Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012
23033 Okunma, 10 Yorum

   Kehf suresinde geçen Hz. Musa ve Hızır ile ilgili ayetler yüzlerce yıldır insanların ilgisini çekmiştir. Acaba bu olay nerede gerçekleşmiştir? Balığın canlanması yani ab-ı hayat suyu gerçek midir?

   Bu konuyu anlayabilmek için Kuran’ın özellikle bazı ayetlerini iyice anlamaya çalışmak ve birçok tarihi bilgiyi bilmek gerekir.

   Musa’nın doğduğu zamanlarda, firavunların Mısır’da yaşayan İsraillilerin nüfuzunu azaltmak için erkek çocuklarını öldürmeleri nedeni ile Musa, annesi tarafından bir sepet içinde Nil Nehri’nin akıntısına bırakılmıştır. Daha sonra firavunun karısı tarafından bulunmuş ve evlat edinilmiştir. Böylece Musa bir prens olarak yetiştirilmiştir.

   Kasas suresi 14. ayet: "Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İyi davrananları böyle ödüllendiririz.”

Ayetinden de anlaşıldığı gibi Musa daha gençliğinde oldukça bilgili bir insandır.

   Taha suresi 41. ayet: "(Musa) Ben seni kendim için yetiştirdim.”

Ayetinden de anlaşıldığı gibi Musa’nın Allah tarafından bir yetiştirilme dönemi vardır. Kısacası Musa Allah tarafından birçok olaya maruz bırakılmış ve yetiştirilmiştir. Kemale erdirilmiştir. Bu yetiştirilme derslerinin sonuncularından biri de bir kaza sonucu birisini öldürmesi ve başka bir ülkeye kaçmak zorunda kalmasıdır. Bu hadiseden çok önce muhtemelen Musa kendisinden daha bilgili birilerinin olup olmadığını düşünmüştür. Bir şekilde kendisinden daha bilgili birisini nerede bulabileceği gösterilmiş veya söylenmiştir.

Yoksa önceden iddia edildiği gibi Musa peygamber olduktan sonra “Benden daha bilgilisi var mı?” diye sormuş olamaz. Çünkü peygamber olmuş olan birisi kemale ermiştir ve böyle bir kibirlenme içine giremez.

Yukarıda da anlattığım gibi Musa’nın “Hızır” ile karşılaşması peygamberliğinden önce olmuş bir hadisedir diye düşünmekteyim.

Bu kanımı destekleyecek tarihi bilgiler de mevcuttur.

Artapanus milattan önce İskenderiye’de 2-3. yüzyıllarda yaşamış Yahudi bir alimdir. Artapanus’un verdiği bilgilere göre Musa eski mısırda 13. Hanedanlık döneminde yaşamış bir prenstir. Bu dönemde Nubia (bugünkü Sudan) seferine katılmıştır. Ayrıca Tevrat’ta Musa’nın Nubialı (Sudan) bir kadınla Mısır’da iken evli olduğu da yazmaktadır (Çölde sayım 12.1).

Musa’nın yaşadığı zamanı (M.Ö. 1700-1600) daha önceki “Musa ne zaman yaşadı?” adlı yazımda açıklamıştım.

Peki, Musa ve “Hızır’ın” karşılaştığı yer neresi olabilir?

Bunu anlayabilmek için Kehf Suresi 60-64. Ayetleri analiz edip coğrafi bilgilerle karşılaştırmak gerekir.

Kehf suresi 60.ayet: Hani Mûsâ, beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim (yürüyeceğim)”

Bu ayette geçen deniz kelimesi “BaHR” dir. Deniz, göl, geniş akarsu yani nehir gibi "derin su" anlamlarına gelmektedir. Ayetten Musa’nın istediği yere varabilmesi için iki seçeneğinin olduğu bunlardan birinin karayolu olduğu, diğerinin ise suyolu ulaşımı ile daha kolay gerçekleştirilebileceği anlaşılmaktadır.

Kehf suresi 61. ayet: Her ikisinin aralarının birleştiği yere (buluşma yeri) varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.

