Biz geçen yüzyılın başında ittihatçılara yenildik.
Onların ülkeyi savaşa sokmasına, parça parça etmesine, kendi halkının kanını dökmesine engel olamadık.
Sonra bir kez daha yenildik ve kendi halkımızın “mübadele” edilmesine, Kürt Sorunu’nun ortaya çıkmasına, dinin-ibadetin suç haline getirilmesine ve toplumsal dokuda derin yaralar açılmasına engel olamadık.
Şimdi ittihatçı karşıtı bir parti iktidarda ve onların bozduğunu tamir etmeye çalışıyor.
***
Açılımın ülkeyi böleceğini ileri sürenler, asıl mevcut durumun bölünmeye doğru götürdüğünü görmüyorlar.
Zamanın birlik ve beraberliğin aleyhine işlediğini, şiddetin etnik husumeti beslediğini ve her cenazenin çatlağı biraz daha derinleştirdiğini görmüyorlar.
Zannediyorlar ki, bir yandan çatışma ve ölüm haberleri gelmeye devam eder, diğer yandan hayat devam eder. Tabii öyle olmuyor. Hayat akıyor, ama aynı şekilde akmıyor.
Onlar vatan, millet nutukları atarken, “millet”i tanımlarken atıfta bulundukları “duygudaşlığın” giderek çözüldüğünü, Doğu’da ve Batı’da adeta iki farklı “kamuoyu”nun belirginleşmekte olduğunu anlamıyorlar.
***
Bugün Türkiye’de ahlaki ve duygusal anlamda bölünme söz konusu. Ama bugün için esas olarak Türkler ve Kürtler şeklinde değil bu bölünme.
Birlikte yaşama iradesini gösteren, aynı mahalleyi, aynı cemaati, aynı iş ortaklığını ve aynı siyasi partiyi paylaşabilen Türkler ve Kürtler var.
Bir de bunu kaybeden, birbirine kuşkuyla bakan Türkler ve Kürtler.
Aynı siyasi partiye (Ak Parti) oy veren Türkler ve Kürtler var.
Bir de “bölge partileri”ne (CHP, MHP, DTP) oy verenler.
***
İşte bugün, Kürtlerle Türklerin ortak vicdanına seslenebilen ve dolayısıyla bütünlüğü kendisinde temsil eden bir parti açılım başlatıyor, bu kötü gidişe dur demek için bir girişimde bulunuyor, ona da engel olmaya çalışıyorlar.
Baykal çıkmış “Yugoslavya” uyarısında bulunuyor.
Bıraksın da o örneği biz verelim.
Ne oldu o ülkede?
Yugoslavya halkına hak tanıdığı için mi parçalandı, yoksa dar kafalı milliyetçilerin “ulusal bütünlük” adına estirdikleri terörle, ayrılmak istemeyeni de ayrılıkçı yaptıkları için mi?
O dar kafalı Sırp İttihatçıları da ülkeleri bölünmesin istiyorlardı.
Ama o kadar körleşmişlerdi ki, asıl bölücünün kendileri olduğunu hiçbir zaman anlamadılar. En uyumlu ve ılımlı etnik grup olan Boşnakları bile döve döve birleştirip, sonuçta yabancı bir “ulus” haline getirdiler.
Kendilerini aklın ve vicdanın yoluna çağıran makul Sırpların sesini “Serbiooo, Serbiaaa” marşlarıyla bastırdılar.
Sonuçta Yugoslavya’yı, bir ülkenin bölünebileceği en fazla parçaya böldüler.
İşin acıklı tarafı ise, hala ne olup bittiğini anlamış değiller.
Çünkü milliyetçilik körlük yapıyor.
Milliyetçilikle enfekte olmuş Sırp toplumu da bugün bile olup biteni anlamış değil. Başlarına bu belayı açan savaş suçlularını hala kahraman sayıp, onları Mahkeme’den saklıyor.
***
Akıl tutulması dedikleri bu olsa gerek. Ve Baykal bize hala Yugoslavya örneğini veriyor.
Kürt Sorununu başımıza bu ittihatçı kafa açtı.
Ama bu kez onların dar görüşlülüğüne teslim olmamak zorundayız.
Çünkü İttihatçıların pisliğini temizlemek için üçüncü bir şansımız olmayabilir.
Yorum:
Gündemde olan demokratik açılım süreci henüz netleşmediği için bu konuyla ilgili görüş ve yorumumu ileriki zamanlara bırakıyorum..