Biraz uzaktan kongre notları
1053 Okunma, 6 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

04.10.2009

SAHNE - Neo-klasik bir yaklaşımla oluşturulmuş Selçuklu figürleri ve turuncunun hâkimiyeti... Ben bu tuhaf sentezle hangi mesajın verilmek istendiğini pek anlayamadım. Ancak sahnenin uzaktan görünüşünün hafiften totaliter bir yapı imajını verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

KONUŞMA - Sanırım Başbakan Erdoğan, hitabet sanatında biraz Deniz Baykal'a benzemeye başladı... Uzun konuşuyor ve tekrara düşüyor... Şöyle ki: Konuşmayı dinlerken bir ara çıktım, yemek yedim, “twitter”da üç-beş mesaj salladım ve döndüm... Yeniden konuşmaya dikkat kesilince kendimi hiç fasıla vermemiş gibi hissetmeyeyim mi?

NİYET - Türkiye'de artık niyetler, zikredilmesi sakıncalı isimlerin anılmasıyla açığa vurulur oldu... Ahmet Kaya, Said-i Nursi, Nâzım Hikmet, Cem Karaca gibi isimleri aynı anda selamladığınız anda hem sempatik, hem de zararsız bir mesaj vermiş oluyorsunuz... Bakalım Mahir, Ulaş, İbrahim Kaypakkaya, Metin Yüksel gibi isimlerin üzerinden de niyetlerin açığa vurulduğu günler gelecek mi?

SLOGAN - 23 Nisan sloganı gibi bir slogan bulmuşlar: “Biz Birlikte Türkiye'yiz...”. Heyecanlandırmıyor, şevkle söyleme iştahı uyandırmıyor, galeyan hali yaratmıyor, sarsmıyor... Ne demişler? Heyecan gidince mantık gelir...

ŞİİR - Sanırım Başbakan Erdoğan, zindan günlerinin hiç ama hiç unutulmamasını istiyor... İşte bakın konuşmasının bu seferki “şiir” bölümünde Necip Fazıl'ın “Zindandan Mehmet'e Mektup” şiirinin pek bilinmeyen dizelerini mırıldandı... Eskiden ezbere bilirdim bu şiiri... Uzun zamandan beri okumamıştım... Erdoğan okurken tekrar etmeye çalıştım... Evet, evet... Unutmamışım...

YORUMCULAR - Akif Beki ile Mustafa Karaalioğlu Başbakan'ın konuşmasını yorumluyorlardı... “İnsan eksiklikleriyle insandır” ilkesini sanırım duymamış olacaklar ki, her ikisi de konuşmada küçük bir kusurcuk bile bulamadılar... Acıyarak gülümsedim tabii...

EKâBİR - Artık AK Parti'nin de ekâbirleri var... Nükhet Hanım, Necati Bey, Suat kardeş... Hepsi ama hepsi kıvanç ve -Ahmet Necdet Sezer'in tabiriyle- gönenç içindeydi... Egemen Bağış gururlu, Dengir Fırat mağrur, Suat Kılıç çalışkan, Taner Yıldız memnun görünüyordu... “Tek adam” olayının içselleştirilmesi sanırım böyle bir şey...

AÇILIM - Yorumcular, “Çok önemli bir konuşmaydı... Başbakan açılımın ne olduğunu açıkladı...” falan demediler mi? Kafayı yiyecektim... Ne yani Yunus'tan iki dize, Mevlana'dan bir dörtlük, âşık Veysel'den bir türkü... Beklediğiniz açıklama bu muydu? Madem Yunus ve Mevlana ile olay çözülecekti, 30 yıldır neden kan döküldü ki?

SEYİRCİ - Ne yalan söyleyeyim: Beşiktaş taraftarı ile AK Parti taraftarı acayip benziyor... Üç ay önce gittiğim Beşiktaş maçında tribünlerdeki senkronizasyondan etkilenmiş, Beşiktaşlı olmuştum... Kongredeki taraftar yaratıcılığı beni o kadar etkiledi ki, az kalsın AK Partili oluyordum...