Bu ayette geçen ikisinin bir biri ile birleştiği yani “mecmea” olduğu yere vardıklarında balıklarını unutmuşlardı. Yani Musa ve Hızırın buluşma yerlerini geçtikten sonra. Burada deniz kelimesi yoktur. İkisinin arasının birleştiği yer vardır. Ayetin sonundaki “seraben” kelimesi ise “çağlamak” demektir (Lisanül Arap). Bir canlanma söz konu değildir. Serap gibi, olmadığı halde öyle görünerek, sanki canlıymış gibi sürüklenip gitmiştir. Burada serap görmek ve çağlayanda giden ölü balık görüntüsü arasında büyük benzerlik vurgulanmaktadır.

Kehf suresi 62. ayet: Buluşma yerini aşıp oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: 'Azığımızı çıkar, ant olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük' dedi.

Kayalık bölgeyi geçip, balıklarını da orada unuttuktan sonra Musa’nın “Bu yolculuğumuzda yorgun düştük” demesi daha önce de birkaç defa kayalık alan gibi bölgelerden geçtiklerini fakat bu sonuncu kayalığın en zor bölge olduğunu anlatmaktadır.

Kehf suresi 63. ayet: Genç: Gördün mü!  Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.

Burada ise kayalığın orada iken sandallarını terk etmek zorunda kaldıkları ve bu esnada balığın da suya düşmüş olduğu anlaşılmaktadır. Balık akıntıda bata çıka akıp gitmiştir. Kayalıktan iki nehrin birleştiği yere kadar yürüyerek gitmek zorunda kalmışlardır. Yardımcı “ölü balığın canlı gibi çağlayanda yol almasını” Musa’ya söylemeyi unutmuştur.

Kehf suresi 64. ayet: Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisingeri döndüler.

Yine bu ayette de karadan yürüyerek geldiklerini ve yürürken ayak izi bıraktıklarını yani muhtemelen kumluk (sahil, çöl) bir araziden geldikleri anlaşılıyor.

Kehf suresi 65. ayet: Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

Yukarıda Musa’nın genç bir prens iken Yukarı Mısırın güneyinde olan Nubia yani bu günkü Sudan’a kadar askeri bir sefer ile gitmiş olduğuna dair tarihi bilgilerin olduğunu anlatmıştım. Bu nedenle Musa bu bölgelere yabancı değildir.

Muhtemelen bir rüya üzerine yardımcısı ile Nil nehrinde yolculuğa çıkmıştır. Amacı kendisinden daha bilgili olan kişi ile “ölü balığın canlı gibi göründüğü yer”de buluşmaktır. Bu amaçla bir sandal ile yola çıkmış ve Nil nehrinde bulunan altı adet çağlayanın beşini geçip, altıncı ve geçmesi en zor olan çağlayanda sandallarını terk etmek zorunda kalmışlar ve kayaya çıkıp yollarına yürüyerek devam etmişlerdir.

Nil nehrindeki 6. Ve geçilmesi en zor çağlayan Sabaluka çağlayanı.

Sabaluka kayalığı ve çağlayanının uydu fotoğrafı

 Çünkü 6. Çağlayan akıntının en kuvvetli olduğu en dar olan çağlayandır. Bu çağlayanın ismi “Sabaluka” çağlayanıdır.  Sabaluka “çağlayan” anlamında  kullanılmaktadır. Fakat Arapça da al sabalouga geçit demektir. Berberi dilinde ise "samak" balık demektir. Sabaluka kelimesi "samak" kelimesinden geliyor olabilir. Çünkü bu bölge halkı berberi kökenlidir ve balık yiyenler olarak bilinirler. Bu çağlayan çok büyük bir kayalık bölgenin ortasından akmaktadır. Kayalık bölgenin de adı Sabaluka kayalığıdır. Jeolojik olarak etrafına göre farklı bir yerdir. Genç bir oluşumdur. Magmanın yeryüzüne itilmesi ile oluşmuştur (sabaloka igneous complex).

Hızır’ın buluşma yeri olarak özellikle bu bölgede bulunmasının jeolojik açıdan bir önemi var mıdır? Bilemiyorum.

