04.10.2009
SAHNE - Neo-klasik bir yaklaşımla oluşturulmuş Selçuklu figürleri ve turuncunun hâkimiyeti... Ben bu tuhaf sentezle hangi mesajın verilmek istendiğini pek anlayamadım. Ancak sahnenin uzaktan görünüşünün hafiften totaliter bir yapı imajını verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
KONUŞMA - Sanırım Başbakan Erdoğan, hitabet sanatında biraz Deniz Baykal'a benzemeye başladı... Uzun konuşuyor ve tekrara düşüyor... Şöyle ki: Konuşmayı dinlerken bir ara çıktım, yemek yedim, “twitter”da üç-beş mesaj salladım ve döndüm... Yeniden konuşmaya dikkat kesilince kendimi hiç fasıla vermemiş gibi hissetmeyeyim mi?
NİYET - Türkiye'de artık niyetler, zikredilmesi sakıncalı isimlerin anılmasıyla açığa vurulur oldu... Ahmet Kaya, Said-i Nursi, Nâzım Hikmet, Cem Karaca gibi isimleri aynı anda selamladığınız anda hem sempatik, hem de zararsız bir mesaj vermiş oluyorsunuz... Bakalım Mahir, Ulaş, İbrahim Kaypakkaya, Metin Yüksel gibi isimlerin üzerinden de niyetlerin açığa vurulduğu günler gelecek mi?
SLOGAN - 23 Nisan sloganı gibi bir slogan bulmuşlar: “Biz Birlikte Türkiye'yiz...”. Heyecanlandırmıyor, şevkle söyleme iştahı uyandırmıyor, galeyan hali yaratmıyor, sarsmıyor... Ne demişler? Heyecan gidince mantık gelir...
ŞİİR - Sanırım Başbakan Erdoğan, zindan günlerinin hiç ama hiç unutulmamasını istiyor... İşte bakın konuşmasının bu seferki “şiir” bölümünde Necip Fazıl'ın “Zindandan Mehmet'e Mektup” şiirinin pek bilinmeyen dizelerini mırıldandı... Eskiden ezbere bilirdim bu şiiri... Uzun zamandan beri okumamıştım... Erdoğan okurken tekrar etmeye çalıştım... Evet, evet... Unutmamışım...
YORUMCULAR - Akif Beki ile Mustafa Karaalioğlu Başbakan'ın konuşmasını yorumluyorlardı... “İnsan eksiklikleriyle insandır” ilkesini sanırım duymamış olacaklar ki, her ikisi de konuşmada küçük bir kusurcuk bile bulamadılar... Acıyarak gülümsedim tabii...
EKâBİR - Artık AK Parti'nin de ekâbirleri var... Nükhet Hanım, Necati Bey, Suat kardeş... Hepsi ama hepsi kıvanç ve -Ahmet Necdet Sezer'in tabiriyle- gönenç içindeydi... Egemen Bağış gururlu, Dengir Fırat mağrur, Suat Kılıç çalışkan, Taner Yıldız memnun görünüyordu... “Tek adam” olayının içselleştirilmesi sanırım böyle bir şey...
AÇILIM - Yorumcular, “Çok önemli bir konuşmaydı... Başbakan açılımın ne olduğunu açıkladı...” falan demediler mi? Kafayı yiyecektim... Ne yani Yunus'tan iki dize, Mevlana'dan bir dörtlük, âşık Veysel'den bir türkü... Beklediğiniz açıklama bu muydu? Madem Yunus ve Mevlana ile olay çözülecekti, 30 yıldır neden kan döküldü ki?
SEYİRCİ - Ne yalan söyleyeyim: Beşiktaş taraftarı ile AK Parti taraftarı acayip benziyor... Üç ay önce gittiğim Beşiktaş maçında tribünlerdeki senkronizasyondan etkilenmiş, Beşiktaşlı olmuştum... Kongredeki taraftar yaratıcılığı beni o kadar etkiledi ki, az kalsın AK Partili oluyordum...