 

Yorum:

Ak Parti Kongresi

SAHNE – Neo-klasisizm 17. yüzyılın sonları, 18. yüzyılın başlarında İngiltere de ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. Klasik sanat akımlarının yeniden canlandırılmasıdır. Ak Parti de kongresinde Selçuklu figürlerini canlandırarak bunu sağlamış. Ancak totaliter imajla alakayı ben kuramadım. Kuran varsa yorumlasın.

KONUŞMA – Eğer belirli bir bilgi birikimine sahip değilseniz ve bilgilerinizi artırmıyorsanız konuşmanız kısıtlanmıştır demektir. Artık tekrarlara düşersiniz, yeni bir şey üretemezsiniz ve konuşmanız monotonlaşır. Bakın Başbakan’ın konuşmalarına, yeni bir fikir, yeni bir sistem, yeni bir düzen anlatıyor mu? Hayır. Sadece tekrarlar, tekrarlar …

NİYET – Bir görüşü temsil eden şahıslar vardır. O şahsın adı söylenince hemen onun temsil ettiği fikir anlaşılır. Fakat başkalarının isimlerini kullanarak niyet açığa vurmak ya o konuda bilginin yetersizliğini gösterir ya da o konuda açık ve net konuşmak yerine sembolik isimleri kullanarak üstü kapalı konuşmak, riske girmemek amacıyla yapılır.

SLOGAN – Bir sloganın içi dolu ise anlam kazanır. İçi boş sloganlar hiçbir şey ifade etmez ve çok kısa bir sürede unutulurlar. Partilerin en son seçimde kullandığı içi bomboş olan yüzlerce slogandan kaç tanesini hatırladığınızı düşünün. Ben hiç birini hatırlamıyorum. Bir de bir proje olan yani içi dopdolu olup 15 sene önceki bir seçimin sloganı olan Adil Düzeni kaç kişinin bildiğini düşünün. Cevap: hemen hemen herkes.

ŞİİR – Bilgilendireceğiniz, anlatacağınız projeleriniz, yeni fikirleriniz yoksa sloganları şiirle süslemek iyi bir fikirdir.

YORUMCULAR – Eğer güçlüyseniz, iktidardaysanız sizi bolca pohpohlayan olur. Eğer güçten düşerseniz bolca tekmeleyen olur.

EKABİR – Arapça كبر kökünden gelir. Büyükler demektir. İstilahi olarak bir yerin ileri gelenleri, sözü geçenleri anlamında kullanılır. Ak Partinin gücü azalıp, iktidardan düşmesi yaklaşınca acaba bu isimlerden kaç tanesi Başbakan’ın deyimiyle trenden inmeyecek, merak ediyorum. (Not: Ekabirler kelimesi “ileri gelenlerler” şeklinde çoğul bir kelimeye çoğul bir ek getirmektir. Burada yanlış kullanılmıştır. Gönenç kelimesi de anlamsal olarak yanlış kullanılmış. Gönenç bolluk, refah demektir. Konu ile ilgili görünmüyor.)

AÇILIM – Yavaş yavaş Ak Parti açılımını açıklamaya başladı: şiirler, türküler, şarkılar vs. Başka da bir şey olmayacak, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi.

SEYİRCİ – İnsanlar güçlünün peşinden giderler. Bu bir reflekstir. Beşiktaş’ın taraftarı, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taraftarı niye bu kadar çok da diğer takımların az. Çünkü onlar güçlü. Bu takımlardan birisi zayıflasın ve hep ligde orta sıralarda kalsın, bir nesil sonra bakın kaç tane taraftarı kalmış. Ak Parti de güçten düşünce aynı duruma düşecek. Bunun için müneccim olmaya gerek yok, ANAP’a bakın. Kaç tane ANAP’lı tanıyorsunuz?

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Tayibet Erzen
11.10.2009
23:10

İnsanların güçlünün peşinden gittiği bir gerçek ancak bu gerçek AKP içinde nasıl bir etki bıraktıysa, parti içi demokrasiden sözetmek neredeyse imkansız olmuş. Saadet Partisinden ayrılma gerekçesi bir nevi parti içi monarşiden duyulan rahatsızlık olarak gösterilen Erdoğan’ın şimdi kendisi bir zamanlar Erbakan’ın yaptığını yapmıyor mu? Eğer parti benim anladığım kadarıyla bir ekip işiyse bu ekipte herkese ihtiyaç var, herkes gereklidir, herkesin söz hakkı vardır. Ancak AKP’de görülen o ki, reis ne derse o oluyor. Şimdi merak ediyorum, bu tutumdan rahatsızlık duyup, ayrılmak isteyen ve akabinde parti kuran olur mu?