    Musa ve genç yardımcısı bu bölgeden geçtikten sonra kumluk bir kıyıdan ilerleyerek iki büyük akarsuyun birleştiği bölgeye yani Beyaz Nil ve Mavi Nil’in birleştikleri bölgeye gelmişlerdir. Burada balıklarını unuttuklarını anlamışlar ve buluşma yerlerinin balıklarını unuttukları kayalık bölge olduğunu hatırlamışlar, tekrar kumluk bölgedeki kendi ayak izlerini takip ederek 80 km gerisin geriye kayalık bölgeye gelmişler ve “Hızır” ile buluşmuşlardır.

İlginçtir ki bu kayalık bölge insanlarının lakapları balık yiyenlerdir. Antik gezginler (The Periplus of the Erythraean Sea) ve Eski Mısırlılar burada bulunan tarihi Meroe şehri insanları için “balık yiyenler” ismini kullanmışlardır. Bu bölge dışındakilerin ise lakapları “av hayvanı yiyenler” veya “inek yiyenler olarak adlandırılmıştır.

Sixth cataract : altıncı çağlayan sabaluka dır

Özet olarak, Musa Nil nehrinde sandalla balık-yiyenler ülkesine bir yolculuk yapmıştır. Birçok çağlayan geçmiş fakat en zor çağlayan olan 6. Çağlayan Sabaluka da sandallarını terk edip kayalığa çıkmak zorunda kalmışlar bu esnada balıklarını da çağlayana düşürmüşlerdir. Balık çağlayanda bir serap gibi bata çıka sanki canlıymış gibi hareket ederek yolunu tutup gitmiştir. Bu esnada yardımcısı balığın nehre düştüğünü Musa’ya bildirmeyi unutmuş ve yola devam etmişlerdir. İki nehrin yani Beyaz Nil ve Mavi Nil’in birleştiği yer olan bugünkü Hartum şehrine (Sudan Ülkesi’nin başkenti) geldiklerinde yardımcısı balığın 6.çağlayan Sabaluka da nehre düşüp akıntı ile sanki canlıymış gibi yüzüp sürüklendiğini söylemiştir. Bu nedenle gerisin geriye kendi izlerini takip ederek tekrar 6. çağlayana geri gelmişler ve buluşma gerçekleşmiştir.

Bu bilgilerden sonra şu gerçeği söyleyebiliriz.  Musa ve Hızır’ın buluştukları yer Mavi Nil ve Beyaz Nil’in birleştikleri yerin 80 km kuzeyinde “Balık Yiyenlerin” ülkesinde bulunan Sabaluka kayalıklarıdır. Ab-ı Hayat suyu diye bir şey de yoktur. Eğer olsaydı bunu sanırım ilk önce Musa ve yardımcısı içmiş olurlardı.

Mutlaka doğrusunu Allah bilir. Biz kullara düşen tefekkür etmektir.

 

 


YorumcuYorum
Mete Firidin
16.03.2012
16:04

Yaşatmak ve Öldürmek Allaha aittir. Allah istedikten sonra herşey helaldir.

İnsanlar haksız yere birini öldürürse bu büyük günahtır. Allahın izni ile öldürülürse bu sevap bir iştir.

Çocuk bizim indimizde masumdur. Allah indinde masum değildir. Canların sahibi Allahdır. İstediği gibi tasarruf eder.

Çocuk buluğa ermeden önce masum iken öldürülmüştür. Bu çocuk için aslında çok büyük bir rahmettir. Ahir hayatına günahsız gitmiştir. Anne- Baba ise dünya hayatında kötü bir evlat sınavından kurtulmuştur. Bu da büyük bir rahmettir.

Yani ben rahmetten başka bir şey göremiyorum.

Mete Firidin
16.03.2012
16:20

Kimin neye daha layık olduğunu Allah en iyi bilendir.

Mete Firidin
16.03.2012
17:04

Bence bir çelişki yok. Surenin devamında "kasaba halkından ikisi için yemek istediler" diyor. Öyle ise Hızır melek olamaz. Melekler yemek yemez. Cin de olamaz. Çünkü vurup öldürme sultaları yoktur.

