Anayasa değişikliği önerisi bile “Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilecek kişilerin en az 45 yaşında olmasını” şart koştuğu halde, Cumhurbaşkanı -nezaketen olsun- bu koşulu dikkate almaya gerek görmedi. Tuttu 42 yaşındaki -eskiden Anayasa Mahkemesi raportörlüğü yapmış- bir bürokratı, “üst kademe yöneticisi” kontenjanından “Anayasa Mahkemesi Yedek Üyesi” olarak tayin etti.
Ama bunu düpedüz “kanuna karşı hile” yoluyla yaptı. Çünkü bu genci “üst kademe yöneticisi” statüsüne sokabilmek için önce Denizcilik Müsteşar Yardımcılığına getirdiler. Tam 31 gün sonra da, Anayasa Mahkemesi Yedek Üyesi yaptılar.
Dahası... Gazeteler Cumhurbaşkanı'nın -nedense- kendisine yakın bulduğu bu kişi, Yargıtay kontenjanından aynı pozisyona gelecek üyeden “kıdemli” olsun diye, o üyenin tayini bir gün geriye bırakılmış.
Yorum:
Meydanda Olan ‘Mal’
1990’lı yılların başından itibaren bu ülkede Anayasa değişikliği tartışılıyor. Ancak nerdeyse bir arpa boyu yol alınamadı. Bütün siyasiler muhalefetteyken, 1982 Anayasası’nın darbe ürünü olduğunu, dolayısıyla 21. Yüzyıl Türkiye’sine uymadığını söylüyor. Ama iş iktidara yani fiiliyata gelince herkes bu sözlerinden çark ediyor.
1990 sonrasında kurulan hemen her hükümetin gündeminde Anayasa değişikliği yer aldı. Fakat gelen baskılar sonrasında bir iki ufak değişiklik yapılarak adeta seçmenlerin ağzına bir tutam bal sürülmüş oldu. Açıkçası bu palyatif çözümler günü kurtarmaktan başka bir anlam taşımadı hiçbir zaman. Aslında bakarsanız AK Parti Hükümeti’nin Anayasa değişiklik paketi de tam manasıyla bir çözüm, başka bir ifadeyle demokratikleşme içermiyor.Pakette yargı ve parti kapatmalara yönelik önemli sayılabilecek hususlarda değişiklik planlanırken, bir de psikolojik anlam taşıyan geçici 15. Madde kaldırılıyor.
Geçici 15. Madde ise ayrı bir trajikomik konu. Bu madde nasıl geçici ise üzerinden 28 yıl geçti ama hala maddenin hükmü kalkmadı. Bu madde zamanında kalkmış olsaydı, 12 Eylül darbecileri hakim karşısına çıkacak ve o dönemdeki hukuksuzlukların hesabı sorulacaktı. Maddenin bugün kaldırılmasının anlamı sadece psikolojik, çünkü darbeciler zaman aşımı süresi dolduğu için yargılanamayacak.
Tekrar değişiklik paketine dönecek olursak… Hükümetin Anayasa değişikliği köklü olmamasına rağmen, büyük fırtınalar kopardı. Karşı çıkanlara ve öne sürdükleri argümanlara bakıldığında bahsedilen Anayasa değişiklik paketinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği aşikar.
Değişiklik paketiyle, ülkemizde milletvekilleri, hatta son dönemde asker de dahil en dokunulmaz olan kesimin iktidar alanı sarsılıyor. O da yargı bürokrasisi. Türkiye’ye 28 Şubat sürecinden bu yana siyasiler değil, hukukçular yön veriyor. Çünkü çıkan mahkeme kararlarına göre siyaset tamamen yeniden şekilleniyor. Tam manasıyla demokrasi ve güçler ayrılığı ilkesinin hayat bulabilmesi için HSYK başta olmak üzere Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın yapısının da demokratikleşmesi gerekiyor.*
Saygılar
*02.04.2010-Gerçek Hayat-Ali Adakoğlu