Kırmızı alarm...
1230 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

Başbakan Erdoğan’ın konuşmasıyla resmen başlayan IMF-Dünya Bankası Zirvesi... Polisin Taksim Meydanı’nda IMF ve Dünya Bankası protestocularına “Amerikan Futbolu” oyuncusu gibi davrandığı, kırmalı, vurmalı barbarizmin eşliğindeki köşe kapmaca...

Siyasi parti grup konuşmaları...

Meclis’te Sınır Ötesi Harekât’a izin veren tezkere görüşmeleri...

 Sıraladığım ve sıralamadığım yoğun gündem içinde, hayatımızın geri kalan kısmına etkisi açısından iki konu hem de bir kaç adım öne çıkıverdi benim için.

 Birincisi, “ışığın fiber optik içinde aktarılması” alanındaki çığır açıcı çalışmaları ve bir “görüntüleme yarı iletken devresi” icat etmeleri dolayısıyla 2009 Nobel Fizik Ödülü’nün ABD vatandaşı olan Charles K. Kao, Willard S. Boyle ve George E. Smith’e verilmesi...

 İkincisi ise yıllık “İnsani Gelişme Endeksi” raporunda bir yıl içinde yeniden paldır küldür üç basamak düşerek 79’uncu sıraya inmemizdi. Üstelik rapordaki “Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi” verilerine göre Türkiye, bu alanda Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de gerisinde kalarak 109 ülke arasında 101. oldu.

2009 yılı itibariyle olup bitenin yaldızını kazıdığınızda, geriye yaşam kalitesi açısından 79. sırada “kadınsız” bir toplum olduğumuz kalmaktaydı.

 Hâlbuki...

 2006 yılında 96’ncı olan Türkiye, 2007’de 92’nci iken, 2008 yılında 76’ncı sıraya yükselmişti.

 Bu iki haber diğerlerinden çok daha önemliydi; çünkü fizik’teki gelişmeler insanlığın nerelere doğru gittiğini anlatırken, İnsani Gelişme Endeksi’ndeki konum yaşamımızın nasıl seyredeceğini söylemekteydi.

***

Zaten hep siyaset konuşuyorduk...

 “Açılımlar” gündem kraliçesi olunca, artık başka hiçbir şey konuşmaz olduk.

 Hâlbuki “küresel kriz” dolayısıyla “ekonomi” herkesi, her şeyden fazla etkileyecek bir şekilde “sırat köprüsünde” seyrediyor.

AB reformlarına aldırmamanın bir bedeli olarak da, İnsani Gelişme Endeksi’nde bir yıl içinde üç basamak geri kaymamız da bunu ispatlamakta. Korkarım, AK Parti hükümeti ve toplum, “İlerleme Raporu”ndaki eksiklikleri giderecek reformların peşine düşmemenin bedelini gittikçe daha ağır ödeyecek.

***

Siyasal açılım, hepimizin çok arzuladığı gibi başarıya ulaşsa bile bir müddet sonra unutulacak, doğrudan yaşamı ilgilendirdiği için ekonomik durum performansı asıl gündem olmayı sürdürecektir.

 Ve “yönetilenlerin” günlük yaşamı açısından “ekonomi” kırmızı alarm vermekte...

 Çünkü “Orta Vadeli Program”da büyümenin 2012’de yüzde 5’e yükselmesi beklense de en yakıcı sosyal yara olan işsizliğin tüm program sürecince ürkütücü boyutlarda dolaşacağı, nitekim 2009’da yüzde 14,8’e çıkacağı öngörülüyor.

 Eğer bir sürpriz olmaz da erkene alınmazsa, 2011’de bir de seçim var.

 Programdan, hükümetin çok yeterli olmasa da ekonominin büyüdüğü bir süreçte seçime gideceğini tahmin ettiği anlaşılmakta...

***

IMF’nin verilerine göre 2009 yılında yüzde 1,1 küçülmesi beklenen dünya ekonomisinin 2010’da yüzde 3,1 büyümesi söz konusu.