Musa kendini ancak kendi gibi bir insanla bilgi açısından karşılaştırma yapabilir. Yoksa Musa da bilirki Cebrail veya diğer melekler kendinden daha güçlü ve bilgilidir.

Apaçıktırki buradaki kişi alim bir insandır. Kehf 65. ayettende anlaşıldığı gibi "biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik" deniyor. Yani biz katımızdan rahmet verdik demek, Allah melekler aracılığı ile bu olayı gerçekleştirmiş demektir. Yani rahmet verilen kişi melek değildir. Tarafımızdan bir ilim öğrettik deniyor. Demek Allah melekler vasıtası ile O na ilim öğretmiştir. Yani öğrenme yeteneği olan bir canlıdır. yemek de yemektedir. bu İnsandan başka bir şey olamaz. Hızırlar Allah tarafından rahmet verilen alim insanlardan başkası değildir. Bazı açılardan doktorlara, bazı açılardan yöneticilere benzemektedirler. Buradaki fark rahmettir. Yani merhametli alimler hızır gibi dir.

Mete Firidin
16.03.2012
19:22

Ruhani muhani nihayetinde Ademoğlu. Ruhani dediğiniz insanla-ruh arası bir mahlukat mı? Yoksa sizin yüce saydığınız İnsan, cin, melek, hayvan, bitki, mikroorganizma dışı bilinmeyen bir tür mü?

Cin görmedim. Ama Kuranda İblisin bir sultası olmadığını yazdığını biliyorum.

Mete Firidin
16.03.2012
20:21

Sanırım makaleyi tam anlayamadınız. Bu hadiseler Musa'ya şeriat verilmeden önce olmuş olaylardır.

Bu nedenle Musa şeriatine göre değerlendirilemez.

Eski Mısırda da insan katletmenin cezası ölümdür.

Ancak Öldürülme kararı Allah tarafından onaylanmıştır. Eğer birisine Allah tarafından bir bilgi gelmişse o kişi öldürülebilir anlamına gelmektedir. Fitne katilden beterdir. İnsanlar şeriata tabidir. Allah ise dilediğini yapandır.

Eğer helak edilenler Musa şeriatine göre yargılansaydı. Hiç bir kavim helak edilmezdi.

Mete Firidin
16.03.2012
21:46

Bu gün birçok masum insan, çocuk, bebek kazalarda veya hastalıktan ölüyor. Hangi şeriata göre ölüyor?

Hangi suçtan dolayı ölüyor. Olayın faili bir insan mı?, bir şeriat mı?

Siz de bana da vahiy geldi der ve bir insan öldürebilirsiniz. Sizi Kanunlardan kim koruyabilir? Allah'dan kim koruyabilir?

Hiç kimse koruyamaz. fakat bu gerçekten Allah dan bir emir ise Allah mutlaka sizi korur. Ahiret günü de ceza almazsınız.

Eğer şeriat gücün yetiyorsa git Hızırı cezalandır. Bunu yapabilecek bir güç tanıyormusun?

Siz şeriatı mutlak bir kurallar silsilesi olarak anlıyorsunuz. halbuki şeriat kanununu koyanda istisnalar yaratanda Allahdır. Dilediği kanunu uygular veya istisnalar yaratır. Mucizeler bununörneğidir. Hiç bir fizik,kimya, bioloji kanununa uymak zorunda değildir. Siz Allahın iradesini şeriat ile sınırlamak istiyorsunuz. Ama Allah bütün canlıları şeriata göre yargılasa idi yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Allah adına yalan uydurup cinayet işleyen birini Allahdan kim koruyabilir?

Sığsınız derinliğiniz yok bu nedenle bazı şeyleri anlayamıyorsunuz. Allah sizin basiretinizi açsın , derin görüşü algılamanızı nasip etsin.

