İktidar ve özellikle “maskeli yandaşları” günlerdir adeta çırpınarak anayasa değişiklikleri ile daha demokrat bir ülke olacağımızı ileri sürüyorlar. Öyle ki sanki bu değişiklikler olmazsa demokrasi ve hukuk bir hayal olacak.
Çırpınışın ardındaki gerçek şu: Bu değişiklikler olmazsa AKP’nin paranoyak halde korktuğu “partinin kapatılması” ve “Yüce Divan’da yargılanma ihtimali” başlarının üzerinde durmaya devam edecek.
Yok eğer anayasa değişiklikleri kabul edilirse, bu kez AKP’nin önünde laik demokratik Cumhuriyet’i değiştirmek için neredeyse hiçbir engel kalmayacak.
Maskeli yandaşlar çırpınıyor ama Anayasa’nın “en asker” maddelerinden birine hiç dokunulmuyor. Seçim barajını yüzde 10’dan aşağı çekme taleplerine iktidar hiç yüz vermediği gibi bunu asla değiştirmeyeceğini açıkça beyan ediyor. Örneğin, Cemil Çiçek barajın düşürülmesi halinde istikrarın bozulacağını söyledi.
Yüzde 10 barajının nasıl konduğunu unutanlar için anlatayım: Bu madde askerlerin demokrasiye bakış açılarını çok iyi tanımlayan maddelerin en başında geliyor. Her ne kadar “mecliste istikrar” sağlamaya çalışan bir madde olarak da görünse de askerlerin bu maddeyi 1982 Anayasası’na koymalarının tek nedeni vardı: Radikal dinci bir parti ile Kürtçü bir partinin Meclis’e girmesini engellemek.
Askerler darbeden sonra yaptıkları araştırmalarda radikal dinci bir siyasi hareketin yüzde 7-8 oranında oy potansiyeli olduğunu saptadılar. Aynı şekilde Kürtçü bir partinin de yüzde 6’ları geçemeyeceğini düşündüler.
İşte yüzde 10 barajı bunun üzerine kondu. Böylelikle radikal dinci ve Kürtçü partiler çıkaracakları milletvekilleri sayesinde “anahtar parti” olamayacaklardı. Askerlerin bu planı 1990’ların ortasına kadar tuttu.
Ancak Özal’ın vefatı, ANAP’ın dağılmasından sonra, radikal dinci hareket güç kazanmaya başladı. 1994 yerel seçimlerinde büyük başarı kazandı, hemen bir yıl sonraki seçimlerde ise birinci sıraya yükseldi.
AKP şimdi aynen askerin izinde giderek, hem kendisini tek başına iktidardan edecek hem de “anahtar parti” konumuna gelecek dinci olmayan partilerin Meclis’e girmesini önlemek için yüzde 10 barajını aynen koruyor.
Yorum
Anayasa değişikliği tartışmaları hız kesmeden devam ediyor. Öyle, ki artık her şey sanki anayasa değişikliğine odaklanmış bir şeklide devam ediyor. Ekonomi, işsizlik, terör her şey unutulmuş tamamen anayasada yapılacak kısmi değişikliklere odaklanmış bir vaziyette, birisi ak diyor birisi siyah diyor, oysa bir araya gelip karşılıklı konuşup anlaşarak beyazın içine az bir siyah katarak gri bir renk ortaya çıkarsalar en azından ortak bir renk’te uzlaşıp şu yaşadığımız kısır döngüden ülkemizi bir an önce çıkarıp ülke enerjimizi kalkınmaya güzel şeyler yapmaya harcamış olsalar gelecek’te güzel halisane duygular la anılırlar.
Evet 12 Eylül askeri darbesini çocuk’ken 28 Şubatı gençlik yıllarında 27 nisan e muhtırasını yakın zamanda yaşamış bir birey olarak bu darbe anayasası değişmeli. Değiş meliki gelecekte bizim çocuklarımız darbeler ülkesinde yaşamak zorunda kalmasınlar. AKP bu anayasa değişikliğini mutlaka ama mutlaka yapmalı yapmayı başarmalı, çünkü bu anayasa değişikliğini yapamadığı başaramadığı takdirde, hem AKP hem halk kendini bir gün mutlaka kafes içinde bulacaktır. Bu millet için kafes planı yapanlar bu planı gerçekleştirmek için yine rahat durmayacaklardır. Kafes ti balyozdu, sarıkız’dı ay ışığı Ergenekon gibi illegal yapılanmaların son bulması ülke insanının kardeşlik duygularıyla huzur içinde yaşaması için AKP’NİN yapmış olduğu anayasa değişikliği referanduma da gitse mutlaka yapılmalı bu değişiklik mutlaka gerçekleşmelidir.