Fatma Karuç
13.10.2009
08:53

AKP yi ve Erdoğanı bu kadar güçlü yapan şey istanbulu içinden çıkılmaz bir durumdan refaha çıkış döneminin de Erdoğanın büyükşehir belediye başkanlığına getirilmesiyde oldu.Nasıl büyük reklamlarla CHP kemal kılıçtataroğlunu istanbulluya lanse etti ise zamanındada bunu refah partiside Erdoğan için yaptı. Büyükşehir belediye başkanlığında ki gayreti yaptığı işler bir anda gözleri Edoğanın üzerine çekti bunu fırsat bilen Erdoğan da İstanbulla yetinmeyip türkiyeyi yönetmeye talip oldu.O yüzden Erdoğan hiç kimse için büyük rteklamlar yapmıyor şu an AKP içinde ona rakip olacak kimse yok hep ön planda kendini tutuyor. Bir zamanlar başkalarının yaptığı hataya kendi düşmek istemiyo.Tek hakim tek güç kendisi olmak istiyor

faani
13.10.2009
16:27

LÜTFİ BEY YANILIYOR, (bence): slogan içi dolu olan ve boş olan diye ikiye ayrılmaz. slogan slogandır ve fikir içermediğinden kıymeti yoktur. neden atılır, nasıl atılır, hangi sebeplerle ortaya çıkar, ne şekilde yayılır; ayrı konular. fakat bu cevapların hiçbiri sloganı değerli hale getirmez. eğer bir anlam ve önemleri olsaydı TEKBİR!’e karşılık olarak yükselen ALLAHUEKBER! "slogan"ları birşey ifade ederdi. ama etmezler. bu adil düzen ifadesi için de geçerlidir. insanlara duyurmak konusunda evet etkili olmuştur, ama bunun dışında birşey de sağlamamıştır. tanıtım ve bildirim konusuna birşey diyemem ama kalıcılık konusu da nitelikle bağlantılı diye düşünüyorum.

Lütfi Hocaoğlu
13.10.2009
17:23

Benim sloganın doluluk veya boşluğundan kastettiğim arkasında bir proje olmasıdır. Bir projeyi ifade etmesidir.

Adil Düzen bir projedir ve bu nedenle sloganının içi doludur.

Allahu Ekber’de bir projedir. Allah’ın en büyük olduğu ve sadece ona kulluk edilmesi gerektiğini özetleyen projenin sloganıdır. Bu nedenle içi dopdoludur ve çoook şey ifade eder.

Biz birlikte Türkiye’yiz açılım için seçilmiş bir solgandır. Ama henüz kimse açılım projesini görmedi, bir kaç şiir ve şarkı dışında. Bu nedenle bana göre içi (en azından henüz) boştur.

faani
14.10.2009
01:41

sloganı proje ile kullanınca iş değişti: bir projeyi anlatan/çağrıştıran, özet, dikkat çekici, akılda kalıcı ifade olarak slogan başka bir şeydir. kitleleri harekete geçirmek için haykırılan, hamasi, demagojik ifade başka bir şey. asıl olarak iki ifade doğası gereği aynı etkiyi hedefler: kitleleri arkasından sürüklemek. çok fazla düşündürmeden eyleme geçirtmek. fakat biri bunu anlık bir refleksle yapar biri belli hedeflerle. bu konuda lütfi bey’in hakkını teslim etmek lazım. proje ile kullanılınca bu nüans farkı ortaya çıkıyor.