Sam Adian
17.03.2012
07:22

Kehf 65. Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. Âteynâhu = Kendisine verildi, getirdi, almasına yol verdi rahmeten min indi = insafına kalmış, merhametine, süreçlerinin insafınadan allem = Bilim, bilgi ledunnâ ilm = DNA bilimi (ilm-i ledun = termoplastik farkındalık, bilinç, evrilme bilgisi) ledun = Doğuş

Kehf 74. Fentalekâ, hattâ izâ lekıyâ gulâmen fe katelehu kâle e katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefs, lekad ci’te şey’en nukrâ Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi. Gulâmen = erkek çocuk, bir şeyin erkek kısmı nefsen zekiyyeten = zeki bir nefes bi gayri nefs = İçerikleri aynı olmaksızın, aynı olmadan nefsen zekiyyeten bi gayri nefs = içerikleri aynı olmayan zeki bir nefes (aynı durumda olmayan) nukrâ = akılalmaz, duyulmamış

Saygılar :))

Mete Firidin
17.03.2012
07:50

Şeriat insan toplulukların da adaleti gerçekleştirmek için vardır.. Ama bu herzaman yeterli değildir. Bizim gibi ülkelerde bilirsiniz ki binlerce faili mecul cinayet vardır. şeriata göre bunlar çözülemez. şeriat adaleti bizim bilebildiklerimiz üzerinden işler. İlahi adalet ise bildiklerimiz ve bilmediklerimiz üzerinden işler herşeyi çözer. şeriat ta insanların zahire göre karar vermeleri sebebi le herzaman hata yapma ihtimalleri vardır. Oysa mutlak adalette herşeyin bilinmesi nedeni ile şeriata göre suçmuş gibi görünen aslında en adaletli olandır. Musa'ya gösterilmek istenende budur.

Mete Firidin
17.03.2012
09:29

Sevgili Cengiz Kardeşim: Daha iyi anlayabilmeniz için bu konu ile ilgili bir makale yazmama vesile oldunuz. Allah sizden razı olsun. İnşallah önümüzdeki bir kaç günde bu makaleyi yayınlarım. Selametle.

Mete Firidin
17.03.2012
10:03

Böyle bir yetki doktorlarda vardır. annenin hayatı tehlikeye girerse bebek feda edilir. Mesela geçenlerde türkiyede bir kadın doğum yaptığı esnada bebek çıkımda takılmış ve annenin hayatını tehlikeye atmıştır. sonuçta bebeğin kafası koparılmak zorunda kalınmıştır. Yine günümüzde annenin hayatı tehlikeye girerse bebek erken den alına bilir veya gebelik sonlandırılabilir.





