Rejim ve anayasa
1490 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Niyazi - Zaman
Abdurrahman Erol

12.11.2009

Batılılaşmamız için anayasaya ihtiyaç duyanlara sadece Ahmet Cevdet Paşa karşı çıkmıştı.

Kanaatine göre, bizim anayasaya ihtiyacımız yoktu; zira anayasalar iktidarı frenlemek için konmuş normlardı. Despotizme açık sistemler bakımından lüzumluydu. İslam sistemi zaten yönetenleri kıskıvrak bağlıyordu. Ayrıca anayasaya ne gerek vardı? İnsan beyninin ürünü olduğundan da hayatı dondururdu; sürprizlerle dolu bulunan gelecek, kul için meçhuldü. Batı'ya yönelme arzularımızın arasında Ahmet Cevdet Paşa'nın sesi duyulmadı. Büyük ümitlerle ilk anayasamız yapıldı. (1876) Aslında biz anayasa yapmamıştık; 1831 tarihli Belçika Anayasası'nı almış, Prusya Anayasası'nın devlet başkanına verdiği yetkileri monte ederek yürürlüğe koymuştuk. Dinimiz, tarihî gelişmemiz, sosyal bünyemiz farklı iki cemiyet olduğumuzu düşünmedik. Anayasanın getirdiği meclis felaketlere sebebiyet verdi; ama anayasa devletimizin vazgeçilmez unsuru kabul edildi.

Sadece 1921 Anayasamız milli idi. Ondan sonra gömlek değiştirir gibi anayasa değiştirmeye başladık. Başka bünyelere göre hazırlanmış elbiseler bir türlü bize uymuyordu. Yürürlükteki anayasamız, 1961 Anayasası'na reaksiyon mahiyeti taşımaktadır. 1961 Anayasası da, Demokrat Parti dönemindeki millet iktidarından rahatsızlık duyan yarı aydınların, halkın hakimiyetini kontrol altına almak gayesiyle yapılmıştı.

Aslında Batılılar ve biz anayasalardan farklı fonksiyonlar bekliyoruz. Batılılar, anayasadan milletin hakimiyetini nasıl kullanacağını, yönetenlerin yetkilerini sınırlamayı ve icraatlarını kontrol altına almayı anlarlar. Biz ise milletin hakimiyetini kısıtlamak için anayasa yapıyoruz. Milleti, devletin kontrolüne almayı anayasalarımızın asıl esprisi olarak görmekteyiz. Bu hususu, 1961 Anayasası'nın montaj maddeleri açıkça ortaya koyuyor.

Tabii senatörlük, kontenjan senatörlüğü gibi kurumlar millet hakimiyetine getirilmiş kısıtlamalardı. Anayasa Mahkemesi, kanun koyucuyu kımıldayamaz hale getiriyor, af gibi konularda görüldüğü üzere de yasama yetkilerini paylaşıyordu. Danıştay da hükümet yetkilerini nasıl kullandığını denetleyeceği yerde, ideolojik gayretlerle onu nüfus memuru tayin edemez duruma getirmişti.

Montaj maddeleri hariç 1961 Anayasası, 1949 Federal Almanya Anayasası'nın kopyası idi. Fakat Almanlar projede bulunan bazı maddeleri devletin gücünü düşünerek metne almamışlardı. Mesela projede yer alan "Devlet herkese iş bulmak zorundadır" hususunu, devlet herkese iş bulamayabilir, anayasayı ihlal etmek zorunda kalır, gerekçesiyle metinde maddeleştirmediler. Fakat biz devletin imkânını düşünmeden bu hususa yer verdik. Yürürlüğe konan anayasanın icra tarafından ihlal edilmesi, kaderiydi. Hangi imkânla bunca insana iş bulacaktık?

1982 Anayasası, hakimiyeti mecliste toplamaya çalışmakla beraber, normal kanunlarla düzenlenmesi gereken hususların da anayasaya derc edilmesiyle ayrıntıya boğulmuştur. Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın yargıçları yetki alanlarına dikkat etmeyince de kuvvetler dengesinde uyumsuzluk belirdi.