Yorum:
Ak Parti Kongresi
SAHNE – Neo-klasisizm 17. yüzyılın sonları, 18. yüzyılın başlarında İngiltere de ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. Klasik sanat akımlarının yeniden canlandırılmasıdır. Ak Parti de kongresinde Selçuklu figürlerini canlandırarak bunu sağlamış. Ancak totaliter imajla alakayı ben kuramadım. Kuran varsa yorumlasın.
KONUŞMA – Eğer belirli bir bilgi birikimine sahip değilseniz ve bilgilerinizi artırmıyorsanız konuşmanız kısıtlanmıştır demektir. Artık tekrarlara düşersiniz, yeni bir şey üretemezsiniz ve konuşmanız monotonlaşır. Bakın Başbakan’ın konuşmalarına, yeni bir fikir, yeni bir sistem, yeni bir düzen anlatıyor mu? Hayır. Sadece tekrarlar, tekrarlar …
NİYET – Bir görüşü temsil eden şahıslar vardır. O şahsın adı söylenince hemen onun temsil ettiği fikir anlaşılır. Fakat başkalarının isimlerini kullanarak niyet açığa vurmak ya o konuda bilginin yetersizliğini gösterir ya da o konuda açık ve net konuşmak yerine sembolik isimleri kullanarak üstü kapalı konuşmak, riske girmemek amacıyla yapılır.
SLOGAN – Bir sloganın içi dolu ise anlam kazanır. İçi boş sloganlar hiçbir şey ifade etmez ve çok kısa bir sürede unutulurlar. Partilerin en son seçimde kullandığı içi bomboş olan yüzlerce slogandan kaç tanesini hatırladığınızı düşünün. Ben hiç birini hatırlamıyorum. Bir de bir proje olan yani içi dopdolu olup 15 sene önceki bir seçimin sloganı olan Adil Düzeni kaç kişinin bildiğini düşünün. Cevap: hemen hemen herkes.
ŞİİR – Bilgilendireceğiniz, anlatacağınız projeleriniz, yeni fikirleriniz yoksa sloganları şiirle süslemek iyi bir fikirdir.
YORUMCULAR – Eğer güçlüyseniz, iktidardaysanız sizi bolca pohpohlayan olur. Eğer güçten düşerseniz bolca tekmeleyen olur.
EKABİR – Arapça كبر kökünden gelir. Büyükler demektir. İstilahi olarak bir yerin ileri gelenleri, sözü geçenleri anlamında kullanılır. Ak Partinin gücü azalıp, iktidardan düşmesi yaklaşınca acaba bu isimlerden kaç tanesi Başbakan’ın deyimiyle trenden inmeyecek, merak ediyorum. (Not: Ekabirler kelimesi “ileri gelenlerler” şeklinde çoğul bir kelimeye çoğul bir ek getirmektir. Burada yanlış kullanılmıştır. Gönenç kelimesi de anlamsal olarak yanlış kullanılmış. Gönenç bolluk, refah demektir. Konu ile ilgili görünmüyor.)
AÇILIM – Yavaş yavaş Ak Parti açılımını açıklamaya başladı: şiirler, türküler, şarkılar vs. Başka da bir şey olmayacak, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi.
SEYİRCİ – İnsanlar güçlünün peşinden giderler. Bu bir reflekstir. Beşiktaş’ın taraftarı, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taraftarı niye bu kadar çok da diğer takımların az. Çünkü onlar güçlü. Bu takımlardan birisi zayıflasın ve hep ligde orta sıralarda kalsın, bir nesil sonra bakın kaç tane taraftarı kalmış. Ak Parti de güçten düşünce aynı duruma düşecek. Bunun için müneccim olmaya gerek yok, ANAP’a bakın. Kaç tane ANAP’lı tanıyorsunuz?