Çok Okunan Makaleler
Mete Firidin
Küsküt
10.07.2016 11417 Okunma
2 Yorum 25.11.2017 15:40
Mete Firidin
Kuran'da Petrol
6.01.2013 11276 Okunma
Mete Firidin
Kuran’da Bulut Kelimesi
8.11.2013 11090 Okunma
2 Yorum 09.11.2013 17:37
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10992 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Tarık suresi 1-5.ayetler
8.08.2011 10968 Okunma
1 Yorum 08.08.2011 20:35
Mete Firidin
Tarık Suresi 7. Ayet
21.01.2011 10943 Okunma
Mete Firidin
Sebe Ve Melikesi
1.04.2012 10764 Okunma
Mete Firidin
Şecer
23.01.2014 10724 Okunma
10 Yorum 25.01.2014 09:30
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Recm Cezası
22.07.2015 10721 Okunma
1 Yorum 14.01.2019 12:41
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 10691 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Tevbe suresi 123. Ayet
16.06.2014 10545 Okunma
2 Yorum 17.06.2014 08:33
Mete Firidin
Kıtalar Ve Revasiye
17.02.2011 10453 Okunma
1 Yorum 23.02.2011 17:51
Mete Firidin
Ezra ve Nehemya
27.11.2012 10247 Okunma
Mete Firidin
Fatiha suresi meal
28.06.2015 10242 Okunma
2 Yorum 28.06.2015 18:37
Mete Firidin
Nuh Tufanı
9.10.2010 10183 Okunma
2 Yorum 21.05.2020 00:29
Mete Firidin
Mizan ve Yerçekimi
1.03.2015 10135 Okunma
2 Yorum 02.03.2015 17:20
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 10090 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 10007 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Tevbe Suresi 30. Ayet
1.06.2014 9978 Okunma
5 Yorum 04.06.2014 16:12
Mete Firidin
Be-Sad-Tı ve Be-Sin-Tı Kelimeleri
25.03.2015 9642 Okunma
3 Yorum 26.03.2015 20:14
Mete Firidin
B'nin Altındaki Nokta
6.12.2010 9609 Okunma
1 Yorum 06.12.2010 10:21
Mete Firidin
Karadelik ve Cehim
14.05.2012 9600 Okunma
11 Yorum 15.05.2012 09:07
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 9598 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Doğum Yapan Bakire Mitolojisi
7.02.2011 9564 Okunma
4 Yorum 11.06.2014 21:14
Mete Firidin
Rics, Ricz, Necs
10.11.2013 9562 Okunma
1 Yorum 12.11.2013 17:24
Mete Firidin
Cenaze Töreni
24.01.2016 9555 Okunma
1 Yorum 25.01.2016 12:25
Mete Firidin
Sihir Öğreten İki Melek?
15.12.2013 9539 Okunma
5 Yorum 17.12.2013 07:54
Mete Firidin
Beyne Yedeyhi
23.04.2015 9495 Okunma
Mete Firidin
Yemin Kelimesi
26.08.2014 9494 Okunma
Mete Firidin
Sarsar, Salsal
27.08.2013 9449 Okunma
7 Yorum 12.10.2013 17:06
Mete Firidin
Ayn Ra Ya Kökü Yoksunluk
9.03.2014 9412 Okunma
11 Yorum 13.03.2014 20:08
Mete Firidin
Rahmet ve Şeriat
19.03.2012 9398 Okunma
14 Yorum 27.03.2012 21:05
Mete Firidin
Mübarek Kelimesi
30.11.2014 9392 Okunma
2 Yorum 30.11.2014 13:40
Mete Firidin
Taqwa Kelimesi
15.10.2015 9383 Okunma
1 Yorum 19.10.2015 14:11
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 9314 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Şihab kelimesi
18.04.2014 9270 Okunma
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 9207 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Zeyd Meselesi
26.12.2015 9196 Okunma
Mete Firidin
Uygarlık Tarihi Ve HZ. Adem
10.12.2010 9191 Okunma
4 Yorum 19.02.2012 09:58
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 9170 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Varsayım Yapanlar Öldürüldü!
3.02.2016 9109 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 17:26
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 9045 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Medeniyet Tarihi ve Bakara 213. Ayet
23.05.2011 9024 Okunma
1 Yorum 19.02.2012 09:47
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 9022 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Qyl Kökü Ve Anlamı
22.09.2015 9019 Okunma
2 Yorum 02.10.2015 19:38
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 8914 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Arş
3.03.2013 8814 Okunma
10 Yorum 09.03.2013 18:42
Mete Firidin
Racfe (Racife) Kelimesinin Anlamı