 Ancak ekonominin “kırmızı alarm” olarak algılanması gereği, sadece bu cılız büyüme tahminlerinden değil, bu büyümenin devletlerin benzeri görülmemiş şekilde para basıp dağıtmasına bağlı olmasından kaynaklanmakta.

 Ortalıkta özel sektörün yeniden öncü rol oynayacağını gösteren bir işaret olmadığına göre, bu cılız büyüme daha ne kadar “devlet kaynaklarına” bağlı olarak devam edebilir ki?

***

 Yaşam kalitesi açısından 135 ülke arasında müthiş bir performans gösterip yirmi basamak zıplamışken, orada kalamayıp bir yıl içinde yeniden üç basmak yuvarlanan “kadınsız” bir ülkenin vatandaşı olarak gündemde yer bulamasa da, “ekonomik geleceğin” taşıdığı riskler açısından tam bir “kırmızı alarm” verdiğini görmekteyim.

 Nihayetinde insan hayatını, yaşadığı günlük olaylar değil, ömrün toplamındaki kalite belirliyor.

 Ve çok bilincine varmasa da, belki bu nedenle Türkiye’de minimum yıllık yüzde 4 ekonomik büyüme sağlamayan iktidarlar da, seçimlerde çok başarılı olamıyor.

***

Patırtılı propagandaların esas alındığı gürültülü bir ortamda sağduyulu çığlıkların etkili olmadığından çok haberdar biri olarak, yine de “ekonominin” kırmızı alarmlı bir çizgide seyrettiğini, dünkü toplantı ve olaylar vesilesiyle bir kez daha tekrarlamış olalım

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 18 | Tarih: 11.10.2009
Ruşen Çakır
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ve
1937 Okunma
27 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Niyazi
Rejim ve anayasa
1489 Okunma
Abdurrahman Erol
Mehmet Şevket Eygi
Kuran'da Nasıl Birleşeceğiz?
1399 Okunma
2 Yorum
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Saadet anlayışı ve AKP zihniyeti
1349 Okunma
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Kuran Kursları
1330 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Cengiz Çandar
Erivan'dan Bursa'ya 'tarih'i yeniden yazmak
1312 Okunma
Ekrem Fildişi
Mahir Kaynak
Ekonomi zirvesi
1311 Okunma
Süleyman Karagülle
Fikret Bila
Atalay: DTP yan çiziyor
1290 Okunma
Harun Özdemir
Ahmet Altan
Fantezi
1281 Okunma
Özer Ataç
Ahmet Taşgetiren
Gençler, ah gençler
1264 Okunma
Zübeyir Erol
Yılmaz Özdil
Baykal nasıl 'milli' oldu?
1260 Okunma
Leyla Okta
Nazlı Ilıcak
Baykal eleştirilerinde haklı mı, haksız mı?
1241 Okunma
2 Yorum
Fatma Karuç
Can Ataklı
Ya dinlemeler hedef değiştirirse?
1234 Okunma
Mesut Karaaytu
Mehmet Altan
Kırmızı alarm...
1230 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Fatma K. Barbarosoğlu
Sosyal Problemler konusunda Din ve Diyanet
1209 Okunma
Fatma Zafer
Hayrettin Karaman
Bu CHP ne zaman değişecek
1201 Okunma
Hilmi Altın
Ali Bulaç
Liberal fetva arkadan gelir!
1192 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Toktamış Ateş
Hukuk devleti
1179 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mümtazer Türköne
Artık Zaman’ı geldi
1166 Okunma
Arif Ersoy
Fehmi Koru
Zürih'te atılan imzaların anlamı
1150 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ahmet Hakan
Biraz uzaktan kongre notları
1134 Okunma
6 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Hayata dair – 37
1115 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Bekir Berat Özipek
Siyasette görme bozukluğunun nedenleri
1060 Okunma
Bünyamin Demir


© 2024 - Akevler