30 günlük kişilik diyeti
1092 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Taşgetiren - Bugün
Zübeyir Erol

25.08.2009

 

Bugün Ramazan'ın 5'inci günü. Henüz Ramazan'la ilgili bir şey yazamadım.

"Açılım" konusu aldı başını gidiyor, bugün yine aynı konuyu yazmak isteseydim, yazılacak birçok şey vardı.

Ama bir tıp adamının, Ramazan değerlendirmesi, tam da benim yüreğimin yankısı oldu. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun Hürriyet'teki yazısı.

Benzeri bir yazıyı ben, 20 küsur yıldır yayın yönetmenliğini yürüttüğüm Altınoluk dergisinde yazmıştım.

Altınoluk, Ramazan (Ağustos) sayısını "30 Günlük Kişilik Diyeti" kapağı ile sunmuştu.

Şu ifadeler vardı sunuşta:

"İnsanlar, maddi bünyelerindeki kimi hastalıklı oluşumları tedavi etmek için son derece titiz bir şekilde düzenlenmiş diyetlere uyuyorlar. Diyetlerde en küçük bir sapmaya yönelmiyorlar. Çünkü sağlık söz konusu.

Oysa işin bir de manevi sağlık boyutu var.

Kişilik kıvamındaki sarkmalar, bozulmalar, yıpranmalar...

Onlar ne olacak?

Onların diyeti ne?"

Ramazan'ı bir "Kişilik diyeti" gibi yaşamak...

Bunu işlemiştik.

Dediğim gibi, Prof. Dr. Müftüoğlu'nun, tıp dünyasından yaptığı "Ramazan açılımı", tam benim yüreğimin yankısı oldu. Heyecan duydum ve sizlerle paylaşmamak edemedim.

Gelin, o yazının "Ramazan beden ve ruh için müthiş bir 'iç doktor'dur" başlıklı bölümünü okuyalım:

"Eğer iyi hayat yolunda bir şeyler yapmak istiyorsanız önünüzde kocaman bir fırsat var. Bir aylık mükemmel bir farkındalık yolculuğu fırsatıdır bu. Bedensel ve ruhsal ağırlıklarınızdan kurtulmanız, yeniden kendiniz olmanız, farkındalıklarınızı çoğaltmanız, coşkuyu, neşeyi, sevmeyi, gülmeyi, anlamayı, öğrenmeyi, paylaşmayı ve vermeyi arttırmanız için otuz günlük kocaman bir fırsat.

Ramazan ayı iyi bir hayatı yeniden inşa etmek, iyi bir hayatın yolculuğuna yeniden başlayabilmek, iyi bir hayata can suyu verebilmek için mükemmel bir fırsattır.

Kabullenmek için, şükretmek, affetmek için, arınıp değişmek için, ağırlıklardan kurtulup hafiflemek için, cömertlik, alçak gönüllük ve sevgi için çok iyi bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirin. Bu fırsatı lütfen iyi değerlendirin.

Ramazan diyet ayı değildir.

Ben prensip olarak çok önemli bir sağlık sorunu olmayan hastalarımın, 'Oruç tutabilir miyim' sorusunu, 'Evet' diye yanıtlarım. Daha önce de yazdım, bir daha tekrarlayayım: Ben bu mübarek ayın beden ve ruh için müthiş bir iyileştirici bir 'iç doktor' olduğuna inananlardanım.

Ramazan ayında yapılabilecek en önemli yanlışlardan biri bu ayı bir 'diyet zamanı' gibi değerlendirmektir. Ramazan ayının anlamını ve faydasını bu kadar bozan bir yaklaşım düşünemiyorum. Gazete ve dergilerde konunun uzmanlarının hazırladığı 'Kilo Verdiren Ramazan Diyetleri'ni, yaptıkları tarifleri, açıklamaları, önerileri gördükçe hayretler içinde kalıyorum. Yeniden hatırlatalım ki Ramazan ayı, kilo verme, diyet yapma, zayıflama için hiç de uygun bir zaman değildir. Bu güzel ay sahip olmanın değil kendiniz olmanın, şükredip inanmanın, huzura, sevgiye, saygıya ve paylaşmaya odaklanmanın ve hayatı bize sunan sonsuz güce sınırsız inanmanın zamanıdır. Eğer bu süre içerisinde bilinen bazı yanlışları tekrarlamazsanız ne kilo alırsınız, ne şişmanlarsınız. Tersine birkaç kilo yağdan kurtulmanız bile mümkündür. Yapmanız gereken 'Ramazan'a Özel Diyet Listeleri' aramak yerine deneyimli bir beslenme uzmanıyla konuşarak 'yapacaklarınız ve yapmayacaklarınızı' öğrenmektir.

İyi bir hayat inşa etmenin en etkili yolu huzura odaklanmaktır. Ramazan ayının en önemli yararı ise bedene ve ruha verdiği huzur desteğidir. Bu huzur sizi kanserden de ülserden de başka hastalıklardan da koruyacaktır! Huzuru bol, keyfi, neşesi, eğlencesi zengin, koşuşturması, üzüntüsü, endişesi, korkusu az bir hayatın bedensel ve ruhsal bağışıklığı güçlendireceğini bilmelisiniz. Bu ayda sevdiklerinize, inançlarınıza, değerlerinize ve aidiyet duygunuzu geliştiren diğer güçlerinize sarıldıkça, bedeniniz de ruhunuz da iyileşecek, hastalıklara karşı direnç kazanacaktır.