15.04.2014 8623 Okunma
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 8572 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
Ümmi Peygamber
4.06.2014 8565 Okunma
8 Yorum 12.06.2014 12:02
Mete Firidin
Nisa 16. Ve 17. Ayet Çeviri Faciası
7.04.2019 8486 Okunma
1 Yorum 07.04.2019 10:00
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 8473 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 8401 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 8399 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 8319 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 8040 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
El Muheymin
18.03.2015 8038 Okunma
1 Yorum 19.03.2015 09:48
Mete Firidin
Şeytan Bunun Neresinde?
9.10.2010 8036 Okunma
Mete Firidin
Evrim Teorisi
29.04.2010 8033 Okunma
4 Yorum 04.05.2010 13:33
Mete Firidin
Hz.İsa Geldi !
16.05.2011 7981 Okunma
4 Yorum 26.06.2019 09:48
Mete Firidin
El Mecid
20.02.2015 7950 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:22
Mete Firidin
Şeytani Felsefe
5.05.2013 7910 Okunma
5 Yorum 14.06.2013 07:53
Mete Firidin
Ğadev Kökü
10.01.2015 7880 Okunma
1 Yorum 14.01.2015 09:16
Mete Firidin
Alaqa Kelimesi
9.03.2015 7876 Okunma
1 Yorum 09.03.2015 21:07
Mete Firidin
Dabbe
13.12.2011 7855 Okunma
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7835 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Peygamber Eyyub
21.12.2014 7792 Okunma
3 Yorum 30.04.2015 14:55
Mete Firidin
Gusül Abdesti
7.05.2011 7784 Okunma
Mete Firidin
Hz. İbrahim’deki Çare
7.01.2015 7758 Okunma
2 Yorum 24.12.2022 20:53
Mete Firidin
Subanun
17.01.2014 7734 Okunma
Mete Firidin
Zakkum ve Medusa
4.11.2011 7701 Okunma
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 7684 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
Azizler, Velîler, Tanrılar
30.03.2010 7626 Okunma
1 Yorum 07.04.2010 13:39
Mete Firidin
Essema, Sebe Semavat, Sema
7.06.2013 7537 Okunma
1 Yorum 12.06.2013 14:22
Mete Firidin
Zariyat 17. Ayet
20.02.2015 7479 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:24
Mete Firidin
Hud 7.ayet
9.05.2011 7410 Okunma
2 Yorum 12.05.2011 15:14
Mete Firidin
Qatran
30.12.2012 7409 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa'nın Kanatları ve Yaşadığı Dönem
4.06.2017 7401 Okunma
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 7354 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Sünnetler ve Ayetlerin Tam Anlaşılması
1.05.2014 7339 Okunma
4 Yorum 09.05.2014 15:47
Mete Firidin
Hz. Nuh, Tufan ve Sümerler
29.05.2017 7317 Okunma
Mete Firidin
Tur Suresi 49. Ayet ve İmsak
9.10.2013 7313 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da MLY Kökünün Anlamı
30.01.2016 7279 Okunma
Mete Firidin
Lanet
6.12.2014 7279 Okunma
Mete Firidin
Zülkarneyn Bilimsel Tefsir
29.05.2017 7246 Okunma
Mete Firidin
Kuasar ve Nur suresi 35. Ayet
11.08.2011 7210 Okunma
Mete Firidin
Mehdi Beklentisi
27.11.2010 7193 Okunma
Mete Firidin
Başörtüsü Meselesi
6.10.2018 7185 Okunma
1 Yorum 06.10.2018 17:13
Mete Firidin
İsrailoğulları’nın Seçilmişliği!
22.07.2014 7184 Okunma
Mete Firidin
Sabah
14.02.2015 7169 Okunma
1 Yorum 15.02.2015 16:52
Mete Firidin
Ahkaf ve Sarsar
2.12.2011 7076 Okunma
3 Yorum 19.02.2012 09:09
Mete Firidin
Dabbetül Arz
29.11.2010 7030 Okunma
3 Yorum 28.05.2011 13:21
Mete Firidin
Abdest ve Kuran'a Dokunmak
17.07.2016 7027 Okunma
Mete Firidin
% 100 Cotton
28.09.2012 7017 Okunma
10 Yorum 02.10.2012 11:59
Mete Firidin
GPS ve Enam 97
9.05.2012 7011 Okunma
6 Yorum 23.06.2012 15:46
Mete Firidin
Sümerli, Samiri (167.)
19.08.2014 6973 Okunma
Mete Firidin
Ashabı Raqim
6.02.2014 6947 Okunma
3 Yorum 08.02.2014 14:57
Mete Firidin
Kargalar Krallığı ve Zülkarneyn
27.12.2012 6944 Okunma
3 Yorum 29.12.2012 11:11
Mete Firidin
Tariq ve Süpernova
18.04.2014 6944 Okunma
Mete Firidin
Sünnet Olmak
9.09.2014 6941 Okunma
1 Yorum 17.09.2014 18:56


© 2025 - Akevler