkaç yer hafif sarsılmakta…
Bir de belli fay hatları üzerindeki şehirlerimizde gerçekleşen büyük depremler…
Bu yazının yazıldığı bugün de rasathanelerimizden elde edilen bilgilere göre dün ve önceki günlerde gerçekleşen sarsıntılarla ilgili bilgiler var; bunlar özellikle uzmanlar tarafından bilinmekte…
Bu yazının yazıldığı bugün de birkaç yazar özel olarak İzmir ve İstanbul depremleri ve genel olarak deprem ülkesi Türkiye’de yapılması gerekenlerle ile ilgili uyarıcı yazılar yazmış; okudum…
Bütün bu bilgilere istinaden uzmanlık alanı depremler olan profesörlerin görüşleri ve çözüm önerileri de özellikle her önemli deprem sonrasında her gün gündem olmakta; sonrası malum!
İzmir depremi ile ilgili bir değerlendirme haberinin sadece kısa bir bölümü ile devam edelim: Uzmanlardan korkutan uyarı: İstanbul depremi bugün çok daha yakın!
Prof. Samet Arslan, "İstanbul depremi 1 ay önce çok yakındı, bugün çok çok daha yakın. İstanbul'a sesleniyorum; orası için beklenen şiddet biraz daha yüksek, İzmir'deki gibi değil. İstanbul'da en az 7.2, 7.3'ün üzerinde depremi beklemek lazım." dedi.
İzmir'de 6.9 büyüklüğündeki depremin ardından bölgeye giderek inceleme yapan Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEMAR) Müdürü Prof. Dr. Samet Arslan, DHA'ya açıklama yaptı. Prof. Dr. Arslan, "İzmir'de gördüğümüz şey çok enteresan. Deprem bölgesine yakın yerlerde minik çatlaklar bile yokken, deprem dalgaları İzmir yarımadasını komple aşmış ve Bayraklı'ya ulaşmış. Bayraklı'da da özel bir yer seçmiş!" diye konuştu. 'Bu özel yer nedir' diye araştırdıklarını söyleyen Prof. Dr. Arslan, İzmir'de bu dalganın geçtiği yol boyunca hiç mi yetersiz bina yoktu, vardı. Belki bu binalardan biraz daha kötüleri bile vardır. 'Neden burayı seçti' diye baktığımızda zemin koşullarını gördük. Orası bir deltanın üzerine kurulmuş, geçmiş dönemlerde büyük ihtimal oradan nehirler akıyordu. Yumuşak bir zemin, kilden oluşan karma bir yapı. Su seviyesi de çok yüksek. Öyle olunca da depremin şiddeti büyüyor." açılamasını yaptı.
Bayraklı’nın neden seçildiğini, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını o bölgede yaşamış bir İzmirli olarak, önceki yazılarımda yazdım. Yakınlarımın yarısı İzmir’de, diğer yarısı da İstanbul’da. Kendim de bugüne kadar genel olarak hep bu iki şehrimizde ikamet ettim. Dolayısıyla iki şehrimizdeki genel sorunlarla birlikte depremle ilgili özel sorunları da bilerek yazıyor, yarım yüzyıldır çalışma arkadaşlarımızla ürettiğimiz çözümleri de hatırlatıyorum...