Allahu Ekber’e gelince: bu ifade neyi anlatır? bir projeyi mi bir inancı mı? bundan bir proje çıkar mı? evet çıkar: sadece Allah’a kulluk edilen, diğer herkesin eşit derecede bulunduğu bir yapıya işaret eder. kimsenin haksızlığa uğramadığı adil bir düzeni hedefler. ancak bu ifadenin tonlaması bağlamının belirlenmesinde çok büyük bir etkiye sahiptir. ıtrî’nin bestesinde ayrı bir havası vardır, beyazıt meydanında ayrı. ıtrî’nin sesinde yükselen şey bir inançtır. dolayısıyla bir proje değildir. diğer taraftan meydanlarda kalabalıklar tarafından dillendirilen bir ifade olarak da bir projeye işaret ettiğinden şüpheliyim. bizzat kendisi olarak bırakıldığında bir proje midir diye düşünülebilir. buna da cevabım hayır, çünkü varolan birşeyin ifadesidir, gerçekleşmesi gereken birşeyin değil. Allah zaten ekber’dir bir süreç sonunda ekber olacak değildir.

bir yönüyle çok derin bir proje olduğu düşünebilir, ama bir slogan olarak maalesef sadece bir slogandır. ve bir projeye işaret etme özelliği var mıdır diye düşünmek lazım.

Lütfi Hocaoğlu
14.10.2009
09:47

Allahuekber konusunda haklısın. Aslında ilk islam düzeninin projesinin sloganı Allahuekber değil Lailaheillallah idi. O zaman çok büyük bir sıkıntıydı Lailaheillallah demek. Allahuekber’i müşriklerde kabul ediyordu ama Lailaheillallah’ı kabul edemiyorlardı.

Aslında bugün de en büyük sorun budur. Allahuekber’i kime sorsan kabul ediyor ama Lailaheillallah çok zor geliyor insanlara. Hemen başka putlar devreye giriyor. Ama şöyle, ama böyle, Allah öyle demiş ama, bugün şöyle bugün böyle şeklinde Allah’tan başka kimselerin düzenlerinin, öerilerinin, yaşam biçimlerinin iyi olduğunu savunabiliyorlar. Hem de bunu 5 vakit namaz kılan inmsanlar rahatlıkla savunuyor ona şaşarım.

Lailaheillallah’ı unutmayalım. Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur, O’nun düzeninden daha iyisi yoktur, O’nun bize söylediği ve yapmamızı istediği şey tek iyi şeydir. Başka şeylerin de iyi olduğunu savunmak Allahuekberi’i kabul etmek ama Lailaheillallah’ı kabul etmemektir.





Sayı: 18 | Tarih: 11.10.2009
Ruşen Çakır
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ve
1831 Okunma
27 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Niyazi
Rejim ve anayasa
1413 Okunma
Abdurrahman Erol
Mehmet Şevket Eygi
Kuran'da Nasıl Birleşeceğiz?
1315 Okunma
2 Yorum
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Saadet anlayışı ve AKP zihniyeti
1274 Okunma
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Kuran Kursları
1256 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Mahir Kaynak
Ekonomi zirvesi
1234 Okunma
Süleyman Karagülle
Cengiz Çandar
Erivan'dan Bursa'ya 'tarih'i yeniden yazmak
1229 Okunma
Ekrem Fildişi
Fikret Bila
Atalay: DTP yan çiziyor
1216 Okunma
Harun Özdemir
Ahmet Altan
Fantezi
1203 Okunma
Özer Ataç
Yılmaz Özdil
Baykal nasıl 'milli' oldu?
1185 Okunma
Leyla Okta
Ahmet Taşgetiren
Gençler, ah gençler
1181 Okunma
Zübeyir Erol
Nazlı Ilıcak
Baykal eleştirilerinde haklı mı, haksız mı?
1167 Okunma
2 Yorum
Fatma Karuç
Mehmet Altan
Kırmızı alarm...
1157 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Can Ataklı
Ya dinlemeler hedef değiştirirse?
1157 Okunma
Mesut Karaaytu
Fatma K. Barbarosoğlu
Sosyal Problemler konusunda Din ve Diyanet
1132 Okunma
Fatma Zafer
Hayrettin Karaman
Bu CHP ne zaman değişecek
1125 Okunma
Hilmi Altın
Ali Bulaç
Liberal fetva arkadan gelir!
1115 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Toktamış Ateş
Hukuk devleti
1096 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mümtazer Türköne
Artık Zaman’ı geldi
1088 Okunma
Arif Ersoy
Fehmi Koru
Zürih'te atılan imzaların anlamı
1068 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ahmet Hakan
Biraz uzaktan kongre notları
1053 Okunma
6 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Hayata dair – 37
1038 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Bekir Berat Özipek
Siyasette görme bozukluğunun nedenleri
989 Okunma
Bünyamin Demir