Bu ay tutacağınız oruçlar sadece bedeniniz değil, ruhunuzu da arındırır. Size yalnızca bedeninizde biriken toksinleri atma fırsatı vermez, ruhsal arınmayı da hızlandırır. Ramazan bu yönüyle çok güçlü bir bedensel ve ruhsal arınma ayıdır. Bu ayın sonunda daha önce bir türlü kurtulamadığınız gaz, şişkinlik, yanma, kaynama gibi mide-bağırsak, kaşıntı, döküntü, kuruluk, saç dökülmesi gibi cilt problemlerinizden ve hatta uyku sorunları gibi ruhsal sorunlarınızdan önemli ölçüde kurtulduğunuzu görürseniz sakın şaşırmayın. Sebebi yukarıda belirttiğim güçlü ruhsal ve bedensel arınmadır. Eğer bu ayı daha da sağlıklı bir ay haline getirmek istiyorsanız, hastalara, yaşlı ve yoksullara yardım etmeyi unutmayın. Aile büyüklerinizi, akrabalarınızı ziyaret edin, hiç olmazsa telefonla arayın. Kaybettiğiniz dostlarınızı, akrabalarınızı hatırlayın ve onlara ışık yüklü, güzel dualar yollayın. Bu ay her akşam yarım saatinizi "iç hesaplaşmalarınız" için ayırın. Bunu korkmadan, çekinmeden, kendinizle bir kavga haline getirmeden yapın. Doğru ve iyi yanlarınızı (iyimserlik, yardımseverlik, affedicilik, hoşgörü, iltifat, sevgi...), yanlışlarınızı (kıskançlık, korku, endişe, olumsuzluk...) yan yana koyun ve iyilerini çoğaltmaya, kötülerini azaltmaya çalışın. Bu ay her zamankinden daha çok af ve özür dileyin. Daha çok şükredin."

Prof. Müftüoğlu'nun Ramazan yazısı böyle. Fırsat bulursanız ve ulaşabilirseniz, benim Altınoluk'un ağustos sayısındaki "Kalplerin Tabibi'nden 30 Günlük Kişilik Diyeti" başlıklı yazımı da okuyun.

 

Yorum:

 

Oruç her şeyden önce irade eğitimidir. İnsanı daha üstün bir kişiliğe ulaştırır ve karakter kazandırır. Sağlık boyutu bundan sonra gelmektedir. Manevi boyutunu ihmal etmedikten sonra insanların Ramazan ayında diyet yapmasının bir sakıncası yoktur diye düşünüyorum.

 

İnsan toplum içindeyken kontrol altındadır ve nefsiyle baş başa kalınca, kendini yalnız hissedince hataya yönelmektedir. Günümüz sosyal yapısında insanlar küçük ve organize topluluklar halinde değil kalabalık bir insan yığını şeklinde yaşamaktadır. Bir otokontrol mekanizması yoktur. Bu yönüyle günümüzde Ramazanlar birbirinden kopuk insanları ortak bir duyguda birleştirme işlevini her zamankinden fazla görmektedir. Çünkü ortak bir eylem söz konusudur. Birlikte iftar ve sahur yapılmakta, herkes aynı anda nefsini terbiye etmektedir.

 

Bu vesileyle herkese hayırlı Ramazanlar.

 

 

 

 

Zübeyir Erol






Sayı: 12 | Tarih: 30.08.2009
Abdullah Büyük
Kalpten kalbe yol var
2357 Okunma
Sedat Aksakal
Ahmet Hakan
Yine yeşillendi fındık dalları
1565 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Medâris-i İslâmiye
1426 Okunma
Emine Hocaoğlu
Yılmaz Özdil
Kırmızı plaka
1302 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Nazlı Ilıcak
Sanatçılar ve açılım
1228 Okunma
1 Yorum
Fatma Karuç
Reşat Nuri Erol
Enerji meselesi ve bor madeni
1225 Okunma
Ilker Ardic
Hasan Cemal
Kürt Sorununu Çözen Bir Türkiye Havalanır, Uçar Di
1222 Okunma
Ömer Faruk Koru
Hayrettin Karaman
Kimliğimizin manevi unsurları
1208 Okunma
Hilmi Altın
Ahmet Altan
Canınızı sıkmayın
1189 Okunma
Özer Ataç
Toktamış Ateş
Kürt Açılımı (3)
1187 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mahir Kaynak
Pazarlık var mı?
1157 Okunma
Süleyman Karagülle
Fikret Bila
Açılımda Yeni Yaklaşımlar
1143 Okunma
Harun Özdemir
Bekir Berat Özipek
Bakın Şu “Yugoslavya”dan Söz Edene!
1137 Okunma
Bünyamin Demir
Ruşen Çakır
Türk’ün Türk’e açılımı
1123 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Altan
Amerika Dalan’a neden vize vermedi?
1116 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Mümtazer Türköne
Açılımdan vazgeçsek!
1108 Okunma
Arif Ersoy
Ahmet Taşgetiren
30 günlük kişilik diyeti
1092 Okunma
Zübeyir Erol
Zülfü Livaneli
Bu ülke “yaşa!” ve “kahrol!” dışında düşünemez mi?
1085 Okunma
Ali Bülent Dilek
Cengiz Çandar
Kürtleri Kürt olarak yaşatmak sorunu...
1077 Okunma
Ekrem Fildişi
Can Ataklı
Bundan sonrası karışık
1040 Okunma
Mesut Karaaytu