Yüzyıldan fazla zamandan beri devlet hayatımızda yer almasına rağmen, daha anayasanın tam mahiyetini kavramış değiliz. Anayasayı sadece hukuki metin olarak kabul ediyor, tercüme etmekle veya Batı'dakilerin benzerini yapmakla her şeyin hallolacağını zannediyoruz. Anayasa aynı zamanda sosyolojik bir fenomendir. Bunu düzenleyenler, her madde ile, bir mimarın büyük eserini inşa ederken yerleştirdiği taşa benzer fonksiyon ifa ederler. Cemiyeti analiz edenler, geleceğine dair fikir sahibi olanlar hukukçulardan ziyade sosyologlardır, hukukçular daha çok anayasanın teknik yönüyle meşguldürler. Şimdiye kadar hiçbir anayasa komisyonumuzda sosyolog bulunmaması, bu konudaki fikrimizin seviyesini gösterir. "En mükemmel kanunları mı yaptın?" sorusuna Solon'un "Hayır, Atinalıların ihtiyacı olan kanunları yaptım." cevabı ünlüdür. İki bin yıl önceki bu cevap bile bize rehber olabilir.

 

 

Yorum:

 

ANAYASA

ve

REJİM...

 

Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız, bu iki konunun çok netameli olduğunu bilirsiniz…

 

Yazar, kısacık makalesinde adeta ANAYASA TARİHİMİZ dersi vermiş…

 

Çare ve çözüm, Akevler Ekolü’nün hazırladığı

ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”dır.

 

 

Abdurrahman Erol






Sayı: 18 | Tarih: 11.10.2009
Ruşen Çakır
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ve
1937 Okunma
27 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Niyazi
Rejim ve anayasa
1490 Okunma
Abdurrahman Erol
Mehmet Şevket Eygi
Kuran'da Nasıl Birleşeceğiz?
1399 Okunma
2 Yorum
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Saadet anlayışı ve AKP zihniyeti
1350 Okunma
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Kuran Kursları
1331 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Cengiz Çandar
Erivan'dan Bursa'ya 'tarih'i yeniden yazmak
1312 Okunma
Ekrem Fildişi
Mahir Kaynak
Ekonomi zirvesi
1311 Okunma
Süleyman Karagülle
Fikret Bila
Atalay: DTP yan çiziyor
1291 Okunma
Harun Özdemir
Ahmet Altan
Fantezi
1281 Okunma
Özer Ataç
Ahmet Taşgetiren
Gençler, ah gençler
1264 Okunma
Zübeyir Erol
Yılmaz Özdil
Baykal nasıl 'milli' oldu?
1260 Okunma
Leyla Okta
Nazlı Ilıcak
Baykal eleştirilerinde haklı mı, haksız mı?
1242 Okunma
2 Yorum
Fatma Karuç
Can Ataklı
Ya dinlemeler hedef değiştirirse?
1234 Okunma
Mesut Karaaytu
Mehmet Altan
Kırmızı alarm...
1230 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Fatma K. Barbarosoğlu
Sosyal Problemler konusunda Din ve Diyanet
1209 Okunma
Fatma Zafer
Hayrettin Karaman
Bu CHP ne zaman değişecek
1201 Okunma
Hilmi Altın
Ali Bulaç
Liberal fetva arkadan gelir!
1193 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Toktamış Ateş
Hukuk devleti
1179 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mümtazer Türköne
Artık Zaman’ı geldi
1167 Okunma
Arif Ersoy
Fehmi Koru
Zürih'te atılan imzaların anlamı
1151 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ahmet Hakan
Biraz uzaktan kongre notları
1134 Okunma
6 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Hayata dair – 37
1115 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Bekir Berat Özipek
Siyasette görme bozukluğunun nedenleri
1061 Okunma
Bünyamin Demir


© 2024 - Akevler